Rum çeteleri ve Kıbrıs Rum Terör Örgütü EOKA tarafından Kıbrıs Türklerine yönelik başlatılan soykırımın yıldönümünde yitirilen canlar anılıyor. Yüzlerce Kıbrıs Türkünün şehit olduğu "Kanlı Noel" saldırılarında toplam 364 kişi şehit düştü, 103 Türk köyü boşaltıldı, 25 bin kadar insan evlerinden edildi.
"AKRİTAS PLANI"
Türkleri Kıbrıs'tan bertaraf etmek için hazırlanan Akritas Planı 21 Aralık 1963'te uygulanmaya başlandı. Lefkoşa'nın Tahtakale semtinde 20 Aralık 1963 gecesi otomobillerine açılan ateş sonucu Kıbrıs Türkü Zeki Halil ve Cemaliye Emirali'nin şehit edilmesiyle başlayan Kanlı Noel saldırıları, Ayvasıl, Küçükkaymaklı ve Kumsal saldırılarıyla sürdü.
Rum çeteleri, 24 Aralık 1963'te Lefkoşa'nın Kumsal bölgesindeki saldırılarına devam ederken, Kıbrıs'taki Türk Alayı'nda doktor olarak görev yapan Binbaşı Nihat İlhan'ın eşi ile 3 evladını katletti.
ÖLDÜRÜLÜP KÜVETE ATILAN ÇOCUKLAR
Binbaşı İlhan'ın evinin banyo küvetinde eşi Mürüvvet İlhan ile çocukları Murat, Kutsi ve Hakan öldürülmüş olarak bulundu. Bu olay tarihe "Kumsal Katliamı" ya da "Banyo Katliamı" olarak geçerken, katliamın yapıldığı ev daha sonra Barbarlık Müzesi adıyla ziyarete açıldı.
ADAYA İKİ HAREKAT YAPILDI
Kıbrıs'taki savaşı sonlandırmak amacıyla Türkiye tarafından adaya iki askeri harekat başlatıldı. Birinci harekatın tarihi 20 Temmuz 1974'te başladı. Başbakan Bülent Ecevit, 20 Temmuz 1974 sabahı saat 06.10’da şu açıklamayı yaptı:
"Türk Silahlı Kuvvetlerinin Kıbrıs’a indirme ve çıkarma hareketi başlamış bulunuyor. Allah; milletimize, bütün Kıbrıslılara ve insanlığa hayırlı etsin. Bu şekilde insanlığa ve barışa büyük bir hizmette bulunmuş olacağımıza inanıyoruz. Öyle umarım ki kuvvetlerimize ateş açılmaz ve kanlı bir çatışmaya yol açılmaz. Biz aslında savaş için değil, barış için ve yalnız Türklere değil, Rumlara da barış getirmek için adaya gidiyoruz."
"AYŞE TATİLE ÇIKSIN"
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 353 sayılı kararının 5. maddesine göre Türkiye, Yunanistan ve İngiltere'nin Kıbrıs'ta anayasa düzeninin yeniden kurulması amacıyla derhâl görüşmelere başlaması gerekmekteydi. Bu sebeple düzenlenen Birinci Cenevre Konferansı, 25 Temmuz 1974'te toplandı ve altı gün sürdü ve 30 Temmuz'da imzalanan Cenevre Antlaşması ile sona erdi. Üç Dışişleri Bakanı, Kıbrıs Cumhuriyeti'nde Türk ve Rum olmak üzere iki otonom idarenin mevcut olduğunu kabul ettiler ve bundan doğan sorunları gelecek görüşmelerde görüşmek için anlaştılar.
Protokolde garantör devletlerle Türk ve Rum toplumlarının temsilcilerinin katılacağı II. Cenevre Konferansı'nın 8 Ağustos 1974 günü toplanması öngörülmüştü. İkinci konferansa kadar Rum ve Yunan askerlerin Türk bölgelerinden çekilmeleri gerekiyordu ancak bu olmadı. Ayrıca Rumlar ve Yunanlar, Türk bölgelerine saldırılarını sürdürüp birçok Türk'ü esir almış; özellikle Muratağa, Atlılar, Sandallar ve Taşkent gibi yerlerde Türk halk kuşatma altına alınmıştı.
İkinci Cenevre Konferansı, 8 Ağustos 1974'te başladı. Türk tarafı Kıbrıs'ta coğrafi esasa dayalı federatif bir devlet biçiminin benimsenmesini önerdi ancak bu öneriyi Rum tarafı kabul etmedi. Türk askerî yetkililer; Rum kuvvetlerine daha fazla zaman kazandırmamak, köprü başındaki Türk kuvvetlerinin ve Türk köylerinin güvenliğini sağlamak, birinci harekât sonucunda sağlanan üstünlüğü yitirmemek için; Türk Hükûmeti ise Türk köylerinde soykırıma devam edildiği haberlerinin gelmesi üzerine 14 Ağustos'ta ikinci harekâtı başlatma yönünde hemfikir oldular.
Cenevre'de sürdürülen görüşmeler sırasında anlaşmanın mümkün olmadığı kanaati kesinleşince harekâtın yeniden başlatılacağı anlamına gelen "Ayşe tatile çıksın." (Ayşe, Turan Güneş'in kızı Ayşe Güneş Ayata'nın adıdır.) parolasını Türk Dışişleri Bakanı Turan Güneş, Başbakan Bülent Ecevit'e bildirdi.
Konferans, 14 Ağustos saat 02.20'de bir sonuç alınamadan dağıldı. 14 Ağustos 1974 sabahı saat 04.30'da Kıbrıs'taki Türk birlikleri harekete geçtiler. Doğu yönünde başlayan bu saldırı harekâtını 15 Ağustos 1974'te Komando Tugayı ve Kıbrıs Türk Alayı Kuvvetlerinin batı yönündeki saldırı harekâtı izledi ve Türk birlikleri, Kıbrıs'ın kuzey kıyısında doğudan batıya doğru bir dörtgen çizmeye başladılar. Bu dörtgenin bir tarafı kuzey kıyısı; öteki kenarı ise Atilla Hattı olarak bilinen, merkezi Lefkoşa olmak üzere doğuya ve batıya yayılan hattı. Varılması planlanan son hedefler doğuda Mağusa, batıda ise Lefke idi. Çarpışmalar daha çok ilk gün ve Omorfo, Lefke, Çatalköy ve Ortaköy'de oldu. İkinci Barış Harekâtı'nın üçüncü günü sonunda ada topraklarının %38'i ele geçirildi ve hedeflenen Mağusa-Lefke hattına ulaşıldı.