Şöyle bir 19-20 yıl öncesine gidelim. 2002 senesiydi, Türkiye, Dünya Kupası’nı 3. olarak bitirmiş, o dönem Şenol Güneş tabiri caizse bu başarıyla Galatasaray’ın ekmeğini yemişti. 2000 yılında UEFA Kupası’nı kazanmış olan, düzenli oynayan Galatasaray’ın ana kadrosu, Şenol Güneş’e bu başarıyı getirmişti. Aradan yıllar geçti ve aynı Şenol Güneş bu kez inat etti. Galatasaray’ın öne çıkan, iyi oynayan oyuncularına Milli Takım’da yer vermedi, verse de oynatmadı ve Ay-Yıldızlılarımız birçok kez hem oyun olarak hem de skor olarak hezimeti yaşadı. Güneş’in istifası sonrası milli takımımızın başına Alman çalıştırıcı Stefan Kuntz geldi. Kuntz daha önce Almanya U21 Milli Takımı çalıştırdığı için genç oyuncularla arası iyiydi ve bunun faydasını da Cebelitarık'ı 6-0 yenerek gördü. Belki Cebelitarık maçı bir kıstas değildi, önemli olan Kuntz’un “kim iyiyse ona forma şansı vermesiydi”. Nitekim de öyle oldu, Galatasaray’ın “iyileri” Kerem Aktürkoğlu ve Halil Devrişoğlu maça damgasını vurdu. Aradan geçen 20 yıl şunu gösterdi, Galatasaray iyiyse, Milli Takım da iyi oluyor.
Son bir not da Fatih Terim’e: Alanya-spor’dan Berkan Kutlu’yu, Brentford’dan Halil Dervişoğlu’nu Erzincan’dan Kerem Aktürkoğlu’nu ve Keçiören’den de Barış Alper Yılmaz’ı A Milli Takım’a kazandırdığı için kendisine ne kadar teşekkür etsek azdır. Grande Terim...!
Son bir not da Fatih Terim’e: Alanya-spor’dan Berkan Kutlu’yu, Brentford’dan Halil Dervişoğlu’nu Erzincan’dan Kerem Aktürkoğlu’nu ve Keçiören’den de Barış Alper Yılmaz’ı A Milli Takım’a kazandırdığı için kendisine ne kadar teşekkür etsek azdır. Grande Terim...!