HOŞ GELDİN BEBİŞ

Abone Ol

   “Doğumhaneye girdiler”, diye telefon kapandı en son!

                Bundan yaklaşık otuz sene evveline gidiyor düşüncem bir anda; aralarında dört yaş fark olan ikinci oğlumun doğumuna, gece yarısı bırakacak kimsemiz olmadığı için yanımıza alıp hastaneye koşturmuştuk. Eşim doğumhanede bir doğuracak, ben salonda dokuz doğuyordum! Tam gecenin ortasında doğumu yaptıran doktor kucağında getirip, yeni çocuğumu kucağıma verdiğini daha dün gibi hatırlıyorum. O sevinç, o şaşkınlık içinde yeni doğan oğluma bakarken hanımı da odaya getirip yatırmışlardı. Ne kadar süre geçti bilmiyorum ama bir zaman sonra yanımızda olan çocuğumuzun olmadığını fark etmiştik. Eyvah, çocuk yok, kayıp! Telaş ve şaşkınlık içinde feryat figan ediyoruz, hemşireler, doktor, görevliler çocuğu arıyoruz. Şaşkınlık ve telaş içindeyiz. Çocuk yok! Salonda, tuvaletlerde, başka odalarda, her yeri arıyoruz ama çocuk gerçekten yok… Az sonra bizim çocuk yatağın altından çıkmaz mı?

                “Oğlum ne işin var orada senin”  

                “Kardeşime sürpriz yapmak istedim, gelirken beni görmesin diye saklandım, yürüyerek gelmedi mi?”

                Geldi oğlum, kardeşin yürüyerek geldi, ağabeyime sürpriz olsun diyerek yatağın içine girdi.

                Ne geceydi…

                *

                Zamanın ne kadar hızlı geçtiğini insan anlayamıyor.

                Hey gidi zaman hey, neleri alıp götürdün, neler verdin, neler yaşattın bize…

                Şimdi yatağın altına saklanan canım oğlumun oğlu dünyaya geldi. Çocuğunun doğması hepimizde büyük bir sevinç yarattı. Bizde çocuk sevmeyi özlemişiz. Sanıyorum ilk gençlik döneminde biraz çocukluk, biraz yoksulluk, çalışma hızı derken zamanın akışında insan yeteri kadar çocuğuyla ilgilenemiyor, bir çeşit kendisi de çocuğuyla birlikte büyüyor, olgunlaşıyor. “Torunlar hep çok sevilir”, denmesinin altında sanıyorum, insanın belli bir yaştan sonra çocuk sevmeyi özlemesinden geliyor. Bu tatlı sevgi biraz da o günlerden kalan özlemden çıkıyor. Bu sevgide yaşanmadan hissedilemeyecek duygulardan bir tanesi… 

                Artık sende bir babasın oğlum. Bundan sonra eşini daha çok sev, hiçbir zaman yalnız bırakma. Bu dönem kendini biraz yalnız hissedebilirsin. Çünkü kadınlar bu dönemlerinde sevgisini çocuğuna verirler. Babalarda öyle. Çocuğuna yeterli gelme çabası vardır.

                Güzel kızım, gelinim, oğlum; unutmayın ki, sıcak aile yuvanız çocukla değil, birbirinize karşı hissettiğiniz sevgi duygularınız aile devamınızı sağlayacaktır. Birbirinize iyi bakın ki, o sevgi de zaten çocuk sağlıklı büyüyecektir. Çocuk için birbirinize kızmayın, bağırmayın, birbirinizi memnun edin ki mutlu olasınız. Çocuğun iyi olmasının ilk adımı evde anne babanın iyi olmasından geçer. Çocuk; ağlar, sızlar, hasta olur, iyileşir. Bunlar günlük yaşanan döngülerdir. Mutluluk içinde büyümesi tüm hayatını etkileyecektir. Mutsuz olduğunda ise ne kadar iyi beslenirse beslensin bir yani hep aç kalacaktır. Çocuğun sevilmesi bile gelişmesine sonsuz bir faydası vardır. Doya doya, tadını ala ala, bol bol sevin, o mis kokusunu koklayın, doya doya içinize çekin, hatta sevilmekten yorulsun çocuk…

