KİTAP TANITIM SERİSİ YAŞAMIMDAN SÜZÜLEN

Abone Ol

Telefon mesajında kitabı en kısa zamanda göndereceğim, diye yazmıştı.

Bir kitap göndermek kendi yüreğinden bir sevgiyi iletmekle eş anlamına gelir bir yazar için.

Ve şunu kendimden çok iyi bilirim ki, bir şey demişse bir yazar o dediğini mutlaka yapar, yerine getirir.

Ve sonunda kargo mesajı geldiğinde ise sanki çok uzun zamandır bir şey bekliyormuşum gibi heyecanla kargonun teslimini beklemeye başladım.

Ve nihayet bugün, 06.05.2024 tarihinde değerli insan, kıymetli ağabeyim Sayın Yunus Türkölmez’in kitabı teslim edildi.

Ofis işlerimi bir kenara bırakıp hemen kitabı incelemeye başladım.

Başta kapak tasarım, sayfa düzeni, font yazısı, metin aralığı ile çok hoş bir eser olmuş, çok sevdim.

Kitap çok hoş, her zaman zevkle okunabilecek düzeyde. Hele hele siyah beyaz fotoğraflarla süslenmiş olması ayrı bir hava vermiş. Çevirdiğim her yaprak eski bir tarih, eski bir hatıradan izler sunuyor. Ve insan düşünmeden edemiyor, kimler gelip kimler geçmiş bu diyarlardan, neler yaşanmış, nice sevdalarla, nice acılarla yoğrulmuş insanlar. Baştan sona tarihsel incemeler, anılar ve alıntılarla dolu dolu bir eser olmuş.

Fotoğraf: (soldan sağa) Yazar Numan Karanlık, Aşk Yazarı, Yazar Yunus Türkölmez – İstanbul, 18.05.2024

Bütün bunların yanında kitap tam bir kendini anlatma, kendini ortaya koyma, yaşamını gözden geçirip yazıya dökme anlamında son derece üstün bir başarı ile yazılmış.

Bu kitabı elinize alıp okumaya başladığınızda yazarın tüm hayatını okumuş gibi oluyorsunuz.

Birkaç sayfa daha okumadan hemen ben de bu satırlarımı yazmaya başladım. Bu tip yazılarımı aslında kitabı okuyup bitirdikten, notlarımı aldıktan sonra genelde birkaç ay sonra yazmış olurum ama bugün farklı bir duygu oldu bende de. Kitap az önce elime geçti ve ben hemen bu satırlarımı yazmaya başladım. İlk önce kitabı arka kapak yazısını okudum.

Kitabın arka kapağındaki yazı:

[İlkokul aydınlığı bile görmemiş bir anne babanın beş çocuğundan dördüncüsü olarak dünyaya gelmişim. Askerde iken yakalandığı menenjit hastalığı nedeniyle babamın iki gözü görmüyordu. Dolayısıyla bizleri dünya gözüyle hiç görmedi.

Yaklaşık bir buçuk kilometre mesafedeki ilkokulumuza okulun sobasının yakacak ihtiyacını karşılamak için her sabah koltuğumuzun altında iki adet meşe odunuyla giderdik. Ailenin imkânları veya hayata bakışları nedeniyle olacak ki, ilkokuldan sonra eğitimine devam etme şansını ilk yakalayan ben olmuştum. Hatta mahallemizde ortaokula başlayan ve liseye ilk giden de ben olmuştum. Yine köyümüzden üniversiteye ilk gidenin ben olduğumu biliyorum. Ben de bu şansımı iyi kullanmaya çalıştım hep.

Bütün hayatım çok çalışarak, mücadele ederek geçti. Ekmeğimden de, mücadelemden de bir an olsun vazgeçmedim. 61 yıllık hayatımdan süzülerek, yaşadığım sosyal ve sendikal mücadele deneyimlerimi sizlerle paylaşırken bir şeyi bilmenizi isterim: Bir gün olsun yaşadıklarımdan pişmanlık duymadım, iyi ki böyle yaşadım.]

Böyle bir arka kapak yazısını okuyunca duygulanmamak elde değil.   

