Esenyurt'ta yaşanan siyasi gerilim ve kayyım kararı, vatandaşların günlük yaşamını zorlaştırmakta ve hizmet alımını engellemekte. Özellikle kayyım atamaları, bazı kesimlerce güvenlik gerekçesiyle savunulurken, diğer kesimler demokratik temsil haklarının ihlal edildiğini ve devletin siyasi amaçlarla hareket ettiğini düşünmekte. Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in PKK ile bağlantılı olduğu iddiasıyla gözaltına alınması ve yerine kayyım atanması, toplumda tepkiyle karşılanmış, birçok kişi kararı hukuksuz ve ayrımcı bulmuştu. Kayyım olarak görevlendirilen Can Aksoy'un belediye meclisini feshetmesi ve CHP meclis üyelerini belediyeye almaması, tepkileri daha da artırdı.
Esenyurt'ta kayyım kararına karşı çıkan CHP, DEM Partisi ve sivil toplum kuruluşları, belediye binası önünde protesto gösterileri düzenlemekte. Protestolara yüzlerce polis müdahale ederken, provokatörlerin de alanda yer alması dikkat çekmektedir. Esenyurt halkı ise bu siyasi çekişmenin içinde kalmak istememekte, vergilerini ödeyerek kamu hizmetlerinden yararlanmak istemekte. Ancak belediye hizmetleri kesintiye uğramış ve halk günlerdir belediyeye erişimde zorluk yaşamakta.. Siyasi çatışmaların Esenyurtlulara zarar verdiği ifade edilmekte ve bu durumun Esenyurt halkının hak etmediği bir durum olduğu vurgulanmakta.
Türkiye’de kayyım atamaları, güvenlik ve kamu düzeni gerekçesiyle uygulamaya konulan bir önlem olarak savunulsa da, demokratik temsil haklarına zarar verdiği yönünde güçlü eleştirilerle karşı karşıya. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde Halkların Demokratik Partisi (HDP) tarafından kazanılan belediyelere, belediye başkanlarının PKK terör örgütü ile bağlantılı olduğu iddiasıyla kayyım atanmıştı. Söz konusu başkanların belediye kaynaklarını PKK’ya aktardığı iddia ediliyordu. Fakat terör örgütü üyesi olmakla suçlanarak görevden alınan belediye başkanlarından bazıları, sabıkasının olmadığına dair belgeleri ibraz ederek yeniden belediye başkanı seçilebildiler. Bu yüzden kamuoyu ikiye bölünüyor. Toplumun bir kısmı kayyum atamalarını siyasi bir karar olarak görüp devletin tüm aygıtlarının AK Parti’nin hizmetine sunulduğunu iddia ediyor. Diğer yarısı ise AK Parti hükümetinin kayyım atamalarıyla ülkeyi terör belasından koruduğunu düşünüyor.
AHMET TÜRK’ÜN NE OLDUĞUNA KARAR VERİLMELİ
Konunun en karmaşık örneği ise Mardin’de yaşanıyor. Mardin Belediye Başkanı Ahmet Türk, terör örgütü üyesi olmak suçundan görevden alınıyor. Kayyım gerekçesi olarak belediye kaynaklarının terör örgütünün hizmetine sunulması gösteriliyor. Fakat aynı Ahmet Türk için devletin yetkili organları, terörist olmadığına ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kamu hizmeti görebilecek temiz bir vatandaşı olduğuna dair belge düzenleyip adaylığını kabul ediyor. Bu durum defalarca tekrarlanıyor.
İSTANBUL KAYYIMLA ESENYURT’TA TANIŞTI
Güvenlik endişelerinin şeffaf ve adil yöntemlerle çözüme kavuşturulmaması toplumda ciddi kırılmalara neden oluyor. Bunun son örneğini Esenyurt'ta yaşıyoruz. 31 Mart yerel seçimleri sürecinde DEM Parti'nin de desteklediği CHP Belediye Başkan Adayı Ahmet Özer, belediye başkanı seçilmişti. Özer, geçtiğimiz günlerde terör örgütü PKK’nın liderleri ile görüştüğü ve banka hesabında şüpheli hareketler olduğu iddiasıyla gözaltına alındı. Görevden alınarak cezaevine gönderilen Özer’in yerine kısa süre önce vali yardımcısı yapılan Beyoğlu Kaymakamı Can Aksoy kayyım olarak atandı.
