Yazı yazabilmek çok ayrı bir olaydır. Yazarlık, edebiyat öğretmenliği, Türkçe öğretmenliği ya da eğitim okullarında akademisyen olmakla ilgilisi yoktur. Bu mesleklerde çalışan yüzlerce kişinin bir öyküsü, bir şiiri, bir deneme yazısı dahi bulunmaz. Bu yüzden, hem öğretmen olan, hem de yazabilen insanları her yönden meslektaşlarından çok farklı gördüğümü buradan söylemek isterim.
Mümtaz Tiftik, bir eğitimci ve öğretmenliğin yanı sıra kendini yetiştirip yaşadığı dönemin bir tanığı olarak yaşadıklarını yazıya dökebilmesi, yukarda sözünü ettiğim ayrıntının içinde değerlendirmek gerekir. Yaşamın bir döneminde yaşadıklarını, kendi içinde yaşayıp, sadece kendisiyle hesaplaşmasını bırakıp, bunları gelecek kuşaklara aktarma çabası iyi - kötü anlamından değil, toplumsal olarak belli kesimlerin geleceği nasıl yönlendirdiğini anlatmak istemesinden kaynaklanmış olarak hissettim. Siyasi iradenin ülkeleri nasıl değiştirdiğini, olumsuz ve yıkım günlerinde tüm toplum insanlarının nasıl etkilendiğini gözler önüne serebilmesinin üstün başarısını yazdığı bu kitapla göstermiştir. Yaşanmış hayat öykülerini okurken, sanki bir roman okuyormuş gibi değil de, karşımda karşılıklı sohbet ediyormuşuz gibi samimi bir hava yaratmada oldukça başarılı bir çalışmayı ortaya koymuş.
Kantar Karakolu, 12 Eylül döneminde yaşananları anlatıyor. Güncel yaşadıklarını bir fotoğraf gibi gözler önüne koyabilmesi, akıcı anlatımı sade dili ile birleşince, kitaba başladığınız andan itibaren bitirmeden bırakmak istemiyorsunuz.
Dış kapak yazısında şunları yazıyor yazar: “Ülkemizde, 12 Eylül sabahında şiddetli bir depremle uyandı. Her şey ama her şet alt üst oldu. Kimileri yaralandı, kimileri öldü, kimileri sakat kaldı. Aklını ziyan etti kimileri, bazıları işini, gücünü yitirdi. Nice yuvalar yıkıldı, nice ocaklar söndü. Nice aşklar yarım kaldı.
“Eve birkaç nefes yolum kalmıştı. Jandarmanın biri silahını bana doğrultarak, “Dur eller yukarı,” dedi. Gülmek mi ağlamak mı lazım geldiğine bir türlü karar veremedim. Bir elimde pazar filesini diğer elimle de yoğurt bakracını tutuyordum. “Ellerimi kaldıramam asker ağa” dedim. Şaşırdı. Emrini aynı usulle yineledi. “Görmüyor musun elimdekileri”, dedim. “Nasıl ellerimi yukarı kaldırabilirim?” Bozulduğunu hissettim. “Tamam” dedi. “Ellerinizdekileri yere bırakın da….”
“Kantar Karakolu darbe günlerinde küçük bir taşra kasabasında yaşamların tutanağıdır. Her bir sözcüğü, her bir satırı, her bir sayfası doğrudur, gerçektir”, diye yazdıklarının birebir yaşamından birer kesit olduğunu yazarın kendisi söylüyor.
Ben eminim ki, yazar Mümtaz Tiftik Hocam, ne zaman bu kitabını görse, eline alsa, o yaşadığı yılların anıları gözlerinin önünden bir film şeride gibi geçiyordur. İyi ki yazmış, yazabilmiş ve bunu başarmış. Yoksa içinde kalan binlerce özlem, binlerce acı, ruhunu ve bedenini hasta edebilirdi. O, yaşadığı tüm acı ve hüzün yüklü olayların içinde, kendi iç dünyasına kapanıp acılarını yüreğinde çoğaltıp yaşama küsmeyi değil, yaşadıklarını bire bir anlatıp başta kendi çevresiyle paylaşmış ve sonunda kitabıyla tüm insanlara yüreğini açabilme cesaretini göstermiştir. Bu anlamda, o dolu dolu yaşanmış bir hayatın her şeyiyle hissetmiş ve okuyanlara hissettirebilmiş birisi olmuş. O acı, o yalnızlık, o buruk ve karanlık gecelerini kendi elleriyle sorgu odalarından gün ışığına çıkarabilmiştir. Bu ancak, güçlü, yüreği güzel insanların, paylaşımcı insanların, insan sevgini bilen ve sevgiyi yaşayabilen insanların başarabileceği bir eylemdir.
Ayrıca Mümtaz Hocanın şöyle bir tarafı da vardır; nereye giderseniz gidin önce sizi tanıştırır, sizi över, yüceltir, hakkınızda karşı tarafa bilgi verir, orada sizin öne çıkmanız için çaba gösterir. Bu davranış genelde çok insanda görülmez, insanlar genelde kendilerini öne çıkarmayı severler. Bunu yapabilen insanların psikoloji özelliği ise, kendi içinde çocuk kalan sevgiyle tanışmış, kendini bulmuş, kendini keşfetmiş, kendi savaşını kendisiyle bitirmiş, kendini olduğu gibi kabul etmiş ve kendi değerini kendi içinde bulmuş insanların yapabileceği erdemli bir davranıştır. Bu anlamda güzel bir insandır Mümtaz Tiftik…
Yüreğiniz hep sevgiyle kalsın.
O gün ellerinizdekileri yere bırakmanız istenmiş…
Bugün ise gördüm ki, yüreğinizin sevgisini uçurtmalara yüklemişsiniz…
Mutlu, sağlıklı yarın diliyorum.
İmzanız bol olsun…
Haziran 2023 Kastamonu Gezi Notları