BELEDİYE

İmamoğlu Küçükçekmece’den seslendi; Kazanan millet olacak

CHP Küçükçekmece İlçe Başkanlığı’nın düzenlediği STK buluşması, bugün Cennet Kültür ve Sanat Merkezi’nde gerçekleşti. Toplantıya Türkiye Belediyeler Birliği ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Küçükçekmece Belediye Başkanı Kemal Çebi, CHP Küçükçekmece İlçe Başkanı Burak Ergin ile birlikte birçok sivil toplum kuruluşu temsilcisi, Cumhuriyet Halk Partililer ve Küçükçekmeceliler katıldı.

Abone Ol

STK’larla dayanışma içinde çalışmanın önemine vurgu yapılan toplantıda, ortak akılla ilçenin ve İstanbul ile Türkiye’nin geleceğini şekillendirme hedefi öne çıktı. İBB Başkanı İmamoğlu, yerel yönetimlerin karşılaştığı zorluklara ve dayanışmanın gücüne dikkat çekerken, Kemal Çebi ise Küçükçekmece’de hayata geçirilmesi planlanan projelere değindi.

Toplantıda konuşan Küçükçekmece Belediye Başkanı Kemal Çebi, şunları söyledi;

Konuşmasına katılımcıları selamlayarak başlayan Küçükçekmece Belediye Başkanı Kemal Çebi, “Bugün saat 11.30’dan beri İstanbul Büyükşehir Belediyemizin, tüm İstanbul’un 39 ilçesinde yaptığı gibi, ayrım yapmadan, parti gözetmeden, hiç kimseyi ötekileştirmeden, nerede bir hizmet yapılması gerekiyorsa hizmeti önceleyen projeleri yerinde görme fırsatını beraberce bulmuş olduk.” dedi.

ÇEBİ: BUNU İBADET OLARAK KABUL EDİYORUM

Değerli Başkanım, Küçükçekmece’ye, kendiniz ve ekibinizle beraber göstermiş olduğunuz bu ilgi ve alakaya Küçükçekmece halkı adına çok teşekkür ediyorum. Şunu söylemek isterim; gerek yerel yönetimlerde gerek başka her alanda, eline fırsat geçenlerin yaptığı hizmeti ben ayrı bir ibadet olarak kabul eden birisiyim. Dolayısıyla, Küçükçekmece’ye ayırdığınız bütçe için de ayrıca teşekkür ederim.

“50 YILLIK SORUNUMUZU ÇÖZÜYORUZ”

Bugün sizlere, belki burada olmayanlar vardır diye, bir müjde vermek isterim. 50 yıllık bir sorunumuz vardı. Ayamama Deresi’ne birleşen Kaynarca kolu, yıllarca her yağmurda Küçükçekmecelilerin, hatta daha da fazla, oradaki iki mahallemizin kâbusu olmuştu. Çok yakın bir tarihte bu sorun tarihe gömülecek. O derenin üzerinde insanlar yürüyüş yapacak, çocuklarımız oynayacak, bisiklet sürecekler. Bunun için de İSKİ Genel Müdürümüze ilgisi ve alakası için teşekkür ediyorum. Ekrem İmamoğlu’nun vizyonunu bütün ilçelere taşıdığı gibi Küçükçekmece’ye de taşımasından dolayı ayrıca şükranlarımı sunuyorum.

“ÖRGÜTLÜ BİR TOPLUMUN NETİCESİ DEMOKRATİK BİR DEVLETTİR”

Sivil toplum kuruluşlarını önemsiyoruz. Sizin de önemsediğinizi biliyorum. Sivil toplum kuruluşları, sendikalar, odalar, hemşehri dernekleri bir ülkede ne kadar güçlüyse, toplum o kadar örgütlü bir hale geliyor. Örgütlü bir toplumun neticesi de demokratik bir devlet oluyor. Devletin demokratikleşmesini sağlayan en önemli etken, toplumun güçlenmesi ve örgütlenmesidir. Bunun önemini vurgulamak için bir örnek vereyim: Bundan birkaç ay önce, tam tarihini hatırlamıyorum ama çok kısa bir süre önce, Fransa’da bir akaryakıt zammı oldu. 12 saat içinde, sivil toplum kuruluşlarının güçlü direnişi sayesinde bu zam hemen geri alınmak zorunda kaldı. İşte bu yüzden sizleri önemsiyoruz.

