Payitaht'tan Anadolu'ya adım adım: Hatay

Abone Ol

ASİ NEHRİ

İsmi gibi asi midir bilinmez Lübnan’da doğar

Gelir sessiz sessiz akar Suriye’den güzelim Hatay iline

Kim bilir ne sırlar saklıyordur içinde veda ederken Suriye’ye

Akdeniz’de sonbahar bir başka oluyor

Bir başka ötüyor kuşlar martılar İskenderun Körfezi’nde

Sanki Akdeniz’in martıları kırlangıçları başka

Karabatakları gece yakamozları bambaşka

Doyum olmuyor seyretmek upuzun Samandağı sahillerini

Aheste aheste dalgalar vuruyor kıyıya

Melankolik bir şarkı çalıyor dalgalar

Bir de plakçılarda yükseliyor İstiklal marşı

Ardından Mustafa Kemal Atatürk’ün yankılanıyor sesi

Ordular hedefiniz Akdeniz’dir ileri

Bakmayın geriye bakmayın geriye

Türkün yurdudur Suriye bırakılmaz Fransız eline

Atatürk ilk fitilini ateşledi 1923 bağlanacak Suriye Türkiye’ye

Göremedi Gazi Mustafa Kemal Atatürk

Hayallerini süsleyen düşüncelerin

Bağlandı Hatay 1939’da artık bir ilidir Türkiye’nin

Sabahın karanlığı aydınlığa kavuşuyor güneş doğunca

Bakınca yüksekten o güzelim Amik Ovasına

Gözlerim takılı kaldı penceremden sensiz sokaklara

Bekliyorum Caminin Kilisenin ve Havranın üçgeninde

Oradan buradan havadan sudan geçti güzel yıllarım

Olmadı arayanım soranım sadece ismin kaldı hatıra

Ne ben sendeyim ne de sensin içimde

Sabah okunuyor ezanlar sessizce çalıyor çanlar

Her dinden insanlar sarmaş dolaş arkadaş

Alevisi, Sunnisi, Müslümanı, Ermenisi, Yahudisi

Mutlu yaşıyorlar asi nehrinin vadisinde

Selam olsun Karadeniz’den Akdeniz’e

Selam olsun Trabzon’dan Hatay iline

4 Ekim 2019, Hatay-Antakya

Enver ŞENGÜL

HATAY

Doğusunda ve güneyinde Suriye, batısında Akdeniz, kuzey batısında Adana, kuzeyinde Osmaniye, kuzey doğusunda Gaziantep’in bulunduğu Yüz ölçümü 6 bin 819 kilometre kare olan Hatay ilimizin nüfusu da 1 milyon 659 bin 320’dir. Verimli ve muhteşem güzellikteki Amik Ovası ve demir - çelik üretimindeki yeri ile önemli bir liman kenti olan İskenderun Hatay’ımızın önemli noktalarından biridir. Lübnan’da doğup Suriye’den gelerek Samandağı ilçesinden Akdeniz’e ulaşan Asi nehri ayrı bir güzellik katıyor şehrimize. Eylül 2005’deki Medeniyetler Buluşması’nın gerçekleştirildiği Antakya ilçesi ile Hatay, inanç turizmin en önemli noktalarından biri olmuştur. Cami, kilise ve havra üçlüsünün bulunduğu tek ilimiz Hatay’dır. Antakya, dünyanın ikinci büyük arkeolojik müzesine olan Antakya Arkeoloji Müzesine de ev sahipliği yapmakta. Türkiye’nin tek Tıbbi ve Aromatik bitkiler müzesi de Hatay’dadır. Habib-i Neccar Camisi Sokullu ve Mehmet Paşa Camisi de Hatay merkezde bulunmaktadır. Samandağı ilçesinde ise 14 kilometre ile dünyanın en uzun ikinci sahili bulunmaktadır.

Hatay’ın simgeleri, defne sabunu ve Hatay ipeğidir. Hatay’ın ekonomisi ise ticaret, tarım(burada yaş sebze üretimi çoktur), demir - çelik üretimi ve ulaşımdır. 896 ihracatçı firma ile 81 İlin içinde 10. sırada yer almaktır.

Bir de hiç unutamadığım bir anekdotu paylaşmak istiyorum: İpek yolu üzerinde olan Antakya Uzun Çarşısı ticaretin kalbinin attığı yerdir. Bir dükkanın önünden geçerken antika malzemeleri satan bir amcaya selam verdim, kendisi önünü ilikleyerek ‘Buyurun’ dedi. Ben utandım; öyle nazik ve zarif bir hareketti. Şehrimizde bunun gibi örneklerle çok karşılaştım. Eski yerleşim yerlerindeki esnaflar da son derece kibar ve nazik oluşları gözümden kaçmadı. Gittiğim meşhur künefeci Yusuf Usta’nın yerinde de aynı muameleyi gördüm.

Büyükşehir statüsünde olan Hatay’ın 15 ilçesi bulunmakta. Antakya, nüfus bakımından Hatay’ın en büyük ilçesidir. Nüfus sıralamasında ikinci sırada ise İskenderun vardır; burası Hatay’ın önemli bir liman kentidir. Demir yolu ve karayolu bağlantılı olup RoRo kapasitesi 120 bin olan bir limanı olup dökme, RoRo ve karışık eşya taşıma hizmetleri vermektedir.

