GÜNCEL

Bebeklerin ölümüne neden olan Yenidoğan çetesi nedir? Şok telefon konuşmaları

10 bebeğin yoğun bakım ünitesinde öldüğü skandalda Türkiye yeni bir kavramla tanıştı; 'Yenidoğan' Çetesi. Peki bu çete nedir, iddianamede neler var, çete üyeleri arasındaki kan donduran telefon konuşması soruşturmaya yansıdı.

Abone Ol

Türkiye'de mafya, uyuşturucu, kara para çeteleri kol gezerken, yeni bir skandal da hastanelerin bebek yoğun bakımlarında ortaya çıktı. 9’u yeni doğan ve biri 1 yaşında toplam 10 bebeğin hayatını kaybettiği skandalda doktorların ölüm nedenini örtbas ettiği, bebeklere pasif ötanazi uygulandığı belirtildi. 

Habertürk'ün ulaştığı iddianamede şunlara yer verildi;

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının hazırladığı iddianameye göre; soruşturma 2023 yılında CİMER’e yapılan şikayet üzerine başlatıldı. İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü özel hastanelerin denetiminden sorumlu birim yetkilisi doktor bilgi sahibi sıfatıyla ifade verdi. İfadesinde, şüphelilerin özel hastanelerin yoğun bakımlarıyla anlaşma sağlayarak yeni hasta gelmesini sağladıklarını anlattı. Bunun karşılığında da 112’de çalışan kişilere aylık “hak ediş” adı altında para ödediklerini belirtti. Teknik ve fiziki takip sonucunda şüphelilerin 2 bin 400 adet suç içerikli görüşme yaptığı tespit edildi.

SAĞLIK ÇALIŞANLARIYLA ORTAK

İddianameye göre, örgütün başında hastane sahibi doktor Fırat S. ve yanında çalışan doktor İlker G. bulunuyordu. 112 Acil Çağrı Merkezi ambulans şoförü Gıyasettin M.Ö., 112 Acil Çağrı Merkezi hasta sevklerini yapan Fehmi A., il dışı hasta sevklerini yapan Serdar Y. ve o dönemde Esenyurt Belediye Başkanlığı Sağlık Hizmetlerinde çalışan Renas K. birlikte hareket ediyordu.

Devlet ya da özel hastanelerde doğup tedavisinin yoğunluktan dolayı başka hastanelerde yapılması uygun görülen bebek hastaları, kendi anlaşmalı oldukları hastanelerde tedavi yöntemleri uygun olup olmadığına bakılmaksızın yatırıyorlardı. Hayatın olağan akışına aykırı olacak şekilde uzun bir biçimde hastanede tutulan bebekler üzerinden SGK’dan yüksek miktarda ödeme alınmasını sağlıyordu. Hem kamu kurumunu zarara uğratıyor, hem de bebeklerin ölümüne sebebiyet veriyorlardı.

KAN DONDURAN TELEFON GÖRÜŞMESİ...

İki hemşirenin kan donduran telefon görüşmeleri de iddianamede yer aldı.

H.G.: Beni aramışsın gece...

H.D.T.: Hasta kötüydü de bir tane bebek ölüyordu diyecektim, gizlice girip iki dakika cpr yap çocuğa diyecektim de...

H.G.: Boşver bize ne? Bırak bebek ölsün ki rahat şikayet edelim.

H.D.T.: Kanka yazık ya çocuk gözümün önünde öldü ya... Hoca demiş ki "kayarsa tüpünü çek, yaşamaz bu"

H.G.: Allah Allah 28 haftaya? Şaka mı yapıyorsun ya!

H.D.T.: Vallahi çok sinir oldum 28 hafta çocuk.

H.D.T.: Ama SGA’sı var, 500 gram doğmuş biraz kilosu düşük.

H.G.: Hiçbir şey yapmamışlar ölsün demişler.

PASİF ÖTANAZİ

Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı müfettişlerinin hazırladığı rapor da dosyaya yansıdı. Rapora göre, hastanelerde tıbbi imkansızlıklar vardı, erken teşhis ve tedavi yapılmadı, birebir yakın hekim kontrolü yapılmadı, hayati öneme sahip ilaçların kesildi. 3. düzey olmamasına rağmen 3. Düzey hasta kabulü yapıldı, doktorlar hastaların klinik takip ve tedavisini üstlenmedi, ölüm sebepleri doktorlar tarafından örtbas edildi. Ayrıca TPN sıvısı içerisine lipit multivitamin, fosfor ve magnezyum destekleri verilmedi, yeterli enerji protein desteği alamadığı için bebekler beslenme bozukluğuna yakalandı. Bebeğin kalbi düşmesine rağmen adrenalin kullanılmadı, uygun şekil ve süre içerisinde canlandırma desteği uygulanmadı, sahte hasta raporları düzenlendi ve Türkiye’de yasak olan hastaya pasif ötanazi uygulaması yapıldı.

BİRÇOK SUÇTAN CEZA İSTENDİ

İddianamede, suç örgütünün elebaşı olan şüpheli doktorlar Fırat S. ve İlker G.’nin "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" "resmi belgede sahtecilik" suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9'ar aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi.

112 Acil Çağrı Merkezi Ambulans Şoförü şüpheli Gıyasettin M.Ö. hakkında ise "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi", "kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis istendi.