Allah’tan öğrenci yurtlarımız var

Abone Ol

Felaketler olmadan önce önlem alma konusuyla ilgili şu an konuşmanın uygun olmadığını düşünüyorum. Tabiki en çok konuşmamız gereken nokta odur ve ilerleyen süreçte bunun üzerinde tüm kamuoyu ve basın mensupları olarak durmamız gerekir. Şimdi yaşadığımız felakete karşı bulunan anlık çözümler hakkında tartışalım.

Evet Allah’tan yurtlarımız var, yoksa halimiz nice olurdu?

Koskoca dünya liderimizin başımızda olduğu, Amerika’nın, Almanya’nın ve daha sayamayacağımız tüm o ülkelerin kıskandığı Türkiye depremzede vatandaşlarını nereye yerleştirirdi?

Pandemide karantina bölgesi... Deprem sonrası geçici konaklama yeri... Yurtlardan başka hiçbir çözüm fikrimiz olmuyor ve olamıyor!

Üniversite yurtları son üç yıldır üniversite öğrencileri dışında her kesimi ağırlıyor. Ağırlasın ağırlamasına tabiki pandemiden de depremden de etkilenen vatandaşlarımız müsait olan her yere yerleştirilmeli ancak insanı düşüncelere sevk eden ve artık kızdıran nokta devletimizin aklına neden her felakette ilk olarak üniversite yurtları geliyor, başka hiçbir yerimiz kalmadı mı?

Birkaç sorum var;

1- Özellikle deprem bölgesinde ve yakın illerdeki konut stoğu ne durumda?

2- Otel cenneti güney kıyılarımız ve hatta ege bölgesindeki oteller neden kullanılmaz? Paramız mı kalmadı bir aylık otel konaklamasını ödemeye? Üstelik turizm sezonunda da değiliz.

3- Yurtlar, deprem travması yaşayan aileler için ne kadar uygun?

4- Zaten yıllardır eğitimin niteliği tartışılırken ikide bir uzaktan eğitime geçilmesi hangi kalitede mezunlar sınıfı yaratacak?

Yaşadığımız afetlerin boyutunu aldığımız hızlı ve düşüncesiz kararlarla genişletiyoruz.

2019’da üniversiteyi kazanmış ve toplasan sadece 1 yıl okula gitmiş, yerinde uygulamalı ders almayı başarmış gençlerimiz var.

Bu düzen böyle gitmez. Bu şekilde bir ülke yönetilemez. İnsanlar üniversitelerimizin, eğitim kurumlarımızın niteliği artsın dedikçe onları daha da köreltecek uygulamalara imza atıyoruz. Lütfen artık kendinize gelin. Aynı politikaları geliştiren onlarca, yüzlerce danışmanınızı yanınızdan ayırın ve halen Türkiye’de yaşamayı tercih eden akademisyenleri, bilim insanlarını danışman olarak alın.

Dünya nüfusu arttıkça salgın hastalıklar ve bozulan iklimle birlikte doğal afetler artarak sürecek, bunlara bir de önlem almadığımız depremler eklendiğinde daha büyük felaketlerin kapımızda olduğunu artık çocuklar bile anladı.

Bu ülkenin vatandaşları, onların refah düzeylerini yükseltmeniz için sizi dinliyor ve seçiyor. Bu teveccühe ne zaman layık olacaksınız? Yeter artık kaybettiklerimiz; Canımız, malımız, zamanımız...

Bütün bir ömrümüz kayıp!