‘Esenyurt’ta kayyum darbesine karşı mücadelemizi sürdüreceğiz’ ‘Esenyurt’ta kayyum darbesine karşı mücadelemizi sürdüreceğiz’

Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Tuzla Sosyal Yaşam Merkezi Temel Atma Töreni”ne katıldı. Törende sırasıyla; İBB Genel Sekreter Yardımcısı Arif Gürkan Alpay, Tuzla Belediye Başkanı Eren Ali Bingöl ve İmamoğlu birer konuşma yaptı. İmamoğlu, hemen her paragrafında çarpıcı mesajlar verdiği konuşmasında özetle şu ifadeleri kullandı:

“39 İLÇESİNİN TAMAMINDA EŞİTLİKÇİ BİR SÜRECİ YAKALAYAMASAYDIK BAŞARILI OLAMAZDIK”

“Bugün eğer Tuzla'da veya İstanbul'un 39 ilçesinin tamamında eşitlikçi bir süreci yakalayamasaydık, bu hizmeti yapmasaydık, bu icraatçı ruhu buradan bütün Türkiye'ye yaymasaydık, gerçekten biz başarılı olamazdık. Başarılı olmamızın temelinde elbette iyi belediyecilik, iyi belediye başkanlığı yapan arkadaşlarımız var İstanbul'da ve diğer şehirlerimizde. Elbette icraatçı ve sosyal tarafı güçlü yardımlarıyla, destekleriyle güçlü bir belediyecilik var. Günün ihtiyaçlarını çözen belediyecilik var. Ama aynı zamanda eşitlikçi bakan, her ilçeye hizmet eden bir bakış açısı var. Tuzla, bizim siyasi anlayışımıza ait bir belediye değildi ama bu yaptığımız çalışma ve düzenli hizmet anlayışıyla, bugün diğer belediye başkanlarımıza olduğu gibi, değerli Eren Ali Başkanımıza da Tuzla halkının gösterdiği teveccühle hem Büyükşehir Belediyesi oylarında hem ilçe belediyesi oylarında ciddi bir farkla birinci parti olmayı ve kazanmayı başardık. İşin nihai özeti budur yani. Onun için, emeği geçen herkese yürekten teşekkür ediyorum.”

“TÜRKİYE, BİZDEN ÇOK ŞEYLER BEKLİYOR”

“Zira heyecanımızı, enerjimizi, tempomuzu her gün daha da arttırarak çalışmamızın altındaki en büyük güç, milletimize hizmet etme arzusudur. Onun için ‘tam yol ileri’ derken, yürekten söylüyoruz. Gerçekten içimizden gelerek ifade ediyoruz. Beş yılda, birçok konuda iş üretmenin ve üretirken nitelikli üretmenin, kaliteli üretmenin, günün ihtiyaçlarını çözerken aynı zamanda bölgesine yakışan işleri üretmenin de gururunu yaşıyorum. O bakımdan o 31 Mart'taki desteğin altyapısı çok önemli. Türkiye'nin dört bir yanını ve İstanbul'un tarihinde ilk kez bu kadar bir partiye emanet edilmiş bir siyasi haritayı, Cumhuriyet Halk Partisi belediyelerine İstanbul halkı emanet etmiştir. Bu, çok değerli bir sorumluluk. Ve her gün o sorumluluğun içimizde bizi titretmesi lazım. Bizim, ayağa kalkıp silkelenmemiz lazım. ‘Bugün daha fazla ne yapabilirim’ diyebilmemiz lazım. Bugünü ve yarını, geleceği birbirine karıştırarak güzel bir iş birliğini sağladığımızda, Türkiye, bizden çok şeyler bekliyor değerli dostlarım.”

“31 MART'TA MESAJI ALIP, BAŞINI ÖNE EĞİP, YOLUNU ONA GÖRE ÇİZMEYENLER VAR”

“O yönüyle biz, mesajımızı almış, yolumuza devam ediyoruz. Mesajını almayanlar var. 31 Mart'ta mesajı alıp, başını öne eğip, yolunu ona göre çizmeyenler var; Ankara'da hükümet olduğunu düşünen anlayış. ‘Düşünen’ diyorum, çünkü 31 Mart'tan itibaren Türkiye'de birinci parti CHP ise ve yerel yönetimlerde bu kadar hizmet yapıyorsak, tutum ve tavrımız iktidar tavrı olmalıdır. Elbette yetkili olduğumuz alanları biliyoruz. Yetkinin bize ait olmadığı alanları da biliyoruz. Merkezi idareye ait olan alanları da biliyoruz. Ancak değerli dostlarım, kötü olan şu: Evet, 31 Mart'ta iktidar, seçim sonuçlarından gerekli dersi almadı. Seçim öncesi yaptığı hataların farkında değil. Seçim öncesi ne yaptı? Ayırmacılık, kayırmacılık yaptı, işleri engelledi. Daha kötüsü; işleri engellediği gibi, gerçekten alışılagelmemiş, hani siyasette bazen partili olma yönünde kayırmacılık uygulamalarını görmüş olabiliriz… Geçmişte de vardı bu. Ama bu seçimden önce, hatta 2019’dan itibaren yaşadığımız genel seçimler dahil, orantısız güç kullanma, rakibini ezmek, rakibini çiğnemeye çalışmak, demokraside ve hukuk devletinde asla olmayacak uygulamaları yapmak, bugünkü iktidarın yaptığı hatalar.”

