Yandaş-Sen, Yağcı-Sen, Uyu-Sen...
Emekçileri bölüp parçalayarak onları sömürenler neler yapıyor neler!..
Üretimde elmanın bir yarısı olan emekçiler, nasıl böyle dağınık, nasıl
böyle zavallı oldu?
Üretimde elmanın diğer yarısı olan sermaye; Nasıl böyle acımasız ve de insafsız oldu?
Neden her sosyal ve ekonomik bunalımların faturası hep emekçilere kesiliyor?
Neden piyasa serbest, malı götürme adına ortaya konan hangi ticari iş varsa tamamı serbest de...
Neden emekçilerin örgütlenerek emeklerinin hakkın alması çok zor?
Neden onların çoğu sendikasız?
Neden sendikalı olan azınlıktaki sendikalı emekçilere baskı var?
Neden illa ki şu sendika, neden illa ki o sendikadan istifa et ya da yöneticini değiştir gibi baskılar var?
Bugün yaşadığımız Türkiye, ne yazık ki işte böyle bir hal aldı.
Sözde demokrasi ile oyalanırken; Tüm demokratik kitle örgütleri işlevsiz hale getirildi. İşlemez hale sokulup, emek dünyasına iki taraflı baskı yapıldı.
Bir yanda en büyük işveren olan siyasal iktidar korkusu..... Öte yanda da özel sektör işvereni korkusu ve baskısı var.
Ülkedeki işsizler ordusunu çalışanlara karşı bir koz olarak kullanan zihniyetlerin, giderek artan utanç senaryoları var.
Çok yazık çok; Hem insanlık onuru adına, hem sosyal barış adına, hem de iş barışı adına çok yazık!..
Çok utanıyoruz çok!..
Çok yadırgıyoruz çok!..
Çünkü emek dünyasını nice siyasete ve de nice siyasilere figüran yaptılar.
Çünkü emekçileri bir çıkar katarının en arka vagonuna oturtup, bir bilinmez cenaha sürüklediler.
Kimi emekçileri sarı renkli bir tabela altına sokarak;
Şakşak-Sen, Yağcı-Sen, Yalaka-Sen... Yandaş-Sen, Uyu -Sen, Sus-Sen...
Gibi sözde sendikalara topladılar.
İşte bu sarı sendikalar, ülkenin ve demokrasini yüz karasıdır.
Sosyal adaletin son tetikçileri, siyasal hayatın utanmaz şakşakçılarıdır.
Ne ülkenin birlik ve beraberliği umurlarında...
Ne demokrasi ve adalet gibi kavramlar umurlarında...
Ne de özgürce yaşayan vatandaşlık olgusuyla, bir bağımsız ülke olma tutkuları var vicdanlarında...
İşte bunlar: Köleci toplumun utanç uzantılarıdır.
Bunların olduğu her adreste; ne barış olur, ne huzur olur, ne de mutluluk olur.
İşte tam da bu yüz karası yaratıklardan utanıyoruz!..
Çok utanıyoruz çok!..