KAYYIMA TARAF OLAN KİMSE YOK
Hükümeti destekleyen yerel siyasetçiler, Esenyurt başta olmak üzere tüm ilçelerde “Kayyıma biz de karşıyız ama terör örgütü ile bağı olanlar neden aday yapılıyor?” diye eleştirerek alınan karara destek veriyorlar. CHP, DEM ve diğer tüm siyasi partiler ise bir konuda birleşiyor: Yapılanların hukuki değil siyasi sebeplerle gerçekleştirildiğinde hemfikirler. Ahmet Özer’in suça bulaşmış olduğunu aday olduğu günden beri iddia eden Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ bile sürecin hukuka aykırı işletildiğini ifade ediyor. DEM Parti, “Ahmet Özer Kürt siyasetçi olduğu için görevden alındı” iddiasıyla ayrımcılığı daha da körüklüyor. Oysa Esenyurt’taki bir önceki başkan Kemal Deniz Bozkurt da Kürt kökenli, Atatürkçü, Cumhuriyetçi, vatansever kimliği ile tanınan bir Cumhuriyet Halk Partisi üyesiydi. Muhalefetin geri kalanı ise Ahmet Özer’in Esenyurt’ta çok iyi hizmet ettiğini, terör örgütü PKK ile hiçbir düşünsel bağı dahi olmadığını savunuyorlar. Ayrıca Özer’in tüm hayatı boyunca kamu görevlisi olarak çeşitli kurumlarda devlete hizmet etmiş olduğunun altını çiziyorlar.
MECLİS ÜYELERİDE Mİ TERÖRLE SUÇLANIYOR?
Kayyım olarak atanan Belediye Başkan Vekili Can Aksoy göreve gelir gelmez belediye başkan yardımcılarını görevden aldı. Ardından Esenyurt Belediye Meclisi’ni feshetti. CHP belediye meclis üyeleri belediye binasına sokulmazken, AK Parti meclis üyeleri rahatlıkla belediye binasına girebildi. Bu çifte standart tepkileri daha da arttırıyor. Belediye Başkanı Ahmet Özer hakkındaki suçlamaların hiçbiri belediye başkanlığı göreviyle ilgili değil. Belediye meclis üyeleri hakkında bir iddia ve soruşturma yokken tüm meclis üyeleri terör örgütü ile ilişki içindeymiş gibi bir tutum sergileniyor. Bu uygulama, TBMM’de çoğunluğu elinde bulunduran AK Parti ve MHP tarafından çıkarılan kanunlara veya Cumhurbaşkanının kararnamelerine uygun olsa dahi, toplumsal vicdan, ahlak ve gerçekliklerle örtüşmüyor. Bu durum, aslında AK Partililer de dahil tüm belediye meclis üyelerinin terör örgütü ile ilişkilendirilmesi anlamına geliyor.
PROTESTO NÖBETLERİ BAŞLADI, DEVAMDA EDECEK
CHP’liler, DEM Partililer, çeşitli sivil toplum kuruluşları ve bu yönteme karşı olan diğer siyasi partiler günlerdir Esenyurt Belediyesi önünde ve Esenyurt Cumhuriyet Meydanı’nda tepkilerini gösteriyor. Siyasi kararlar ile Esenyurt halkının haklarının gasp edildiğini söyleyerek günlerdir nöbet tutuyorlar. Toplanan protestoculara karşı yüzlerce polis alanda bekletiliyor. Demokratik hak arayışındaki CHP’liler, DEM Partililer ve STK temsilcileri dışında provokatörlerin de zaman zaman alanda yer alması dikkat çekiyor. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, TBMM’ye davet ederek PKK’ya silah bırakma çağrısı yapmasını teklif ettiği terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan ve PKK lehine sloganlar atıldığı, Esenyurt için sözde ‘Kürdistan’ ifadelerinin kullanıldığı da duyuldu.
ESENYURT HALKI BUNU HAK ETMİYOR
Nüfusu 1 milyonu bulan Esenyurt’ta vatandaşlar bu siyasi çekişmenin bir parçası olmak istemiyor. Esenyurtlular, vergi ödeyerek hizmet bekledikleri tüm kamu kuruluşlarından hizmet almak istiyor. Günlerce bu hizmetlerin başında gelen belediye hizmetlerinden mahrum kaldılar. Belediye ya kapatıldı ya da polis barikatları iş ve işlemler için dahi aşılamadı. Yüzlerce polis memuruna nöbetler tutturuldu. Devlet uygulamasının demokratik, hukuki ve adil; protestoların ise kamu düzenine saygılı olduğu ideal bir ülkede yaşanmasının mümkün olmayacağı görüntülerle Türkiye’nin en büyük ilçesi yönetilmeye çalışılıyor. Esenyurt halkı bunu hak etmiyor. Yazık değil mi Esenyurtlulara?