Ayna kendisinden başka her şeyi yansıtır. Bir tek kendisini yansıtamaz.
“Kendini ancak bir başkasının aynasında tam olarak görebilirsin “ demiş Şems’i Tebriz’i... Doğru. Baktığın yer önemli.
Hani o taklit ettiğin kişi var ya , o sensin. Evet tam olarak sensin . Hoşuna gitmese de gerçek bu.
Gözlerinle kendini göremezsin. Aynaya baktığın da da kendini göremezsin. Kendini sadece bir başkasının gözlerinde ve bir başkasına olan yansımanda, yani bir başkasının aynasında görebilirsin. Şimdi aynanın , ayna olmadığını göz olduğunu kavrayabildin mi?
Kendinde olmayan tanımadığın hiç bir şeyi, bir başkasında göremezsin. Görüyorsan bu sende olduğu içindir. Birinden nefret ediyorsan , o kişi tarafından zaten nefret ediliyorsun. Birinden gözlerini ayıramıyorsan, muhtemelen sende o kişi tarafından izleniyorsun ve birinin civarında geziyorsan , kuvvetle muhtemel o kişi tarafından özleniyorsun.
Şimdi de aynanın kalp olduğunu çözebildin mi?
Seni methettiklerinde dersin ya; o sizin güzelliğiniz. İşte tam da öyle , o sizin yansımanız. Tüm yansımalarınızı kabul ettiğiniz gün her şey farklı bir boyut kazanacak. Amaç ayna olmak değil. Camın ayna olmasına neden olan arkasındaki sır olmak...
O sırra hakim olabilmek için , şimdi düşünebildin mi aynanın düşünce olduğunu?
Mevlana ne demiş; “Aynalar türlü türlüdür. Yüzünü görmek isteyen cama, özünü görmek isteyen cana bakar.”
Özünü de göremeyen, uzaktan bakar.