Sizler de lütfen yaptığınız işlerin ne kadar önemli olduğunu unutmayın. Ülkemizin gelişmesine çok değerli katkılar sunduğunuzu sakın göz ardı etmeyin. Biz de elimizden geldiğince sivil toplum kuruluşlarını desteklemeye çalışıyoruz. Çünkü güçlü toplum, güçlü sivil toplum kuruluşlarıyla olur. Bunu bir kez daha vurgulamak istiyorum.

“UMUT DEYİNCE AKLA EKREM İMAMOĞLU GELİYOR”

Değerli Başkanım, sizin olduğunuz yerde kalabalıklar oluşuyor. Sizin olduğunuz yerlerde, 10 dakikada yürümemiz gereken mesafeyi bir saatte yürüdüğümüzün farkındayız. Toplum da bunun farkında. Biraz önce de söylediğim gibi, insanların aklına umut geldiğinde Ekrem İmamoğlu geliyor. Özgürlük, demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü geldiğinde Ekrem İmamoğlu geliyor. Çünkü bunlar olduğu zaman, zenginlik de geliyor, mutlu yaşam da geliyor, yaşam kalitesinin yükselmesi de geliyor.

Bu topluma vermiş olduğunuz umut, beklenti ve ülkenin her noktasını koruyacağınıza olan güven için teşekkür ediyorum. Ekrem İmamoğlu liderliğinde, yani Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında, ovalarımızı, göllerimizi, nehirlerimizi koruyacağız. Hak, hukuk, adaletin tam anlamıyla işleyeceği bir döneme çok az kaldı. Türkiye’nin genelinin umudunun sizde olduğunu bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Eminim ki siz de biliyorsunuz, toplum da biliyor. Sizin kalbinizi, vicdanınızı, bu ülkeye olan sevdanızı, kendinizi bu ülke için adadığınızı biliyorum. Çalışkanlığınızı, zamanınızı nasıl harcadığınızı, özel hayatınızdan, ailenizden fedakârlık yaparak hizmet ettiğinizi de biliyorum.

Lütfen bu yoldan asla vazgeçmeyin. Asla yalnız değilsiniz. Hangi baskı olursa olsun teslim olmayacağınızdan eminim. Yolunuz açık, başarı yoldaşınız olsun. Allah kalbimize göre versin. Dualarım her gün sizinle.

Bir ülkenin umudu olmak ve o umutları yerine getirmek, çocuklarımızın, torunlarımızın, geleceğimizin, hatta benim yaşlılığımın umudu olduğunuzu biliyorum. Herkesin bilmesini istiyorum. Katılımınızdan dolayı hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Konuşacağız, dertleşeceğiz. Ancak bunun karşılıklı olması lazım. Birbirimize derdimizi açıkça ifade etmemiz, destek olmamız lazım. Bu kutsal topraklar üzerinde mutlu bir şekilde yaşama hakkımızı almamız gerekiyor.

Hepinize saygılar sunuyorum. Bunca önemli işinizin arasında Küçükçekmece’yi ihmal etmediğiniz için, size, ekibinize ve tüm çalışma arkadaşlarınıza Küçükçekmece halkı adına yürekten teşekkür ediyorum.

 

İMAMOĞLU: BUGÜN ÇOK HAYIRLI, BEREKETLİ BİR ZAMAN

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu gündemi de değerlendirdiği uzun bir konuşmaya imza attı. İmamoğlu şunları söyledi;
Allah sizleri korusun. Her insanımızın mutlu ve huzurlu yaşamı bize lazım. Umarım sizlere layık oluruz.

Bugün Küçükçekmece'de çok hayırlı, bereketli bir zaman dilimi geçirmenin mutluluğunu yaşıyorum. Açıkçası, güzel hizmetlerimizi el birliğiyle Küçükçekmece Belediye Başkanımız Sayın Kemal Çebi ve ekip arkadaşlarıyla el ele, omuz omuzayız…

“EŞİTLİKSİZ VE ADALETSİZLİĞİN EN DERİN ZAMANLARINDAYIZ”