Hatay’ın nüfus yapısı kozmopolittir. Türkler, Araplar, Kürtler, Hristiyan Araplar ve Ermeniler bu yapıyı oluşturmaktadır. Hatay’ın nüfus çoğunluğunu Türkler oluşturmaktadır; Antakya, İskenderun, Dörtyol, Reyhanlı, Erzin, Belen, Kırıkhan, Hassa ilçelerinde Türkler çoğunluktadır. Türk nüfusunu Yörükler, Türkmenler ve yerli Türkler oluşturmaktadır. Defne ve Samandağı ilçelerinin nüfusunun neredeyse tamamını Arap Alevileri (Nusayri) oluşturmaktadır; buralarda Sunni Araplar da mevcuttur. Hatay’da az sayıda Ermeni de yaşamaktadır. Türkiye’deki tek Ermeni köyü Hatay sınırlarında yer alır. Hatay’ın toplam nüfusunun yüzde 4’ünü oluşturan Kürtler, sonradan göç ederek gelmişlerdir. Bu kozmopolit ilimizde Sunnisi, Alevisi, Hristiyanı tam bir hoşgörü ikliminde yaşamaktadırlar. Arsuz ilçesinin nüfusunun da %90’ını Arap Alevisi; Altınözü, Reyhanlı ve Kumlu ilçelerinin çoğunluğu ise Sunnidir.

I.  Dünya Savaşı’ndan sonra 30 Ekim 1918 yılında Osmanlı Devleti ile ittifak devletleri arasında Mondros Anlaşması imzalanmasının ardından 9 Kasım 1918 günü bir İngiliz müfrezesi İskenderun’a çıktı ve oradan Dörtyol’a geçti. Ardından 12 Kasım 1918’de Fransızlar İskenderun’a asker çıkardılar. 27 Kasım 1918 tarihinde merkezi Beyrut’ta bulunan Fransız Yüksek Komiserliği bir kararname yayınlayarak merkezi İskenderun olmak üzere Antakya, İskenderun ve Harimi’yi kapsayan İskenderun Sancağı’nı kurdu. Sancak bir Vali tarafından idare edilecekti. 7 Aralık 1918 günü Antakya’yı, 11 Aralık 1918 günü ise Dörtyol’u bir Fransız taburu işgal etti. 20 Ekim 1921 günü Türkler ile Fransa arasında Ankara Anlaşması imzalandı. Bu anlaşmaya göre Payas sınır olacak ve İskenderun Sancağı bu anlaşma ile Türkiye’nin sınırları dışında kalacaktı. Anlaşmaya göre İskenderun mıntıkasında Türk ırkından olanlar kültürlerini geliştirmek için her türlü kolaylık sağlanacak ve Türkçe resmi dil niteliğine sahip olacaktı. Bu anlaşma ile Fransa ve Türkiye arasındaki savaş hali sona ermişti. Türkiye ile Suriye arasına sınır çizildi. Dörtyol (Payas dahil) ve Hassa Türkiye sınırları içerisinde kaldı. Fransızlar Hassa, Erzin ve Dörtyol’u 9 Ocak 1922’de boşaltarak güneye çekildiler. Bu dönemde Antakya ve İskenderun halkı anayurda her fırsatta katılma talebinde bulunuyorlardı. 15 Mart 1923’te Adana’ya gelen Mustafa Kemal Paşa, çok büyük bir kalabalıkla Antakya halkı tarafından karşılandı. Bu karşılamada bir kız çocuğu olan Ayşe Fatma Fıtnat Hanım, dokunaklı bir nutuk söyleyerek Mustafa Kemal Paşa’dan düşmandan kendilerini kurtarmasını istedi. Mustafa Kemal Paşa kıza dönerek “40 asırlık Türk yurdu düşman eline esir kalmaz!” diyerek ayrılığın ilk fitilini ateşlemişti. 9 Eylül 1936 tarihinde Fransa, Suriye ile anlaşma yaparak Suriye’ye bağımsızlık verilmesini kabul etti fakat özel statüye sahip İskenderun sancağının durumu göz ardı edildi. Türkiye 9 Ekim 1936’da Fransa’ya nota verdi. 1 Kasım 1936’da TBMM açılışında konuşan Atatürk, net tavrını ortaya koyarak İskenderun Sancağı’nın adını Hatay olarak ilan etti. 1 Ocak 1937’de Hatay’a gelen gözlemciler incelemelere başladılar. 12 Ocak 1937’de gözlemcilerin kaldığı otelin önünde 60 bin Türk’ün katıldığı muazzam bir miting ve yürüyüş yapıldı. Bugün, o otel şimdiki adı ile Özel Ata Lisesi’dir. Nihayet Milletler Cemiyet Konseyi 27 Ocak 1937 günü İskenderun sancağına bağımsızlık verilmesini kabul etti. Başta Atatürk’ün kararlı tavrı ve Türk hükümetinin girişimleri sonucu Doktor Abdurrahim Melek delegeliğe getirildi. Atatürk bu sıralar hastalığın pençesindeydi. Hasta olmasına rağmen 12 Haziran 1938 günü Antakya’ya geldi. 13 Haziran – 3 Temmuz günleri arasında Fransa ile yapılan toplantıda Hatay’ın güvenliği için 2 bin 500’er Türk ve Fransız, bin de Hataylı olmak üzere 6 bin kişiden oluşan bir koruma taburu oluşturuldu. Anlaşmaya göre Albay Şükrü Kanatlı komutasındaki Türk kuvvetleri 5 Temmuz 1938’de Hassa ve Payas’tan Hatay’a girdi. 2 Eylül 1938’de İskenderun sancağının bağımsızlığını ilan etmesiyle Hatay Devleti kurulmuştur. Meclis Başkanlığına Abdülgani Türkmen, devlet başkanlığına Tayfur Sökmen seçildi. Tayfur Sökmen Başvekil olarak Doktor Abdurrahim Melek’i atadı. Hatay Anayasası kabul edildi ve yapılan uzun görüşmelerin sonunda 23 Haziran 1939’da Türkiye Cumhuriyeti’ne katıldı.