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’IN SÖZLERİNİ HATIRLATTI: “SEN, 13 BİN OYLA İSTANBUL'U KAZANDIĞINI MI ZANNEDİYORSUN?”

“20 milyonluk bir şehrin inisiyatifini, sandıkta çıkan sonucunu hem de dil ile ikrar ederek, itiraf ederek, ‘Sen, 13 bin oyla İstanbul'u kazandığını mı zannediyorsun...?’ Bir oyla bile kazanılmaz mı seçim? ‘Bir oyla on üç bin oyla sen seçimi kazandın mı zannediyorsun’ diyerek, yargıyı baskı altında tutarak, seçimi milletin elinden çaldılar. Onun için, bunları unutmayın. ‘Ne yapabilirler?’ Her şeyi yapabilirler. Bizi yıldırabilirler mi? Asla! Asla! Vallahi biz hem şehrimizin, muhafızları hem de bu güzel devletimizin, Cumhuriyetimizin, demokrasimizin yılmaz bekçileriyiz, o kadar. Yılmaz bekçileriyiz. Biz, onlara benzemeyiz. Bizim prensiplerimizin kökü sağlam, temeli güçlü. Biz, ‘biz’ diyoruz çünkü. ‘Ben’ demedik. Mustafa Kemal Atatürk, bir gün ‘ben’ dedi mi? ‘Biz’ dedi, biz. Jendini düşündü mü? Düşünmedi. ‘Biz’ dedi; memleketini, milletini düşündü.”

“ÖYLE SORUŞTURMAYLA DAVAYLA, HACİZLE BİZİ DURDURAMAZSINIZ”

“Zor zamanda yaptığımız her işin, aslında bir sosyal dayanışma olduğunu unutmadan yapıyoruz. Buradaki tesis de öyle. Onun için 20 tane kütüphaneyi 71 tane yaptık sadece 5 yılda. Her birisi bir kültür merkezi gibi çalışıyor. Onun için sosyal yaşam merkezlerini açıyor, vatandaşlarımızın hizmet alma duygularında şunu besliyoruz: Ben eşitleniyorum. Ben mağdur değilim. Onun için sosyal tesislerimizi arttırıyoruz. Daha ucuza gıdaya erişsinler, çayını, kahvesini içsinler diye. Sosyal destekleri yaparken, aynı zamanda İstanbul tarihinin en büyük altyapı yatırımlarını yapıyoruz. 100 milyarı aştı İSKİ'yle yaptığımız altyapı yatırımı 5 yılda. Sadece İSKİ. Onun için bu çalışmaları, o güçlü icraatları yapmaya devam ediyor. Öyle soruşturmayla davayla, hacizle bizi durduramazsınız. Milletin gönlünde edindiğimiz o şerefli, tertemiz yeri kirletemezsiniz. Tek yapacağınız iş; böyle devam ederseniz, tepeden aşağı kirlenirsiniz. Bu kadar söyleyeyim. Tepeden aşağı kirlenirsiniz. Ve o kirli halinizle milletin karşısına çıkarsınız. Millet de o tertemiz eliyle sizi sandıktan yollar, gidersiniz. Tarihe gömülürsünüz. Yok SGK borcu, yok belediyelerin üstüne git, yok efendim belediyelerin hesaplarına haciz koy, yok ‘silkele, bilmem ne! Şaka gibi yahu! Komedi filmi.”

“İLÇE BELEDİYELERİ NE İŞ YAPTI?”