Millet olabilmenin en önemli şartlarından birisi, iyi günde ve zor günde bir arada olabilme bilincidir. Bunu bilmek ve hissetmek, gerçekten millet olmamızın birinci şartıdır. Bu yönüyle sivil toplum kuruluşları, demokratik kurumlar ve odalar, bu duyguyu pekiştiren ve geliştiren yapılar arasındadır. Bu nedenle sizler, temsil ettiğiniz kurum ve kuruluşlar adına çok değerlisiniz. Birliğimiz ve bütünlüğümüz adına çok önemli sorumluluklar taşıyorsunuz. Bizlerin de sizlerden sağlıklı kanallarla, sağlıklı bilgi akışlarıyla faydalanması gerekir. Bu yönüyle birlikte olmanın keyfini yaşıyorum. Özellikle, birlik olmanın keyfini artıracak en önemli unsurların eşitlik ve adalet olduğuna inanıyorum. Eşitlik duygusu çok özel bir duygudur. Milletimizin teba olmaktan kurtulması ve eşit bireyler hâline gelmesinin temeli, 102 yıl önce Cumhuriyet’in kuruluşuyla ülkemize hediye edilmiş ve milletimizle buluşmuştur. Yani teba olmaktan çıkıp eşit bireyler olmak ve vatanın eşit hissedarı olma duygusunu bizlere Cumhuriyet kazandırmıştır. Cumhuriyeti de bize Mustafa Kemal Atatürk kazandırmıştır. Kendisine minnet duyuyoruz.

Eşit olma duygusu, vatandaş olma bilinci, kadın-erkek eşitliği… İnsanların geçmişine, etnik kökenine, inancına bakmaksızın bu memleketin her nimetinden eşit bir biçimde faydalanmasını sağlayan anlayış, Cumhuriyet’tir. Bunu pekiştiren ve geliştiren ise demokrasidir. İşte bu ikisini, yani Cumhuriyet ve demokrasiyi, en güzel ikili olarak tarif ederim. Açıkçası, bahsettiğim o eşitlik ve adalet yoksa inanınız ki Allah korusun, birlik ve beraberliğimiz, bütünlüğümüz sarsılır. Bizi bir arada tutan kurumlara ve kurallara olan inanç azalırsa, toplum olarak birbirimize olan güvenimiz de azalır. Bugün ülkemiz maalesef bu sorgulamalarla iç içedir. Demokrasinin, Cumhuriyet’in temel değerlerinin, hukukun ve adaletin sarsıldığı, yanlış uygulamalarla insanlarımızın canının sıkıldığı günleri yaşamaktayız.

Eşitsizlik ve adaletsizliği en derin şekilde yaşadığımız alanlardan biri ekonomidir. Eğitim de öyledir. Toplumda ne olursa olsun, bazı hizmetlerin asgari düzeyde her bireye ulaştırılması şarttır. İşte eğitim, bu hizmetlerden biridir. Bugün hangi haneye girsek, hangi çocuğu olan anne-babayla konuşsak, eğitimde yaşadıkları sıkıntıları saatlerce dinleyebiliriz.

Ekonomiyi burada konuşmama gerek yok. Zaten burada farklı sivil toplum kuruluşlarını görüyorum. Ekonominin bizi getirdiği sıkıntılı halleri bireyler yaşıyor, kurumlar yaşıyor, kuruluşlar yaşıyor, kamu kurumları yaşıyor, bizler yaşıyoruz. Planlama yapamıyoruz, büyük sıkıntılar içinde hizmetlerimizi sürdürmeye çalışıyoruz. Sağlıktan adalete kadar dört bir yanımızı sarmış olan eşitsizlik ve adaletsizlik, bugün ülkemizin her köşesinde yurttaşlarımızın canını derinden yakmakta ve geleceğe dair umutlarını ne yazık ki azaltmaktadır.

“HER HİZMETİMİZİ EŞİT, PARTİZANLIK YAPMADAN SUNDUK”

Bu zor koşullara rağmen, 2019'dan itibaren İstanbul Büyükşehir Belediyesi yönetimi olarak hep "önce adalet" diyerek attığımız adımlarla bu şehri daha dayanıklı, daha güçlü, daha karakterli hâle getirme gayreti içinde olduk. İstanbul'u adil bir şehir hâline getireceğiz dedik. İstanbul'da sosyal adaleti gerçekleştirmek, vatandaşlarımıza imkan ve fırsat eşitliği sağlamak için gerçekten çok büyük işler yaptık. Ve şunu da gönül rahatlığıyla ifade edebilirim:

Ne yaptıysak, partizanlık yapmadan yaptık. Birilerine bireysel rant sağlamadan, hizmetlerimizi 16 milyon insanımıza eşit bir biçimde yaygınlaştırma hedefiyle yol yürüdük. Sadece milletin parasını, millete en doğru ve en faydalı biçimde aktarmanın mücadelesini verdik. Bunu başarabildiğim için, bugün İstanbul’un sokaklarında, çarşılarında, pazarlarında, ilk günkü yürüyüşümden daha cesur ve daha sorumlu bir bilinçle yürüdüğümü mutlulukla ifade edebilirim.

