İçimde bir ses, yazmamı istiyor; "Yaz ki, sonraki nesillere örnek ol!" diyor. Bu çocuklar, nasıl bir dünyaya doğdu? Biz yetişkinler, onlara umut vermek için türlü türlü şeyler söylesek de, ne kadar haklı olduklarını biliyoruz. Bir düşünelim: Yangınlar gördüler, canlıların cayır cayır yandığı ormanların yok edildiği günleri yaşadılar. Yerine oteller, villalar yapıldı. Artık ateş yakmaktan korkan çocuklar var. Ama ne fayda? Bilinçli olanlar fidan dikmeye çalışıyor, diğerleri ise her şeyi yok ediyor.
Dahası… Depremler. Ülkenin dört bir yanında binlerce insanın hayatını kaybettiği görüntülerle dolu günler yaşadılar. Deprem sonrası yaşananlar, belki de en büyük travmalarıdır. Yıllarca süren kayıplar ve bu doğal afetlerin, aslında insan ihmalinin bir sonucu olduğunu kavradılar. Deprem fobisi, uykularını kaçırırken, yetkililerin ise tek yaptığı her deprem sonrası para toplamak. Halkı sadece kendi başının çaresine bakmaya itiyor. Aradan neredeyse iki yıl geçti ama halen çadırda yaşayan var. Halk, acıyı unuttu belki ama yeni nesil unutmadı. 10-15 yaş aralığı çocuklar bugün siyaset ve ekonomi konuşur oldu. Ben çocukluğumda başbakan kim, cumhurbaşkanı kim bilmiyordum, ilgilenmiyordum da. Mutlu mesut sokakta oyun oynayıp akşam evime gelirdim şimdiki çocuklarsa siyasi parti liderlerinin bile söylemlerine yorum yapar oldu. Bunların sebebi tamamen içinde bulunduğumuz siyasi kutuplaşma ve ekonomik sorunlar ortamıdır.
SAVAŞLAR…
Son yıllarda dünyanın dört bir yanındaki çatışmalar, bu çocukların hayatında derin yaralar açtı. Bombalar, göçler, kayıplar; savaşın kıyıcılığı, onların gözlerinin önünde gerçekleşiyor. Her gün yeni bir çatışmanın haberleriyle uyanıyorlar. Güvenli bir gelecek umudu, çatışmaların yarattığı korkularla sarsılıyor. Kim bilir, belki de bir gün kendi evlerinde yaşadıkları yeri terk etmek zorunda kalacaklar.
Kadın cinayetleri, çocuk istismarı ve şiddet, bu çocukların hayatında bir gerçeklik olarak yer alıyor. Her gün sosyal medyada gördükleri haberler, onların ruhunu daraltıyor. İnternet kısıtlamalarına rağmen, her şeyin farkındalar. Korkularımızı büyütmemek için yalanlar söylesek de, gerçekler onları derinden etkiliyor.
Ben bir yetişkin olarak, mesleğim gereği bu olayları takip etmek zorunda olsam da benim de içimde bir korku var. Annem benim için endişeleniyor; beni benden fazla düşünüyor. Bazı yerlerin soğukluğunu hatırlatıyor ve “Beni kahretme” diyor. Bu yüzden yazıp yazıp siliyorum ama bazen susamıyorum. Ülkem, her geçen gün farklı bir kaosa uyanıyor. Mücadele etmeliyiz ki, bizden sonraki nesillere örnek olalım.
Hayal ediyorum; yarın böyle bir güne uyanalım: Kadınların, çocukların katledilmediği; hukukun ve anayasanın işleyeceği; alım gücümüzün yükseldiği, ülkemin adının temizlendiği bir güne…
İşte bu yüzden mücadeleye devam etmeliyiz. Bizim için değilse bile, onlara daha iyi bir dünya bırakmak için.