TÜRKÇE:
Yazıldığı gibi okunan bir dil değildir.
Yazıldığı gibi okunmayan pek çok kelime mevcuttur.
Kelimeleri doğru telaffuz etmek, konuşurken de anlaşılabilir olunmalı.
Günlük yaşantımızda da yeni insanlarla tanışırken de her alanda anlaşılabilirlik
gerekir.
Öncelik olarak; insanların bilgiyi kullanabilmesi için eğitim yaratmak ve bunu herkesin erişebileceği hale getirip ve sonrasında “TC Kimlik” verilmelidir.
Her şeyden önce Türk kimliğini kullanacak insan;
Öncelikle Türk kimdir? bu öğretilmelidir.
Türk kime denir ve Türk Töresi anlatılmalıdır.
Türk demek ;mazluma sığınak, garibe korunak, hakka teslimiyet demektedir.
Türk olmak, haksızlığa direnen cesaret, aç ve açıkta olana sahip çıkacak
hayatiyet demektir.
Türk kimliği, öğle başka ülkelerin kimliğini almaya benzemez.
Başka bir ülke kimliklerine sahip olanlar aidiyet duygusuna sahip değiller.
En azından ben öğle biliyorum ,gözlemlerim bu yönde
Türk kimliği taşımak,Türk kimliğine sahip olmak bir şereftir.
O kimliği taşımanın bir bedeli olduğunu Türk olup ta bilmeyeni yoktur.
Kanaatim şudur ki; Kimlik vermeden önce çook iyi anlatmak gerek
Ve Türkçe bilmeyen Türk kimlikli’lere, önce bu aidiyet duygusu nedir.
Bir yere veya bir millete bağlı olma duygusu anlatılmalıdır.
Aidiyet duygusu; bir Devlete veya bir millete bağlı olmak demektir.
Aidiyet bağı da bir yere duyulan manevi bağıdır.
Orada olmasa dahi özlenilen bir vatan sevgisine, maneviyatına sahip olmaktır.
Türkçe bilmeyen,Türkleri Tanımayan Türk kimlikli muhacirlere
Önce “Türklük” anlatılmalıdır. Sonra Kimlik verilmelidir.
Bizim Kimliğimiz ve bayrağımız karmakarışık bir renk topluluğundan ibaret değildir.
Bizim bayrağımızın Kırmızı rengi toprağa karışan “şehit kanlarını” temsil eder.
ve üzerindeki Hilalin yani Ayın “İslamiyet'i “
Yıldızın ise “Türklüğü”, temsil ettiğini üzerine basa basa anlatılmalıdır.
Biz bayrak değip geçmiyoruz.
Türkçe bilmeyenlere Türk kimliği vermeden önce
iyice anlatılmalıdır.
Bir gün; Hoca Ahmet Yesevî Hazretlerine sormuşlar:
– “Müslüman mısın?”
– “Elhamdülillah Türk’üm, Müslüman’ım.” demiş.
– “Neden Türklüğü katıyorsun, biz dinini soruyoruz.” demişler.
– ”Din seçim, Türklük kaderdir.” demiş.''
Ahmet Yesevi,döneminde din ve kültür dili Arapça , Farsça yerine, kendi anadili
Türkçeyi kullanmış, Türkçe dilini bir ilim, aşk , irfan dili haline getirmiş ilk Türk
mutasavvıfı’dır.
Kimlik vermeden önce;
- “Hoca Ahmet yesevi’yi”
- “Dede Korkut’u”
- “Biruni’yi”
- “ibn-i sina’yı”
- “Yusuf Has Hacib’i”
- “Kaşgarlı Mahmut’u”
- “İmam Gazali’yi”
- “Mevlana’yı”
- “Hüseyin Nihal Atsız’ı”
- “Ziya Gökalp’ı”
- “Mustafa Kemal Atatürk” Anlatılmalıdır.
Yoksa ver 250 veya 450 bin doları al kimliği demek ile Türk vatandaşı olunmaz.
“Konar göçmezler veya adına ne derseniz değin, bu adı konmamış bir istiladır.
Bilemedin 50 veya 100 yıl sonra nüfus yapısının nasıl olacağını, risk ve tehditlerin
nesnel boyutunun muhasebesini yapmayanlara sesleniyorum.
Evet "Mültecilerin, göçmenlerin, sığınmacıların durumu vahim bir konudur.
Ülkelerindeki savaş, açlık, hastalık ve istikrarsızlıktan dolayı bir yerden bir yere göçmeye
çalışan binlerce göçmen, hayatlarından olmuştur. Hepimizin yüreğini sızlatıyor.
Ancak ; Bu demek değildir parayı veren TÜRK vatandaş olacak ve olmamalı
Bu düpedüz bizim demografik yapımızla oynamak demektir.
Bir an önce bu düzensiz göç ve sığınmacı sorununu sağduyulu şekilde bunun da ötesinde
stratejik akılla ve milli çıkarlara uygun halde analiz edilmesi gerekiyor.
Yetkililerin ve Türk varlığına karşı sorumlulukları olan herkes ülkemizde azınlık kalacak,
bilinmeyenli denklemlerle kilitlenmiş bir durumdayız.
Her Türk vatandaşı demografik istikbalini düşünmek zorunda
bizlerin üzerine düşen bu durumu dile getirmek.
"DÜZENSİZ GÖÇ SORUNU BİR AN ÖNCE ÇÖZÜME KAVUŞMALI"
“KİMLİK VATANDAŞLIK VERME İŞİ DERHAL DURDURULMALIDIR”
Bora İZKÜBARLAS
Ar - Ge / Yazar