6,5 yıldır, bu yolculuğa çıktığım ilk andan itibaren, hiç eksiltmeden, aksatmadan, pazarlarda vatandaşın nabzını tutuyor, otobüs duraklarında, sokaklarda, caddelerde, şantiyelerde halkımızla bir araya geliyorum. Koltuklarda değil, gerçek yurttaşlarla buluşuyorum. Ve başım öne eğilmeden, yurttaşlarımın gözlerine açık, başı dik bir biçimde bakabiliyor olmak, böylesine kutsal bir sorumluluğun ve görevin en büyük ödülüdür.

2024 dönemi sona ererken, 39 ilçeye sunduğumuz hizmetleri analiz ettirdim. Nakdi destekler, gıda yardımları, hijyen ürünleri desteği, evlilik desteği, yeni doğan desteği, pazar alışveriş desteği, anne kart, halk süt, kreşler, öğrenci yurtları, üniversite bursları… Bunların hiçbiri bizden önce yoktu! Bunları vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını tespit ederek hayata geçirdik.

Tüm bu sosyal destekleri hiçbir ayrımcılık yapmadan, partizanlık gözetmeden, tamamen eşit ve adaletli bir şekilde dağıttık. Bize oy versin ya da vermesin, her insanımızı mutlu ve huzurlu kılmak bizim temel görevimizdir. Çünkü biz, demokrasiyi bir araç olarak değil, bir amaç olarak gören bir anlayışla hareket ediyoruz.

“BİR KİŞİ TALİMAT VERDİĞİ İÇİN MUSLUKLAR KAPALI”

Destek verilmedi, olacak iş değil! Türkiye Cumhuriyeti tarihi böyle bir zulüm görmemiştir. Kiptaş kurumumuz kentsel dönüşüm yapıyor ve on binlerce insanımıza konut imkanı sunuyor. Sosyal konut yapıyor. Türkiye’nin en itibarlı yapı kuruluşu olan Kiptaş’a bankalar bir kuruş kredi vermedi. Neden biliyor musunuz? Çünkü bir kişi talimat verdi diye. Musluklar kapalı. Ama aynı kişi bir gazeteyi satın almak istediğinde, karşılığı olmayan bir biçimde milyarlarca doları bir avuç seçilmiş iş insanına vermekten de geri durmuyor.

“TEK BİR İMZA ATMAYIP MİLYONLARI MAĞDUR EDİYORLAR”

Kamu bankalarındaki para kimin parası? Çarçur edilen, bankalarda harcanan o paralar kimin? Sizin paranız! Aslında sizin olan paranın hoyratça harcanmasından bahsediyoruz. Biz, bütün bu zorluklara rağmen işlerimizi yürüttük. Hatta projesini hazırladığımız, bu ilçeyi de ilgilendiren önemli bir iş var. İncirli-Sefaköy-Avcılar-Beylikdüzü-TÜYAP metro hattı! Parasını bulmuşuz, kefalet yok, tek bir imza gerekiyor. Ama o imzayı bile atmıyorlar.

Devletin istatistiklerine giren bir yatırım olması açısından bir imzayı bile dört senedir atmıyorlar. Bu hat üzerinde 2,5-3 milyona yakın insan faydalanacak. Ama metronun başlamaması için türlü türlü engellemeler koyuyorlar. Bu iktidar, buna bile engel olmayı kendine başarı kabul ediyor! Oysa 2019 seçimlerinde 13 bin oy farkla seçilen Ekrem İmamoğlu’nu engelleyip elinden seçim aldığınızda, ikinci seçimde 800 bin oy fark yediğinizi unuttunuz mu? 2024’te de 1 milyondan fazla farkla seçilen Ekrem İmamoğlu’na bu millet yine oy verir mi? Vermez mi?

“ŞİMDİ BİR YOL AYRIMINDAYIZ”

Ama onlar bunu bile hesaplayamıyor. Neden biliyor musunuz? Kibir gözlerini kör etmiş! Gönül gözlerini kapatmış! Sağduyu ile hareket edip makul çözümler bulmak yerine, vatandaşa zarar verme pahasına bizi engelleyen bir iktidar var. Ama ne oldu? 31 Mart’ta milletin bileğini bükemediler. Bükemeyen ne yaptı? Yeni bir aşamaya geçti. Şimdi milletin verdiği yetkiyi yargı yoluyla elinden alma safhasındalar. Önümüzdeki seçimleri bugünden dizayn etme hevesindeler!

