Seni sevmiyorum,
Seni sevmiyorum diye,
Sen de bağır yüzüme yüzüme,
İnanmam ki,
Nasıl olsa,
1 Nisan
Seviyorsun işte,
Bal gibi de seviyorsun…
*
Eski lise yıllarında 1 Nisan’da sınıfları değiştirdiğimiz o unutulmaz öğrencilik yıllarımız…
Sınıf girişlerindeki levhaları değiştirip öğretmenlerin yanlış sınıfa girişlerine neden olduğumuz o tatlı, o heyecanlı günlerimiz…
Sevdalı olan kıza utanıp açılamayan arkadaşımıza kızın adıyla mektuplar yazdığım, hayalini üç ay boyunca süslemesine neden olduğum, sonunda yalanın ortaya çıkmasıyla hayalleri gibi yıkılıp yanan arkadaşımın hali dün gibi aklımda…
Sevdasından yemeden, içmeden kesilip iğne iplik gibi kaldığını gördükçe bir şaka ile başlayan işin sonu nereye uzandığını hayretler içinde izlerken ne yapacağını bilemeyen ben…
Beni affedebildin mi, bilmiyorum…
Bir aşkın insanı nasılda değiştirdiğini, her şeyini etkilediğini o günlerde görmüştüm…
Yalancı mektuplarıma inanıp, hayata döndüğünü, nasılda sevinçle dolduğunu…
Ve sonra tüm o mektupların sahte olduğunu anladığında nasılda kırılıp döküldüğünü, her gün kötüye gittiğini ve yapabileceğim bir şey olmadığını anladıkça aslında kendime de çok kızdığımı yeri gelmişken itiraf edeyim.
Bende çok üzülmüştüm inan buna…
Bu kadar nasıl kötü olabildiğime, aşka saygısızlık ettiğime, yapılanın bir şakadan daha fazla olduğunu, bir kalp yarasına neden olduğumu, hiçte hoş olmayan, ne olursa olsun bir insanın sevgisini bir şekilde eğlenceye dönüştürmeye asla hakkım olmadığını sonradan kendi kalbimle hesaplaştığımı, bir nevi kendi kendimle savaştığımı da asla unutamadım.
O sarı saçlı kızı unutabildin mi, bunu da bilmiyorum…
Geriye kalan sadece güzel anılar işte…
Hepsi bir bir yok olup giden hayatın bir parçası…
Bu arada belki de haberin yoktur; mektuplarla senin gönlünü nasıl kırdıysam, mektuplarla bende sevgilimi kaybettiğimi ikinci itiraf olarak yapmış olayım.
Kendi sevgilime zaman ayırıp ona mektuplar yazmak yerine, çok sevdiğim, dostum dediğim arkadaşıma, bir türlü sevdiğini söyleyemediği kız için bende mektup isteğini yerine getirmek için her gece onun adına mektuplar yazıp verdim. Mektup yazdığımın kim olduğunu bilmiyordum, adını hiç duymamıştım, uzaklarda birisini sanıyordum.
Sonra ne oldu biliyor musun sevgili dostum…
Mektup yazdığım kız benim sevgilimmiş…
Buluştuğumuzda benden ayrılmak istediğini söylediğinde öğrenmiştim.
Neden, nasıl olur soruların tek cevabını ise çantasında getirdiği mektupları masanın üstüne boşaltıp; “beni asla bu kadar sevemezsin sen, bu mektupları, bu şiirleri sen yazamazsın, sen aşktan bile anlamazsın, beni gerçekten seven birisini sonunda buldum”, demişti..
Titrek ellerimle mektupları açtığımda ise o mektupların aslında benim yazdığım mektuplar olduğunu anlamıştım…
Sana yaşattığım acıyı bende yaşadım…
Şimdi ne desem az gelir…
1 Nisan Tarihçesi
15. yüzyılın sonlarında, Haçlı Ordusu Endülüs Müslümanlarının son kalesini kuşatır. Uzun süren bir kuşatma olmasına rağmen, kış aylarının da etkisiyle, kale korunabilmektedir. Durumun zorluğunu anlayan Haçlı ordusunun komutanı değişik taktikler düşünmektedir.
En sonunda 31 Mart gecesi kalenin önüne giderek bir elinde Kur'an bir elinde İncil:
“Şu iki kitap üzerine yemin ederim ki, teslim olursanız bu akşam size bir şey yapmayacağım” der. Aklına gelen aslında iyi niyet değil, şeytanca ve düşmancadır.
Gerekli görüşmelerden sonra canlarının kurtarılması karşılığında Müslümanlar kaleyi teslim ederler.
Ertesi sabah, yani 1 Nisan sabahı, Haçlı Ordusu komutanı bütün Müslümanların öldürülmesi için emir verir.
Bunun üzerine Müslümanlar “Yemin etmiştiniz, bize söz vermiştiniz”, dediklerinde, Haçlı Ordusu komutanı, “Benim sözüm size dün akşam içindi, bu gün için size bir sözüm yoktur” diye cevap verir ve bütün Müslümanlar orada Şehit edilir.
İşte o gün bugündür 1 Nisan Hristiyanlar arasında “Hile Günü” olarak kutlanmaktadır. Katliam günü olan 1 Nisan'lar, bir şaka günü olarak kutlanmaktadır.
1 Nisan şakasının kökeni nedir?
1564 yılında Fransa kralı IX Charles, yıl başlangıcını Ocak ayının birinci gününe aldı. Daha önce Avrupa’da yaygın olan yıl başlangıcı Mart 25 idi.
O zamanki iletişim şartlarında IX Charles'in bu kararı fazla yayılamadı. Duyanlar ise protesto amacıyla eski adetlerine devam ettiler.1 Nisan'da partiler düzenlediler. Diğerleri ise onları Nisan aptalları olarak nitelendirdiler.1 Nisan'a bütün aptalların günü adını verdiler. Bu günde diğerlerine sürpriz hediyeler verdiler, yapılmayacak partilere davet ettiler, gerçek olmayan haberler ürettiler.
Yıllar sonra Ocak ayının yılın ilk ayı olmasına alışılınca, Fransızlar 1 Nisan gününü kendi kültürlerinin parçası görerek devam ettirdiler. Oradan da bütün dünyaya yayıldı…