“Ben, Büyükşehir Belediye Başkanı oldum. Tabii ilçeleri daha iyi tanıyoruz, gidiyoruz. Geçmişte bir iki belediye; yahu helal olsun, ne güzel tesisler yapmışlar falan. Bakıyoruz; birini Spor Bakanlığı yapmış, öbürünü Kültür Turizm Bakanlığı yapmış, öbürünü Tarım Orman Bakanlığı yapmış. Tesislerin yarısından fazlasını Büyükşehir Belediyesi yapmış. Yahu ilçe belediyeleri ne iş yaptı? Sonra dönüp bakıyorum; biz beş yılda mucize yapmışız Beylikdüzü gibi bir yerde. Beylikdüzü gibi yerde mucizeler yaratmışız veya diğer arkadaşlar… Böyle bir şey olur mu? Al şunu eşit dağıt, öyle değil mi? Ve ben size bir şey söyleyeyim mi? Vallahi billahi, Tuzla'ya gelip hizmet ederken, burada… Ki o zaman da Eren Ali Başkanımız ilçe başkanıydı. Biliyor. Gelir şu koltukta otururken, bu koltuğa da o dönemin Tuzla Belediye Başkanı'nı davet ederdik. ‘Çıksın, konuşma yapsın’ derdik. Tuzla'ya yaptığımız işi, onun önünde anlatmanın bendeki gururu daha başka. Niye biliyor musunuz? Eşit olma duygusu beni gururlu yapar. Bunlar nasıl bir huya sahip? Bilmiyorum yani. Hani, ‘Çaktırmadan benim adamıma vereyim!’ Yahu gizli gizli millete dağıtsana bunu. Bunu yap. Bunu yapmıyorlar. E ne oldu? O da kasıtlı geldi, kışkırtmaya kalktı. Toplumun içinde olay çıkartmaya kalktı. Ne oldu? Milletin huzurunda kirlendi. Millet de tertemiz eliyle, bak Tuzla'da yolladı seni. Bunun özeti budur.”

“BELEDİYENİN KASASINDAKİ PARAYA GÖZ DİKİLİR Mİ?”

“Belediyenin kasasındaki paraya göz dikilir mi? Eskiden 20 senede aldıkları, bakanlığın yapıp belediyeye devrettiği metroların tam 11 milyarını, bizden 10 ayda aldılar biliyor musunuz? 10 ayda 11 milyar lirayı cebimizden aldılar. Niye? Ekrem İmamoğlu, Cumhuriyet Halk Partili diye. Yani ne olacak? ‘Ekrem'in birazcık boğazını sıkalım, iş yapamasın!’ Yahu boğaz sıktıkça biz işimizi daha çok yapıyoruz, onu söyleyeyim. Bu bakımdan, bu şekilde tutum ve tavırlardan vazgeçmezseniz, bu millet sizi, gerçekten zaten gözünden düştünüz de tamamen tarihe gömüleceksiniz. Tarihe gömüleceksiniz. Bak bu kadar net. Bakın; Türkiye'nin en itibarlı dış borçlanmasını yapan belediye olduk. Ve tarihte olmamış uygulamalarla, tahvil ihraçlarıyla yurt dışından kaynaklar bulduk. Bu kadar itibarlı bir İBB… 5 senedir, ona buna, havalara uçuşurcasına kredi dağıtan kamu bankalarından 1 lira kredi kullanamadık, bir lira, bir lira. Ayıp değil mi? Kimin bu? Milletin bu. Bakın bunları anlatın. Ama ne yaparsanız yapın, bu millet israfçı ve icraatçı yönetim arasındaki farkı görüyor. Milletin, milletin durumunun farkında değiller. Onun için ne yapacak bu millet? Rantçılık devrine son verecek, halkçılık devrine ‘buyur gel kardeşim’ diyecek. Bu kadar basit. Halkçılık dönemi başlayacak.”

“AYNI ZAMANDA KREŞİ, AYNI ZAMANDA BERBERİ, AYNI

ZAMANDA ETKİNLİK ALANLARI, SPOR SALONLARI OLAN BİR ALAN…”

“İşte biz, tam da bu yolculuğu anlatırken, bir yandan icraatlarımıza devam ediyoruz. İşte burada Sosyal Yaşam Merkezi… Öylesine bir sosyal yaşam merkezi değil. Burada, afet anında, bir kentsel dönüşümde acil barınma ihtiyacında ya da başka hususlarda evsiz, barksız olan bazı insanların geçici bir dönem burada barındırılıp, belki memleketlerine yollanmada ya da belli bir kitlenin buraya getirilip, bir kamp gibi eğitim aldırarak, meslek eğitimi verdirerek iş bulmalarına fırsat tanıyacağımız, geniş bir sosyal yaşam merkezi. Aynı zamanda kreşi, aynı zamanda berberi, aynı zamanda etkinlik alanları, spor salonları olan bir alan. Hemen sırtında hal binası… Proje değişikliği yaptık, hemen yanında İstanbul'un en büyük ikinci lojistik merkezini kurarak, afet anlarında çok etkili bir merkez. Yani bir nevi burası, aslında hem Tuzla için hem özellikle Anadolu yakası için önemli bir lojistik alana dönüşüyor. Farklı farklı yeni yatırımlarla beraber büyütülecek bir merkeze dönüşüyor. Yaptığımız bu iş, önemli bir iştir.”

Editör: Editör Yazar