Payitaht' tan Anadolu’ya Adım Adım

Abone Ol

TUTSAK

Düşlerime tutsak ettim seni

Ne baharı yaşattın ne de hazanı

Tarumar eyledin büyük aşkımı

Üşüyorum ne olur gel de ısıt beni

Son demi ömrümün Beşinci mevsimi

Yaşamadın bilmezsin ki halimi

Sensiz şakaklarıma karlar yağdı

Üşüyorum ne olur gel de ısıt beni

Tutsaksın düşlerime gidemezsin

Hiç mevsim yaşamadım diyorsan

Gel benimle ol, hasretim bitsin

Beşinci mevsim ikimizin olsun

Aşkımız yeniden umutla yeşersin

Kardelen gibi kışın çıksın gelsin

Yavru vatanda sarsın bedenimizi

Aşkın Ateşi ile yaşayalım Beşinci mevsimi

(16 Aralık 2016 Kıbrıs)

Merhaba..

"Payitaht' tan Anadolu’ya Adım Adım" gezilerimizin düşüncesi, 16 Haziran 2019’da arkadaşım Suat Meydan ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni ziyaret ettiğim gün başladı. Türkiye’yi ve dünyadaki bütün Türk Coğrafyası' nı gezmek, ata diyarlarını görmek çocukluğumdan beri en büyük hayalimdi. Yavru Vatan'dan başladığım Türkiye turumu, 15 Eylül 2020’de İstanbul’da bitirdim. Yazı dizim de gezilerim gibi Kıbrıs ile başlasın istedim.

Ak Parti’de siyaset yapan, uzun yıllar Küçükçekmece Belediye Yönetimi'nde görev alan bir mühendis ve öğretmen olarak, 31 Mart 2019’da yapılan Mahalli İdareler Seçimleri' nde partimizin başarılı çalışmalarının büyükşehirlerde takdir görmemesinin sebeplerini yurdu gezerek öğrenmek istedim. 18 yıldır Türkiye‘de hükümet eden Ak Parti'nin ve dava lideri Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın, birçok yeniliklere imza atmalarına ve başarılı geçen yıllarına rağmen İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Adana, Mersin gibi büyük şehirlerde istenilen başarı elde edilemedi. Büyükşehirlerde yaşayan vatandaşlarımızın göç ettiği illere, ilçelere, köylere ulaşmak istedim. Beklenti ve düşüncelerini sosyo-kültürel açıdan tespit etmeye çalıştım. Gezilerimin ana fikri bu tespitleri yapmaktı.

KESTİRİLMEMESİ GEREKEN KOL KIBRIS..

Yavru Vatan Kıbrıs’ın önemini en güzel Sokullu Mehmet Paşa ifade etmiştir. Paşa’nın “Siz bizim İnebahtı Savaşı'nda sadece sakalımızı kestiniz, biz ise sizin Kıbrıs'ı almakla kolunuzu kestik. Sakal daha gür bir şekilde tekrar büyür, fakat kesilen kol tekrar gelmez.'' Dediği Kıbrıs’ı gözlemlemek için 5 gün adada kaldım.

Öncelikle Kıbrıs’ın siyasal ve sosyal durumuna bir göz atalım. Kıbrıs’ı bir tanıyalım.

yılında resmen kurulan halktan oluşan Kıbrıs Cumhuriyeti'nin, Rum bir başkan ve Türk bir başkan yardımcısı tarafından yönetileceği bütün dünyaya duyuruldu. O tarihte adanın tümünde Türk nüfusu 118.000 olarak kayıtlara geçti. Fakat, Rumlar Enosis hayallerini gerçekleştirmek için EOK terör örgütünü çoktan kurmuşlardı. Buna karşı Türkler ise TMT’ yi (Türk Mukavemet Teşkilatı) kurdular. İki toplum arasında güven bunalımı had safhaya çıktı. Rumlar’ ın akıl almaz katliamları sonunda Enosis’ i gerçekleştirmek, Kıbrıs’ın tamamını Yunanistan’a bağlamak hayaliyle harekete geçtiler. 20 Temmuz 1974’te Türkiye garantörlük hakkını kullanmak amacıyla Cumhuriyet Halk Partisi ve Milli Selamet Partisi liderleri olan, Başbakan Bülent Ecevit ve Başbakan Yardımcısı Prof. Dr. Necmeddin Erbakan’ın ortaya koydukları çelik iradelerinin sonucunda Ada’ya çıkarma yaptı. Kahraman Türk Ordusu’nun üstün başarısı ile Kıbrıs Türkleri' nin can ve mal güvenliği tesis edildi. Kıbrıs Barış Harekatı, Ada’nın bugünkü statüsünü oluşturdu. Kıbrıs, jeopolitik ve stratejik önemi açısından bizim için kestirilmemesi gereken koldu; kestirilmedi.

