Bölücü terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan’ı millete anlatamayacakları ve artık zaten anlatmaktan bile imtina ettikleri birçok sebepten dolayı dışarı çıkarmayı planlıyorlar. İki gündür gündeme düşen bir iddia da Öcalan’ın evlenmek istemesiymiş. Öcalan’ın evlenmek istemesi gayet biyolojik ve psikolojik doğal bir istek olabilir.
Olabilir de…
Peki çiçeği burnunda evli çiftlerin dağılan yuvaları, başlamadan biten hayatları? Evlenip balayından yeni dönüp göreve giden ve şehit olan onlarca, yüzlerce vatan evladının yaptığı evlilikler? Eşini kaybedip çocuğuyla bir başına kalan genç annelerimiz, şehit eşleri? Onlar da Öcalan’ın nikahına davetli mi?
Öcalan madem serbest bırakılacaktı 20 yıldır neden yapılmadı? AK Parti henüz yeni iktidara geldiğinde başlattığı çözüm süreciyle gayet tabi Öcalan kartını o zaman oynayabilirdi. Öcalan o dönemde çıkarılsa ve şimdi tasarlanan çözüm süreci yeni iktidarla 20 yıl önce yapılsa bu süreçte belki terörle mücadelede daha az kayıp verilebilirdi.
ÖZEL TARİH 15 ŞUBAT
Öcalan’ın 15 Şubat’ta beklenen çağrıyı yapması bekleniyormuş. 15 Şubat da Öcalan’ın Kenya’da yakalanmasıyla aynı tarih. Öcalan 15 Şubat 1999 tarihinde Kenya’da yakalandı ve ertesi gün Başbakan Bülent Ecevit kamuoyuna “Abdullah Öcalan Türkiye’dedir” açıklamasını yapmıştı. Görünen o ki yine sembolik bir gün seçilmiş.
Öcalan’ın evlenmek istediğini medyaya kim servis ettiyse çok başarısız bir iletişimci olduğunu söylemem gerek. Önerim bu tür şirin gösterme çabalarına girmemeleri. Çünkü yukarıda da söylediğim gibi yeni evlenip toprağa giren şehitlerin cephesinde bu şirin göstermeler ters teper. Hoş siz artık neyin ters tepeceğini hesaplayacak psikolojide değilsiniz ama yine de bir tavsiye vermek istedim.
Öcalan çıkacak mı ve terör bitecek mi göreceğiz. Ancak Öcalan çıkacağına göre bu kayıplarımızın bedelini ödemiş değil. Bu süreci 20 yıl önce başlatmayan veya 10 yıl önce başlatıp bitirenler de bedel ödemiş görünmüyor. Bedeli ödeyen her zamanki gibi şehitlerimiz ve yakınları.