Yargıyı kirleterek, adaletin temsilcisi olmayan kişilerle zulüm etmeye başladılar. Sabahın köründe evine baskın yaparak görevden aldıkları belediye başkanları, sahte bilirkişi raporları… Bunlarla insanlara zulmetmeyi amaç edinmiş bir iktidar var. Şimdi bir yol ayrımındayız. Ya farklı görüşten siyasi partilerin adil şartlarda yarışabildiği bir ülke olacağız ya da iktidarın siyaset sınırlarını yargı eliyle belirlediği, hesap vermediği bir düzenin içinde yaşayacağız!

“MİLLETİMİZ HAKSIZLIK YAPANA BEDEL ÖDETİR”

Seçimlerin gerçekten seçim olduğu bir demokrasi mi istiyoruz, yoksa göstermelik seçimlerle içi boşaltılmış bir hukuk düzenine mi mahkum olacağız? Bunun kararını kim verecek? Siz vereceksiniz! Millet verecek! Herkes bilmelidir ki milletin vicdanında yer bulmayan insanlar, hangi yolu seçerlerse seçsinler, sonunda kaybedeceklerdir.

Siyaset mertçe yapılmalıdır! Siyaset, milletin çıkarını gözetmek zorundadır. Bizim milletimiz zorbalıktan hoşlanmaz! Bizim milletimiz zalimin yanında olmaz! Haksızlığa karşı dik durmayı, haksızlık yapana bedel ödetmeyi iyi bilir.

Bizim insanımız, kazananları da sever, şerefiyle kaybedenleri de sever. Ama kazandığı uğruna şerefini kaybedenleri asla affetmez! Şerefiyle mücadele etmek, kazanmak kadar değerlidir. Ama bugün yaşadığımız ekonomik sıkıntıların, açlık sınırındaki milyonlarca hanenin sebebi, işte bu bozuk düzendir!

"Faiz sebep, enflasyon sonuç" gibi uydurma laflarla bu gerçek değişmez. Bilimden uzaklaşan, adaletten kopan, halkın refahı yerine bir avuç insanın zenginleşmesini amaçlayan sistem, bizi bu hale getirdi!

Siyaset, hizmet yarışıdır! Daha çok icraat, daha çok adalet, daha fazla refah ve özgürlük sağlama yarışıdır. Devlet, milletin sırtına yük olmaz! Devlet, vatandaşına şefkatini gösterir, parmağını değil!

“ADALET OLMADIĞI İÇİN ÜLKEMİZİN ZENGİNLİĞİNİ KULLANAMIYORUZ”

Eğer siyaset ahlaklı bir yarış olursa, hiç kimse tek başına kazanamaz. Kazanan, millet olur! Ancak ortak akıl ve ortak değerlerle hareket ettiğimizde hep birlikte kazanırız. İşte bu, büyük bir vicdan ve ahlak mücadelesidir.

Milletimizin bu ahlak ve vicdanı taşıdığına olan inancım tamdır. Koltuk kaybetme korkusu, koltuğunu korumak için her yolu mübah gören anlayış, sürelerinin azaldığını fark ettikçe paniğe kapılıyor.

Biz, zengin bir ülkede yaşıyoruz. Ama hak ettiğimiz refahı yaşayamıyoruz! Sebep ne? Adaletsizlik! Devlet kurumlarında liyakat yerine kayırmacılığın hâkim olması! İşte bu yüzden fakirleşiyoruz.

Ben, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak sizlere layık olmak için çalışıyorum. Hangi görev bana layık görülürse görülsün, adalet, liyakat ve eşitliği savunmaya devam edeceğim!

Küçükçekmeceliler! Biz, düşmanlık değil dostluk besleyen bir milletiz! Birbirimize önyargıyla değil, sevgiyle bakmalıyız. Bir bayrak altında, eşit ve özgür bir şekilde yaşamalıyız!

Uydurma soruşturmalar, teftişler, her konuşmamda açılan davalar… Kaç soruşturma açtılar bilmiyorum, rekor kırıyorlar! Ama şunu bilin: Ben, adaletin önünde boynu kıldan ince bir yöneticiyim. Ancak adaletsizliğe ve zulme karşı da milletimin gücünü arkamda hisseden, dik duran bir yöneticiyim!

Size layık olmak için söz veriyorum! Yolunuz açık olsun! Bu güzel buluşma için hepinize teşekkür ediyorum. Sağ olun, var olun!