Sahi biz Ne Zaman İnsanlığımızı Kaybettik?

Abone Ol

Her ölüm bir hikâye bırakır ardında. Bir çocuğun, bir annenin, bir babanın ardından kalan, bir çığlık olur genelde. Ama ne yazık ki şu son yıllarda çığlıkların sesi de alışılır hale geldi. O kadar alıştık ki ölüme, özellikle de çocuk ölümlerine, kalbimiz dayanmıyor ama ruhumuz nasılsa dimdik ayakta.

Evet, yolun sonunun ölüm olduğunu hepimiz biliyoruz. Ama bu, insan onuruna yakışır, gezip görerek, yeni şeyler öğrenerek, yaşadığımızı hissederek dolduracağımız bir ömrün sonunda olmalı. Erken ölümler normalimiz oldu. Hele de hayatının baharındaki ‘çocuklarımızın’ bu kadar erken ölümü neden bu kadar olağanlaştı? Eskiden bir çocuğun ölümü dünyanın en büyük trajedisi olarak algılanırdı; şimdi ise "ihmal" kelimesiyle bir iki haber geçiliyor ve sonrasında sessizlik.

Bizi bu hale getiren ne? Betonun altında kalmak, yangında diri diri yanmak... Ne zaman bütün bu ölüm şekilleri "olabilir" hale geldi? İhmallerin ardına saklanır olduk, sorumluların yargılanmasını bırakın, istifalarını bile görmüyoruz.

Peki, geride kalanlar? Bir annenin, bir babanın, bir teyzenin, bir yeğenin yüreği nasıl dayansın? Gözünün önünde çığlık atan bir yavruyu kurtaramamanın acısını kimse anlatamaz. Sorumlular kim? Birilerinin sorumlu olup olmaması bir çocuğun ölümüne çare olur mu? Gözyaşı döken o insanların yüreği nasıl soğur bunca acıdan sonra? O yanıtı basit bir cümleye sığdıramayız.

Bir çocuk ölüyorsa, sorun yalnızca fiziksel şartlar ya da ihmal değil; toplumsal bir arıza var demektir. Biz ne zaman bu kadar duyarsız hale geldik? Eskiden insanın ahlaki yargıları vardı; bir çocuğun burnu kanasa bütün mahalle ayaklanırdı. Şimdi ise her ölüm "tek bir haber" oldu, bir rakamdan ibaret oldu. Sahi, insanlığımızı ne zaman yitirdik?

Ne yazık ki bu soruları sormaktan başka şimdilik çare yok gibi görünüyor. Ama bu soruları sormaktan vazgeçmemeliyiz. Ses çıkarmadığımız her olaydan sonra başımıza yeni bir felaket gelecek emin olun. Bizi bu hale getiren sessiz kalmamız, tepkisiz kalmamız. "Bir dahaki sefere" demeden, önlem alarak, insanın hayatına önem vererek bir toplum olmalıyız.

Bakın burası Sırbistan. Tren kazasında ölen 15 kişi için 150 bin kişi yetkililerden hesap soruyor.

Alın size insan canının kıymetini gösteren bir görüntü;

Loading...

Unutmayalım: Eğer ihmalle bir çocuk ölüyorsa, hepimizin insanlığı biraz daha ölüyor.

Ve eğer insanlığımızı geri kazanamazsak, gelecek nesillere bırakacak bir dünya kalmayacak.

Sahi Grand Kartal Otel yangınında kaç çocuk ihmaliniz yüzünden can verdi, gerçekten? Kaç insana mal oldunuz?