YURDUMU, MİLLETİMİ ÖZÜMDEN ÇOK...

Abone Ol

1933 yılından beri vatan evlatlarının topluca okuduğu ''ANDIMIZ''ın  bir yerinde:

''YURDUMU, MİLLETİMİ ÖZÜMDEN ÇOK SEVERİM'' diyor.

Irkı, dini, mezhebi, dili ve rengi ne olursa olsun...

Andımızın özünde : Bunların tamamı TÜRK MİLLETİ olarak anılıyor.

Emperyalist ve çıkarcı milletlerin tüm: ''böl-parçala ve de yönet...'' Uğraşlarına rağmen...

Fetöcü ve benzeri olan sözde dinci özde vatan ve millet hainlerinin tüm ihanetlerine rağmen...

Öz ülkelerini, başka milletlere birkaç para karşılığında pazarlayarak satış işine geçmelerine rağmen...

Çağdaş dünya yerine, karanlıktan beslenen nice üfürükçülerin, ATATÜRK VE CUMHURİYET düşmanlığı yaparak, yurdun her arazisinde dolaşıp, çağdışı kötü tohumlar ekmelerine rağmen...

Çanakkale ve kurtuluş destanlarımızı içlerine sindiremeyip, dış güçlerle sürekli

 temasa geçen içimizdeki nice vatan hainlerine rağmen.

Bağımsız bir vatanda, özgür bir yurttaş olarak yaşamanın gururu varken;

Bir başka milletin ve de ülkenin boyunduruğu altında yaşamayı kendisine yakıştıran nice kansız ve de soysuzlara rağmen:

YÜZ YILLIK ŞANLI BİR GEÇMİŞİ HEM KARDEŞÇE...

HEM DE MİLLİ BİRLİK VE DE BERABERLİK İÇİNDE YAŞAYANLARDIR TÜRK MİLLETİ.

Gerçek anlamda: ''YURDUMU, MİLLETİMİ ÖZÜMDEN  ÇOK SEVERİM.'' diyen

TÜRK MİLLETİ.

 Böyle bir girişle yazımıza başladık, çünkü:

Hem Yurdumuz hem de Milletimiz öyle bir zorda ki...

Hani derler ya: ''İçimiz kan ağlıyor kan...''

Hani derler ya: ''Yüzümüz kızarıyor yüzümüz...''

Hani derler ya: ''Ey Allah'ım bu günleri de mi görecektik!'

Dahası, hani derler ya: '' KEŞKE ÖLSEYDİM DE BU GÜNLERİ GÖRMESEYDİM!''

Çok yazık çok...

Yurduma da çok yazık. Milletime de...

Ne yurdum iyi yönetiliyor, ne de milletiim...

Çünkü ikisi de huzurdan çok uzakta. İkisi de insanca yaşamakla, özgür ve bağımsız  olarak yaşamaktan çok uzakta.

Kimileri yurdumu talan ediyor: Ova ova dağ dağ...

Maden arıyorlar, ellerindeki yüzbinlerce ruhsatla...

EY TÜRK MİLLETİ!.. UYAN ARTIK UYAN! O ellerine ruhsat alıp maden arayanların, nice araçlarla kazıp perişan ettiği topraklar senin atalarının kanlarıyla sulanan vatan topraklarıdır!

Kimi yerde orman orman elden gidiyor! Kimi yerde ekilen tarla tarla elden gidiyor! Kimi yerde denize girilecek kıyı kıyı elden gidiyor! Nice zeytin ağaçları başta olmak üzere doğamıza can veren tüm ağaçlar elden gidiyor! Çoraklaşıyor yurdun çoraklaşıyor. Çünkü daha da kazmaya başladılar her bir yeri...

 Daha da zehirlemeye başladılar akarsuları, gölleri, denizleri...

Bunun adı ihanettir ihanet!..

Çünkü yurdum elden gidiyor elden...

ÇÜNKÜ ORTADA YURDUNU ÖZÜNDEN ÇOK SEVEN YÖNETEN SİYASET KALMADI.

Yurdumun doğası çoraklaşıp zehirlenirken: YURDUNU, KOLTUĞUNDAN VE KASASINDAN ÇOK SEVEN KALMADI!

ÖYLE BİR SİYASET, TİCARET VE SALTANAT SEVDASI VAR Kİ:

DÖNÜP DE: ''YURDUMA NELER OLUYOR?'' diye soran kalmadı.

PEKİ,YA MİLLETİMİZ NE DURUMDA:

Hani şu özümüzden çok sevdiğimiz milletimiz var ya... İşte onlar ne durumda?

Hani günün her saatinde bir yerlerde öldürülen milletimiz!

Kadın erkek ölüp giden milletimiz.

Silahın nerede ve de kimden çıkacağı belli olmayan...

Yaralama ve öldürmenin günden güne canlarını yaktığı milletimiz.

Sanki çıldırmış birileri sürekli ortalıktalar...

Her adresten nice acı haberler gelmekte insan olan insanı yaralayan cinsten...

Sahi, ne oldu bu millete? Nereden geldi bu saldırma ve öldürme dürtüleri...
Anasını kesenden babasını kesenlere kadar... Bir toplumsal cinnete döndü günün her zaman dilimi.

YURDUM ZORDA MİLLETİM ZORDA...

Özümüzden çok sevdiğimiz iki değer...

Bu millet ki, sırtındaki küfeleri peynir gemisine yükleyenler tarafından yönetiliyor.

Sahi, boşuna dememişler: ''LAFLA PEYNİR GEMİSİ YÜRÜMEZ!'' diye.

Doğrudur. O gemi yürümediği gibi, durduk yerde bir de içindeki o boş küfelerle alabora oldu.

Milllet ve umutları olan siyasal muhalefet: Ekonomi ve eğitim diye bağırmasın da ne yapsın? Yoksulluktan evlatlarımızı okutamıyoruz demesin de ne yapsın?

En acısı da ADALETE OLAN İHTİYAÇ... Çünkü adaletin olmadığı yerde ne ibadet ne de bereket olur! Orada ne yurt ne de vatan sevgisi olur!

Öyle bir çürümüşlik başlar ki, artık gözler görmez, kulaklar duymaz, kimse kimseyi anlamaz!

Evet, Siyasal Küfeler 22 yıldır sizin sırtınızdadır. Ne var ki, YURDUMUN VE MİLLETİMİN ACINACAK HALİ DE  DUYARLI  HER YURTTAŞIN VİCDANINI YAKMAKTADIR.