Bazı kitaplar da insanın iç dünyasına hitap eden bir şeyler vardır. Bu kitapta ise beni etkileyen onca bilgi ve belgenin yanında olduğu gibi samimi bir dille yazılmış anılar oldu. Bir dönemin bu şekilde siyah beyaz resimlerde kalmış olması içime derin bir yalnızlık çökmesine neden olurken şunu da anladım; meğerki hayatımızda siyah beyaz fotoğrafların hatırası ne kadar da büyükmüş. İnsan çocukluğundan kalan o resimlere bakınca o günleri bir film şeridi gibi izlemeye başlıyor. O günlerdeki kendini ve yakınlarını özlemle, hasretle anımsıyor. Ve o bir karelik bir görsel genelde hep doyamadığı bir dünyayı anlatıyor. Bazen de o tek bir resim, tek bir fotoğraf, bir iki satır yazı insanın içini yakıyor, yüreğini kanatıyor, ağlatıyor…

Sizi tebrik diyorum Hocam...

Bu satırları okurken son derece duygulandım gözlerim doldu. Sizin okul anılarınızı okurken ben de aynı duyguları çok yaşadım. Bundan bir kaç sene evvel rahmetli babamın öğretmen olduğu ve benim çocukluğumun geçtiği babamın okuluna gittiğimde bir de ne göreyim; koskocaman dev okul olduğu yere çökmüş, yıkılmış sadece bir yığıntı olarak kalmış. Bu arada ilkokul öğretmenimin rahmetli babam olduğunu da söylemeden geçemeyeceğim. Orada bir tarih yatıyordu. Ve yıkılıp, kırılmış tahtaları, direkleri de oradan yok olunca yeni yetişenler orada bir okulun bile olduğunu bilmeyeceklerdir. Bahçesinde saatlerce oturup ağlamıştım. Geri dönüş yolunda ise anıların ağırlığını taşımayacak kadar kendimi yorgun hissediyordum. Yorgun ve yapayalnız...

Kitap derin yaşam sevgisiyle yazılmış.

Sanki Yazar, kendi gönül borcunu kendisine ödüyormuş gibi çalışmış.

Kitap çıktığında içini tatlı bir huzurla dolduğunu, yüreğinin ne kadar çok sevinç ve gurur duyduğunu sanki ben de hissettim. Hani bir şeyi başarırsın da, bir kaç dakika öylece kalırsın hiç konuşmadan o gururu tam içinde yaşarsın ya, sanıyorum Yunus Hocamda tam böyle bir şey yaşamıştır. Kitabı baskıdan çıkıp eline ulaştığında uzun uzun elinde tutmuştur. Bir çiçeği sever gibi nazik nazik kitabın kapağını ve sayfalarını sevmiştir. Hani kaleye çıktıktan sonra yukarıdan aşağılara bakarken bütün yorgunluğunu unutursun da, iyi ki gelmişim dersin ya, işte buna benzer duyguları ve daha fazlasını yaşadığından eminim...

Her kitap bize o güne kadar görmediğimiz yeni bir pencere açar. O pencereden yeni bir gökyüzü görürüz. Bu kitap ise bizlere yazarın gönlünü gösteren bir pencere, yaşamını anlatan bir ayna  olmuş.

Bu çok değerli eserin bir hatırası olarak, adıma imzaladığı şu cümlelerine yer vermek istedim. Sonuçta buraya yazılan sözlerinde çok değeri var.

“Yenikapı Kastamonu günlerinde tanımaktan onur duyduğum, çok değerli hemşerim Aşk Yazarı Mustafa Çifci hocama sevgi ve saygılarımla iyi okumalar diliyorum. 03 Mayıs 2024

Bu onur bana ait değerli Hocam Yunus Türkölmez.

İyi ki oradaydık ikimizde…

İyi ki varsınız.

Kaleminizin mürekkebi hiç kurumasın.

Siz sıradan bir yazar değilsiniz.

Siz ayrıca kendi yaşamınızı olduğu gibi anlatabilecek, maddi anlamda hepimizin çektiği yokluğu göğsünüzü gere gere anlatabilen kocaman yürekli dev bir adamsınız.

Ve ben de bu dev yürekli adamla bir sevgi, bir dostluk kurabilmiş olmanın o derin, o muhteşem, o sonsuz insanlığın ortak sevgisini paylaşabilmiş birisi olarak bunları yazarken gerçekten çok duygulandım.

Bu sevgi dolu dostluğumuz da sonsuzluğa uzansın…

Her şey gönlünce olsun değerli dostum, kıymetli büyüğüm.

İmzanız bol olsun.

Diliyorum en yakın zaman da tekrar bir araya gelme fırsatını yakalarız.

Güzel günler hepimizin, herkesin olsun.

[Aşk Yazarı Mustafa Çifci®- 06.05.2024]