Kıbrıs Barış Harekatı, en yakınında 65 km mesafede Türkiye; en uzağında 965 km ile Yunanistan’ı karşı karşıya getirdi. Savaş sonrası adanın yüzde 39’u Türkler' in eline geçti. K.K.T.C.’ ye Türkiye’nin değişik illerinden devlet politikası gereği göçler oldu. Bu insanlara, yasalara uygun olarak Rumlar’ın boşalttığı köy, kasaba ve şehir tapuları verilerek, iskân edilmeleri sağlandı.

Ada'nın çeşitli yerlerinde yerleşik olarak yaşayan Kıbrıslı Türkler, yeni statü gereği K.K.T.C.’ de yaşamak zorunda kaldılar. Bu soydaşlarımızdan milli şuuru yetersiz olanlar Anavatan’a hep ön yargı ile yaklaştılar. Türkiye’den göç edenlerle hep fikir ayrılığına düştüler. Bu gün de bu durum değişmemiştir. Bugün, Türk topraklarında 372 bin vatandaşımız yaşıyor.

Anadolu’daki Türk varlığının teminatıdır. Anadolu’nun akciğeridir. Türkiye’nin bugün Akdeniz’de enerji alanında beklentileri çok yüksek. MEB (Münhasır Ekonomik Bölge)'de adanın açıklarında 10 Mayıs 2019’da gönderdiğimiz Fatih Montaj Gemimiz hala araştırmalarına devam ediyor. Doğu Akdeniz’de taviz verilemez milli enerji politikamız vardır.

Böylesine önemli olan Kıbrıs’tan 23 Haziran 2020’deki İstanbul seçimlerini gözlemlemek istedim. 5 günlük gezimde seçim arifesinin nabzını da tutmuş olacaktım. Türkiye’deki seçim heyecanını orada yaşama fırsatı buldum. Yaptığım anketlerde, yerleşik adalıların Millet İttifakı’nın, göçle yerleşenlerin de Cumhur İttifakı’nın yanında yer aldıklarına tanıklık ettim. Yerleşik halkın her daim Türkiye’ye olan karşıtlığı, seçim dönemlerinde iktidarda olan partiye koşulsuz karşı duruş olarak şekilleniyor. Türkiye’nin Kıbrıs Politikası’ ndaki devamlılık, Ak Parti iktidarının stratejik hamleleri ile gelişince iktidar partisine olan karşıtlıkları da artmış oluyor. Yerleşik halkın düşüncesi ne olursa olsun Kuzey Kıbrıs Türkiye Cumhuriyeti’nin ekonomik olarak kendi kendine yetebileceği politikaları oluşturmak ve hayata geçirmek Türkiye’nin üzerinde durması gereken bir durumdur.

BAŞKA BİR KIBRIS: DİPKARPAZ

K.K.T.C nin önemli yerleşim birimlerinden. Hem Türkler’ in, hem de Rumlar’ ın kardeşçe yaşam sürdükleri cennet bir köşe. Deniz kıyıları ile diğer kıyılardan da çok farklı. FATİH Sondaj Gemisi halen araştırmalarını açıklarında yapıyor. Huzurlu bir bölge olmasının temel sebebi Türkler’in asaleti ve engin hoşgörüsü. Rumlar’ ın o derece uyumlu olduğunu söylemek ise, kendi insanımıza haksızlık olur. Türkiye’nin bir çok yerinden göç edenlerin yaşadığı bir yer. Barış Harekâtı sonrası adaya yerleşenlerin Anavatan ile bağlarının hiç kesilmediğini gözlemleyebiliyorsunuz. Girne Kaymakamı aslen Çaykaralı olan bir hemşerim. Anadolu göçmenlerine sorarsanız oldukça başarılı. Yerleşik Türkler’ e sorarsanız durum farklı. Onlara Anadolu Türk'ünü beğendirmek deveye hendek atlatmak gibi.

Enver ŞENGÜL/KENT YAŞAM