KARADENİZ KARADENİZ

Abone Ol

Yedi coğrafi bölgemizden biridir Karadeniz. Bir uçtan bir ucadır. Ülkenin doğu sınırından, batı sınırına kadar…

Bir tarafta deniz, bir tarafta sıradağlar…

Görkemlidir dağlar.

Dik yamaçlar…

Karadeniz; ormanları, akarsuları, insanıyla bir başka...

Görmek, içinde yaşamak bambaşka…

Okul sıralarında, Karadeniz’i ders olarak işledik.

Çay, fındık, ceviz, dedik.

En önemlisi de orman!

Ormanın bin türlü ürünü…

Biraz geç oldu ama Karadeniz’e gittim, gördüm; temiz havasını soludum, buz gibi suyundan içtim.

Yaylasına çıktım, gölünü seyrettim, kıvrım kıvrım yollarından Karadeniz’e baktım.

Hayran kaldım her şeyine.

Neye çok sevindim biliyor musunuz?

Bilin isterim.

Karadeniz halkı ormanına, doğasına sahip çıkmış; korumuş doğa güzelliklerini.

Neye çok üzüldüm biliyor musunuz?

Bilmenizi isterim.

Ülkenin doğusundan batısına kadar uzanan ormanlarımıza karşın ülkemizde kâğıt fabrikası yok.

Kâğıdı ithal ediyoruz.

Çay, fındık ve orman…

Karadeniz’le özdeş…

Birde horon…

Güleç yüzlü insanlar…

Ve Batum!

16 Mart 1921 tarihli Moskova Antlaşması ile TBMM Hükümeti, Batum'un Gürcistan'a ait olduğunu, bazı şartlar altında kabul etmiş ve daha sonra yapılan Kars Antlaşması ile bu durum teyit edilmiştir.

Batum da!

Gökdelenler inşa edilmiş; Batum, Avrupa standartlarında bir kent statüsüne getirilmiş.

Tarihi eserleri, şehrin planı, plaj…

Büyülüyor insanı!

Neden Batum gibi bir şehir Akdeniz’de yok diyesi geliyor insanın.

Doğa, deniz, güneş, plaj bizde…

Yokluk, sefalet yine bizde…

Ah güzel ülkem…

Ah güzel ülkem…

İnsan gerçekten üzülüyor.

Bir Batum’u Antalya’da, Muğla’da, İzmir’de, Mersin’de hatta Hatay’da var edememek ne acı.

Neyse Karadeniz’in dağları, doğası, akar suları altın değerinde.

Karadeniz’i korumak, doğasına, ormanına sahip çıkmak elzem.

Aklıma ne geldi biliyor musunuz?