Doğal güzelliği fazla olan yerlerde yanardağ püskürmeleri ve şiddetli depremler gibi doğa olaylarının sık yaşandığı biliniyor. Bu büyük afetler genellikle genç arazilerde ve kıtaların birleşme sınırlarında daha çok meydana gelir. Türkiye de hem genç bir araziye hem de Avrupa ve Asya gibi iki dev kıtanın birleşme sınırında yer alan bir coğrafya olması nedeniyle büyük depremlerin yaşandığı bir ülke.
Loading...
17 AĞUSTOS MİLADI
17 Ağustos 1999'da Türkiye'nin ekonomik anlamda en önemli bölgesi Marmara'yı etkileyen büyük bir deprem meydana geldi. Merkez üssü Gölcük olan deprem özellikle İstanbul'un nüfusu yoğun bölgelerinde büyük yıkıma neden oldu.
Bu deprem, genellikle "17 Ağustos Depremi" veya "İzmit Depremi" olarak adlandırılır. İşte bu depremle ilgili yaşanan bazı önemli olaylar:
Depremin Büyüklüğü ve Yeri: Depremin büyüklüğü 7.4 olarak ölçüldü ve merkez üssü Kocaeli'nin Gölcük ilçesine yakın bir noktadaydı. Depremin etkilediği diğer önemli şehirler arasında İstanbul, Yalova ve Bursa bulunuyordu.
Zaman ve Etkileri: Deprem, yerel saatle 03:02'de meydana geldi. Bu nedenle çoğu insanın uyuduğu bir saatte gerçekleşti. Depremin şiddeti ve büyüklüğü nedeniyle, çevrede büyük ölçüde yıkıma ve can kaybına yol açtı.
Can ve Mal Kaybı: Deprem sonucunda resmi kaynaklara göre yaklaşık 17.000 kişi hayatını kaybetti, on binlerce kişi yaralandı ve yüz binlerce bina hasar gördü veya yıkıldı. Bu, Türkiye tarihinin en ölümcül ve en yıkıcı depremlerinden biriydi.
Kurtarma ve Yardım Çalışmaları: Depremin hemen ardından, yerel halkın, sivil toplum kuruluşlarının ve devletin katkılarıyla büyük bir kurtarma ve yardım operasyonu başlatıldı. Uluslararası topluluk da yardıma koştu. Binlerce kişi enkaz altında kurtarılmaya çalışıldı.
Toplumsal Etkiler: Deprem sonrası toplumda büyük bir şok yaşandı. Çok sayıda insan evsiz kaldı, ekonomik kayıplar meydana geldi ve psikolojik travmalar yaşandı. Ayrıca, depremin ardından alınması gereken önlemler ve yapısal düzenlemeler konusunda ciddi bir farkındalık oluştu.
Depremin Uyandırdığı Farkındalık: Bu deprem, Türkiye'nin deprem riski altında olduğunu ve alınması gereken tedbirlerin önemini bir kez daha hatırlattı. Ülkenin deprem güvenliği ve afet yönetimi konularında daha iyi hazırlıklar yapması gerektiği konusunda büyük bir farkındalık oluşturdu.
17 Ağustos Depremi, Türkiye'nin afet yönetimi ve yapısal güvenliği konularında daha fazla çaba harcamasına ve gelecekte benzer felaketlerin etkilerini en aza indirgemeye yönelik bir dönüm noktası oldu.
1999'DAN SONRA TOPLANAN VERGİLER VE PARALAR NEREYE HARCANDI?
17 Ağustos 1999 depreminin ardından toplanmaya başlayan Özel İletişim Vergisi'nin nereye harcandığı konusunda Cumhurbaşkanı Erdoğan, gereken yerlere harcandı dese de bir miktarının Türkiye'de yol, köprü gibi büyük projelere harcandığı tahmin ediliyor.
Depremden sonra deprem maliyeti ve önlemi için toplanan vergilerin 23 yılda deprem için harcanmadığı, Türkiye'deki deprem dönüşümü göz önünde bulundurulunca görülebiliyor.
