GÜNDEM

Çocuklarımızı nasıl koruyacağımızı bilemez olduk

Iğdırlılar Sosyal Dayanışma ve Kültür Derneği Kadın Kolu yönetimi de çocuk ölümlerine duyarsız kalmadı. Dernek adına bir basın açıklaması okuyan Hülya Karaali, “Çocuklarımızı nasıl koruyacağımızı bilemez duruma geldik” dedi

Abone Ol

Diyarbakır'ın Bağlar ilçesinde sekiz yaşındaki Narin Güran'ın cansız bedenine ulaşılmasıyla başlayan tepkiler devam ediyor. Kadın örgütleri yaşananlara tepki gösterirken Türkiye’nin bir ucundan diğer ucuna insanlar sokağa çıkarak tepkisini veriyor. Iğdırlılar Sosyal Dayanışma ve Kültür Derneği Kadın Kolu Yönetimi de çocuk ölümlerine duyarsız kalmadı. Narin ve diğer öldürülen çocuklar için bir araya geldiler. Derneğin kadın kolları başkanı Hülya Karaali yaşanan çocuk ölümleri ile ilgili bir basın açıklaması okudu. Çocuk cinayetlerine tepki vermek amacıyla bir araya geldiklerinin altını çizen Hülya Karaali, “Bu gün burada ülkemizin ve dünyanın acı gerçeği olan çocuk cinayetlerine tepkimizi göstermek, acılı annelerin acısını paylaşmak ve Iğdırlı kadınlar olarak bu şiddete, bu kana susamışlığa yeter artık demek için toplandık. Bu gün 14 Eylül 2024 sapık ilişkilerine hatta çağ dışı törelerine kurban ettikleri Narin’in, ölümünün üzerinden günler geçti; haftalar geçti, aylar geçecek, yıllar geçecek, derken öldürülen Leyla gibi, Eylül gibi, Sami gibi, Irmak gibi, Arda gibi, Gizem gibi, Pelda gibi, Ufuk gibi, Eylül gibi, Yusuf gibi ve isimlerini saymakla bitiremediğim nice çocuklarımız gibi toprağın altıda unutulup gidecek” dedi.

TOPLUMSAL BİR YARA OLDU

Karaali basın açıklamasını şu sözlerle sürdürdü: “Narin’in diğer çocuklardan tek farkı nasıl öldürüldüğünün bulunamamasından dolayı medyada daha fazla yer alması oldu. Kimi töre gereği katledildi kimisi anneye acı çektirmek için katledildi kimisi sapık zevkleri için tarikatlarda tecavüzlere uğradı ve katledildi. Ne yazık ki kendisi de bir anne olan ve ‘bir defadan bir şey olmaz’, diyen bir aile bakanımız oldu.’ Küçüğün kendi rızasıyla olmuş bur da bir tecavüz yok’ diyen bir de adalet bakanımız oldu. Dünyada ve ülkemizde her geçen gün çocuk ve kadın ölümleri hızla artmaktadır. Aile içi şiddetle başlayan ölümler, tecavüzler, istismarlar, özgürlüğünden alı koymalar, gittikçe toplumsal bir yaraya dönüşmüştür. Bu yara her gün kanatılmaktadır. Sosyal toplumun en küçük yapı taşı olan aile yapımız ne yazık ki bozulmuştur. Aile içerisinde babanın ve annenin yanı sıra birinci, ikinci hatta üçüncü dereceden akrabalar çocuklara işkence edip onları hunharca öldürmüş veya yardım ve yataklık etmişlerdir.

Loading...

ŞİDDET KADINLARI VURUYOR

Bu gün ülkemizde ve dünyada artan şiddetten en çok çocuklar ve kadınlar etkilenmektedir. Bizler sadece medyada gördüklerimizi biliyoruz. Fakat gerçeklerin böyle olmadığını da biliyoruz. Türkiye İstatistik Kurumu ( TÜİK ) 2016 yılından bu yana kayıp çocuklara ilişkin veri paylaşmıyor. Açıklanan son veriye göre 2008 – 2016 arasında toplam 104 bin 531 çocuğun kaybolduğunun yanı sıra kayıp 104 bin 531 çocuğun kaçının bulunup bulunmadığı da belirsiz. Bu durum siyasetçiler ve uzmanlar tarafından soruşturulmalı. Neden gerçek veriler açıklanmıyor?..  Türkiye ne yazık ki kayıp çocuklar ülkesi olma yolunda ilk sıralara hızla yükseliyor. Bu da bizleri korkutuyor. Çocuklarımızı nasıl koruyacağımızı bilemez duruma geldik. İşin en acısı kimden koruyacağımızı bilemiyoruz. Öz babasından mı öz annesinden mi?.. Kardeşten mi akrabadan mı? Burada yine bir soru soruyoruz insanlığımıza ne oldu? bu toplum neden böyle oldu, Sorular çok fakat cevabı ne yazık ki yok. Ayrıca bu soruların muhatapları da yok. Bizleri yönetenler mi? yoksa dünyayı yönetenler mi? Bu gün dünyanın gözleri önünde her gün onlarca çocuğu katleden katil bir ülke var ve bunu durdurmayan ülkeler var, yani yönetenlerinde elleri kanlı. Çocuklarımızın üzerinden kanlı ellerinizi çekin, sapıkça törelerinize kurban etmeyin, öldürmeyin. Çocuklar yaşamalı, koşmalı, oynamalı, onlar bizim geleceğimiz. Kanlı ellerle büyüyen çocuklarında eli kana bulaşır.  Biz annelere düşen çok büyük görevler var toplumun insanlığın değişmesi bizim ellerimizde. Bir iken on, on iken yüzler, binler milyonlar birlik olur sesimizi çıkarırsak korkarlar ve bir şeyler değişmeye başlar. Sevgi tohumunu çocuklarımızdan ailemizden ekmeye başlarsak her şey düzelir. Konuşmamı Aziz Nesin’in dizeleriyle bitirmek istiyorum: Öyle bir ağlasam / Öyle bir ağlasam çocuklar / Size hiç gözyaşı kalmasa / Öyle bir aç kalsam / Öyle bir aç kalsam çocuklar / Size hiç açlık kalmasa / Öyle bir ölsem / Öyle bir ölsem çocuklar / Size hiç ölüm kalmasa.

KENT YAŞAM - HABER MERKEZİ