                Güzel kızım, gelinim, oğlum; artık sizde birer anne baba oldunuz. Ailenize sahip çıkın. Çocuğunuz ortak sevginin bir sonucu.  Önce eş, sonra çocuk. Önce birbirinize sahip çıkacaksınız sonra çocuğunuza. Çocuk, sizi birbirinize daha çok bağlasın, birbirinize olan sevginizi, saygınızı çoğaltmaya vesile olsun. Ve unutmayın ki, sizler ne kadar mutlu olursanız, bizler de o kadar çok mutlu oluruz. Sizde yaşanan bir huzursuzluk bizleri daha çok üzer. Ayrıca sevgi paylaşımlarını birbirleriyle karşılaştırma yapmayın. Çocuğun sevgisi ayrıdır, eşin sevgisi ayrıdır. Birbirinizi ihmal etmeyin. Sevgi, ihmale gelmeyecek kadar hassas bir çiçektir.

                Sevgili oğlum, bize duyduğun sevgi - saygı kadar, gelin kızımızın ailesine karşı da sevgi de, saygı da asla kusur etme! Zira bu dünyada insana en yakını anne babası, kardeşleri, çocuğu, eşi ile eşinin ailesi ve akrabalarıdır. 

                Bu dünyanın en şanslı çocukları kim diye sorarsanız, anne babası ayrılmamış, boşanmamış ailelerin çocuklarıdır derim. Önce eş, sonra çocuk dediğim budur. Çünkü çocuğun mutlu olması öncelikle anne babanın mutlu olmasından geçiyor. Çocuk için yapılacak en büyük eylem, eşlerin birbirini sevmeleridir. Bu sevgi olunca hiçbir şey sorun olmaz. Önemli olan mutlu, huzurlu, birbirinize yetebilen bu sevgi dünyasının devamını sağlamanızdır. Severek evlendiniz, hayatınız aynı sevgi içinde devam etmelidir. Mutlu bir yuva her şey demektir. Evde ne kadar huzur olursa dünya o kadar güzelleşir. Göreviniz; vatanına, milletine faydalı bir evlat yetiştirmenizdir.

                Sizlere son not olarak; olmaz ama olursa da asla unutmayın ki, evin içinde yaşadığınız her ne olursa olsun çözümü yine o evin içindedir. Evde karı kocanın çözemediği hiçbir sorunu başkaları çözemez. Her ne yaşarsanız yaşayın, asla evin dışına taşmasına izin vermeyin. Sürekli birbirinizin sevdiği, hoşlandığı şeyleri büyütün ki sevginiz çoğalsın. Çünkü evlilik dediğimiz olgu, bir çiçek gibidir. Her sıkıntıda, her sorunda çiçeğin dallarından birisi solmaya, biraz da renginden kaybetmeye başlar. Bu normaldir her evde ufak tefek tartışmalar zaten olması gerekendir. Tartışmasız bir evlilik zaten bir tarafın karşı tarafı baskı altına almış olduğunu gösterir. Önemli olan, iki farklı düşüncenin, aileye faydalı olanın, birlikte fark edilip uygulanmasıdır. Çiçeğinizin rengi ne zaman solmaya başlarsa su vermeyi ihmal etmeyin. Emin olun ki, suyu zamanında alan çiçek eskisinden daha iyi çiçeklenecektir. Çünkü sevgiyi çoğaltan sadece sevgidir. Sevgi, sevgiyle çoğalır.   

                Şimdi bunları yazarken seni ilk kucağıma aldığım günü anımsıyorum Oğlum. Büyüdün, okudun, çalıştın yuva kurdun ve çocuğunu kucağına aldın. Ne mutlu sana. Diliyorum sende oğlunun bu özel günlerini yaşarsın. 

                Ayrıca bizlere bu sevinci yaşattığınız için sizlere sonsuz sevgiler gönderiyorum.

                Mutlu olmak herkesin hakkı, bu hakkınızı iyi kullanın…

                Tüm kalbimle sizlere huzurlu bir yaşam diliyorum.

                Hoş geldin bebek!

               

https://www.hurses.com.tr/mustafa-cifci/hos-geldin-bebis/haber-54402-13.09.2022

 

 

Çağatay Oğuz Çifci- 07.09.2022- baban Barış, annen Kübra, diğer büyüklerin Kenan, Mustafa, Fatma, Hamide, Ezgi, Güçlü, Emre, Yağmur olarak hepimiz seni çok seviyoruz. Hepimize mutluluk getirdin. Bahtın, yolun açık olsun. Sevgiyle geldin.  Sevgi dolu bir dünyan olsun.