BAŞKA BİRÇOK DEPREM YARDIMI VE FONLARI DA OLUŞTURULMUŞTU
17 Ağustos Depremi'nin ardından Türkiye'de depremzedelere yardım amacıyla çeşitli vergi ve fonlar oluşturuldu. Bu fonlar ve vergiler, deprem sonrası toplanan kaynakları depremzedelere yardım etmek ve yeniden yapılanma sürecine destek sağlamak amacıyla kullanıldı. İşte bu dönemde oluşturulan bazı vergi ve fon türleri:
Özel İletişim Vergisi (ÖİV): Deprem sonrası, iletişim hizmetlerine uygulanan Özel İletişim Vergisi gibi bazı vergilerin depremzedelere yardım amacıyla kullanıldığı bilinmektedir. Bu tür vergiler genellikle devlet bütçesine aktarılarak, acil yardım ve yeniden yapılanma faaliyetlerine kaynak sağlamak üzere kullanıldı.
Deprem Vergisi: Deprem sonrası dönemde Türkiye'de özel bir deprem vergisi oluşturuldu. Bu vergi, özellikle büyük şirketlerden ve yüksek gelirli bireylerden alınarak depremzedelere ve yeniden yapılanma faaliyetlerine kaynak sağlamak üzere kullanıldı.
Kızılay Bağışları ve Yardımları: Türk Kızılayı gibi yardım kuruluşları, deprem sonrası dönemde depremzedelere yardım amacıyla bağışlar topladı ve bu bağışlarla acil ihtiyaçları karşılamaya çalıştı.
Uluslararası Yardımlar: Birçok ülke ve uluslararası kuruluş, Türkiye'ye yardım amacıyla maddi ve insani destek sağladı. Bu yardımlar, depremzedelere acil yardım ve yeniden yapılanma sürecine katkı sağlamak üzere kullanıldı.
Yeniden Yapılanma Fonları: Deprem sonrası dönemde, depremden etkilenen bölgelerin yeniden inşa edilmesi için özel fonlar oluşturuldu. Bu fonlar, hasar gören binaların onarımı ve yeni altyapı projeleri gibi yeniden yapılanma faaliyetlerine kaynak sağlamak üzere kullanıldı.
NACİ GÖRÜR: SONA GELİNDİ
Özellikle 6 Şubat Kahramanmaraş depremlerinin öncesinde ve sonrasında sık sık uyarılarda bulunan Prof. Dr. Naci Görür, Marmara'da beklenen deprem konusunda artık sona gelindiğini ifade ederek, "Bilim insanları 99 depremlerinden sonra her an olmak kaydıyla Marmara'da 7 ve üzerinde bir depremin olma olasılığının yüzde 64 olduğunu buldular, yazdılar. Bütün dünyada büyük ölçüde bunu kabul etti. 2004 yılında da yayınladılar.
Dolayısıyla 30 yıl dediğin zaman işte sonu 2029 gelir. Bu şekilde biz de 24 seneyi nihayet geçirdik. Depremin olma periyodunun sonlarına doğru geliyoruz.
Her yıl da Anadolu, Batı'ya doğru yılda 2 buçuk santim ilerliyor. 24 yılda da en az 50 cm daha stres birikti demektir.
Bir de bu olan depremler öyle veya böyle belli oranda stres yükleyebilir, yüklemiştir. O halde yani biz sona yaklaşıyoruz demektir." ifadelerini kullandı.
ALMAN BİLİM İNSANLARI: DEPREMİN SÜRESİ DOLDU
Alman Yer Bilimleri Araştırma Merkezi (GFZ), İstanbulluları korkutan açıklamada bulundu. Marmara Denizi'nde 7.4 büyüklüğünde bir deprem olabileceğini açıkladı.
İstanbul'daki deprem geçmişi, her 250 yılda bir bu bölgede büyük bir deprem olduğunu gösteriyor ve son olarak 1766 yılında 7,4 büyüklüğünde bir deprem yaşandı.
Araştırmalar, Avrasya ve Anadolu'nun tektonik levhaları arasında yer alan Kuzey Anadolu Fay Hattı'ndaki Ana Marmara Fayı'nın uzun süredir aktifleşmediğini ve bu yüzden 7'nin üzerinde büyüklükte bir depremin geciktiğini ortaya koyuyor.
Bilim insanları, İstanbul'un güneyinde yer alan Kuzey Anadolu Fay Hattı'nın Adalar segmentinde bir deprem oluşabileceği öngörüsünde bulunuyor. Marmara Denizi'nin batısında bulunan ve enerji yükü taşıyan Ganos fayının kırılması durumunda, depremin şiddetinin 7,4'ün üzerine çıkabileceği uyarısında bulunuluyor.