Birinci Dünya Savaşı’nın en çetin cephelerinden biri olan Çanakkale, işgal güçlerine umduklarını değil, umutsuzluğu tattırdı. 19 Şubat 1915’te başlayan Çanakkale Deniz Savaşı, 18 Mart’ta İtilaf Devletleri’nin ağır yenilgisiyle sonuçlandı. Fakat mücadele burada bitmedi! Ardından gelen kara savaşları, Türk milletinin azmini ve direncini tüm dünyaya kanıtladı.
BİR ULUSUN DİRİLİŞİ
Zorluklarla yoğrulmuş bir ordu, Mustafa Kemal'in önderliğinde tarih yazdı. Çanakkale’de yakılan bağımsızlık ateşi, Milli Mücadele’nin fitilini ateşledi ve nihayetinde Cumhuriyet’e giden yolu açtı. O unutulmaz söz, "Ben size savaşmayı değil, ölmeyi emrediyorum!" emri, yıllar sonra "Ya istiklal ya ölüm!" parolasına dönüşecekti.
MAYINLAR VE STRATEJİK DEHA: NUSRET’İN ZAFERİ
İtilaf Devletleri’nin büyük donanması, Çanakkale’yi geçmek için düğmeye bastığında hesaba katmadıkları bir şey vardı: Türk askerinin kararlılığı ve Nusret Mayın Gemisi’nin gizli hamlesi! İngiliz ve Fransız gemileri, Nusret’in döşediği mayınlar yüzünden bozguna uğradı. Bouvet, Ocean, Irresistible ve diğerleri… Türk ateşi ve patlayan mayınlar, düşmanın en güçlü savaş gemilerini bir bir sulara gömdü.
MUSTAFA KEMAL’İN TARİHİ DOKUNUŞU
18 Ocak 1915’te 19. Tümen Komutanlığı’na atanan Yarbay Mustafa Kemal, savaşın akışını değiştiren isim oldu. Onun askeri zekâsı ve stratejik dehası, Conkbayırı ve Anafartalar’da destan yazdı. Çanakkale Zaferi, yalnızca Osmanlı’nın ömrünü uzatmakla kalmadı, aynı zamanda Rus Çarlığı’nın çöküş sürecini hızlandırarak dünya tarihinin akışını değiştirdi.
SONUÇ: ÇANAKKALE GEÇİLMEZ!
Bütün dünya gördü ki, Çanakkale basit bir cephe değil, bir milletin yeniden doğuşunun simgesiydi. Tarih yazıldı, destan anlatıldı ve dünya bir kez daha öğrendi: Çanakkale geçilmez!