Sosyal medyada yıllar önce okuduğum bir habere bayılmıştım. “Lillian WEBER isimli 99 yaşında bir hanım Afrika’daki çocuklar için elbise dikmek konulu bir belgesel izledi ve o gün her şey değişti. Little Dress for Africa derneğine katıldı ve en genci 80 yaşında olan hanımlarla bir ekip kurdu ve her gün bir elbise dikmeyi görev edinen bu ekiple büyük başarılara imza attı. Afrika’nın 31 ülkesine ve hatta Amerika içinde bile ihtiyacı olan çocuklara gönderim yaptı.”
100. yaş kutlamanı nasıl yapacaksın diye soranlara; “O gün de bir elbise dikeceğim. Benim için mutluluk çocukların mutlu olması” demiş. 100 yaşına kadar hedefi 1000 Afrikalı çocuğa elbise dikmek. Ne kadar kutsal bir amaç. Haberin altındaki fotoğraflarda, kıyafetlerini giymiş çocukların gözlerinin içi gülüyor.
Mutsuz yetişen ve ihtiyaçları karşılanmamış çocuklar başarısız, ilgisiz ve uyumsuz olur. Ne yazık ki böyle çocuklar suça meyilli olur. İlerleyen zamanlarda bu şanssız çocuklar mutsuz birer yetişkin olur. Mutsuz bir yetişkinin bırakın çevresini, kendisine bile faydası olmaz.
Çok çocuklu dar gelirli aileler için klişeleşmiş bir öğüdümüz var. “Bakabileceğiniz kadar çocuk yapın.” Tamam da yaptıkları ne olacak? Ülkemizin en önemli metropolü sayılabilecek İstanbul’da dahi adım başı rastlanabilecek kadar çok çocuklu ve dar gelirli aileler var. Ne yemesi, ne giymesi ne de eğitimi tam bu çocukların.
Lillian Weber olmak kolay değil elbette. İşi gücü bırakıp, hergün bir elbise dikebilmemiz zor ihtimal. Bu kadarına girişemesek te, en azından sadece bayramlarda üst baş ve biraz da harçlıkla bir ya da birkaç çocuğu mutlu etsek ne kadar güzel olur.
Çocuklar geleceğimiz. Onlara özenmek lazım. Bedenen, ruhen sağlıklı yetişmiş bireyler demek, yarının sağlıklı toplumu demek...