Son günlerde yükselerek devam eden 'göçmen ve göçmenlik sorunu'na dair tartışmalara hepimiz şahit oluyoruz.
Koca koca adamların hatta milletvekillerinin bile birbirine hakaret ettiği bir sorun haline geldi bu konu. Hatta geçenlerde iki CHP'li milletvekillerinin bile kendi aralarında tansiyon yükselten tweet’lerine şahit olduk.
Şimdi tüm bunları izlerken
bu konuda yorum yapan siyasilerden anladığım şudur ki ne o mülteciler ne de bu ülke umurlarında değil. Zira tarafların söylemlerinin siyasi mesajlarla tribünlere oynamanın dışında bir amacı olmadığı aşikar.
Bu mülteciler-Suriyeli ,Afgan v.s- gelmesinler hatta var olanlarda defolsunlar gitsinler diyenler ırkçı mıdır ?
Bence değildir !
Ya da,
Bu mülteciler kalmalıdır , maliyeti ne olursa olsun sahip çıkalım ,vatanı paylaşalım diyenler vatan haini midir ? Bu ülkeyi sevmiyorlar mı ?
Bence seviyorlar ! Vatan haini felan da değiller!
Neden ?
Gelin beraber bakalım.
Bir kesim diyor ki kardeşim bizler Müslüman'ız ve Müslüman kardeşlerimiz zordaysa biz el uzatırız, ev açarız ,rızkımızı paylaşırız .Dini duyarlılığımız bir kenara, bizler insanız ve mazlumun , masumun ,zorda olanın milletine, dinine bakmaz; elimizden geleni yaparız !
Şimdi bu duygulara şapka çıkarmamak mümkün mü? Elbette değil.
Değil de mevzu da bu değil !
Bizler Türkiye Cumhuriyeti devletinin vatandaşlarıyız.Bu devletin her metrekaresini atalarımız kazanmış ,korumuş ,kollamış, nesilden nesile aktarmış. Hepsini minnetle anıyorum,anıyoruz. Bu bir toprak aktarması , sınır aktarması ya da maddi aktarımların çok ötesindedir. Bu coğrafyanın nesilden nesile aktardığı bir kültür aktarımıdır. Sadece kitaplarda yazılan, okutulan ,öğretilen değildir. Bilimsel tabirle genetik aktarımdır.
Kanıyla,canıyla,alın teriyle atalarımızın mirası Türkiye Cumhuriyeti devletini bir yabancı istilasına maruz kalmasına ben razı değilim ! "Ülkemin kültürel yapısı , vatandaş yapısı bozulmasın." denmesini neden ırkçılık ya da yabancı düşmanlığı olarak görelim? Bu haklı bir kaygı değil mi ?
Şöyle empati kurarak devam edelim.
Bir baba diyor ki
ben kızlarımın artan Suriyeli nüfusu içinde yetişmesini istemiyorum ! Şimdi bu baba ya da anne ırkçı mı ? Annelik veya babalık içgüdüsüyle , daha modern, daha eğitimli insanların olduğu daha düzgün bir Türkçe ile konuşulan bir toplum istemesi kötü müdür?
Yine empati yaparak devam edelim.
Kendi çocuklarımızı düşünüyoruz ama Suriye'de satılan , cariye yapılan, öldürülen kız çocukları ne olacak?
Afganistan’da Taliban’ın köleleştirdiği , katlettiği , yaşamı zorlaştırdığı insanlar ne olacak ?
İdeal ve kalıcı olanı şu olabilir mü ?
Devletimiz Ortadoğu’dan mülteci transferi yapacağına uluslar arası arenada , Birleşmiş Milletler'de , Avrupa Birliği'nde inisiyatif alıp küresel güçlerle birlikte bu ülkelere destek verecek, tüm gücü ile vermeye zorlayacak lobiler yapsa daha etkili bir çözüm olmaz mı ?. Bu mazlumlara bir refah ve güvenlik sağlayacaksa kendi ülkesinde bunu gerçekleştirse hem bu insanlar topraklarından,kültürlerinden kopmamış olur hemde insanca yaşama fırsatı bulurlar.
Devleti yönetenler kontrolsüz şekilde yerli yersiz herkesi şehirlerimize dolduracaksa bu işin sonu gelmez. Dünyaya o zaman şu mesajı vermiş oluruz , “Ülkesinde sıkıntısı olanlar Türkiye’ye gelsin." Sınırlarımız bu kadar mülteci girişine bakılırsa kevgir olmuş durumda.Tırlarla Afgan erkekleri taşınmaya başlanmış.Bu bir beka sorunudur , bu bir güvenlik sorunudur, bu bir kültür ve yozlaşma sorunudur.
Bu ülkemize zarar olduğundan fazla gelen mültecilere zulümdür. Bakın şunları unutmamak gerek:Mülteci olmak çok zor bir süreçtir. Ülkemize ilk gelen yüklü Suriyeli grup en iyi ihtimalle kamplarda bez çadırlarda yaşadılar , yemek verildiği kadar yediler . İş bulanlar sigortasız çeyrek asgari ücrete çalıştılar ,ciddi iş kazları ve ölümler oldu. Çok utanarak söylüyorum Suriyeli kadın borsaları kuruldu, insanlar Suriyeli kadınları kendilerine ikinci, üçüncü hanım olarak aldılar. Yani demem o ki biz bu insanlara daha iyi bir hayat sunmadık.Zaten kendi yerleşik vatandaşlarımızın durumu ortada.
Gelişmiş ülkelerde göçmenlik bakanlıkları var ,insanlara geldiği kültürü unutturacak kadar yoğun asimilasyon politikaları var , her yıl eğitim ve entegrasyonları için milyar dolarlar harcanıyor. Göçmenleri kabul ederken en eğitimlisini, en yeteneklisini “doktor,öğretmen,bilim adamı” seçe seçe alıyorlar. Taviz yok!
Önemli gördüğüm başka bir perspektife değinmek istiyorum .
Belli ki ülkemize olan bu göçmen yığılması alelade bir olay değil. Bu insanların sistematik bir şekilde Türkiye’ye doğru itildiğini görmek, anlamak gerekiyor .
Mazlum insanları kullanarak Türkiye halkının gelişmesi belki de ilerlemesi zaafiyete uğratılmak isteniyor. Artan eğitimsiz ve kültürsüz kitle ile daha büyük iç karışıklıklar ve yönetim zaafiyeti doğması çok olası.
Son olarak,
Ülkemizi yöneten iradenin göçmenler ve göçmen politikaları performansı ortada. Vatandaşlığımızın emlak satın alan yabancılara ekmek dağıtır gibi dağıtılmasından bile vizyonlarını fark etmek mümkün.
Bu performansta bir yönetimden doğru göçmen politikaları bekleyebilir miyiz? Bu ülke yazı başlığımız gibi Kıymetsiz bir ülke değildir. Ya anlarız , ya da kaybederiz ! ...