İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, haftalık olağan TBMM Meclis grup toplantısında konuştu. Akşener, gündeme ilişkin önemli açıklamalara imza atarken, sokak hayvanları ve ekonomiye ilişkin detaylı yorumlarını paylaştı.

Akşener sokak hayvanlarıyla ilgili, "Bu mesele, ülkemiz için, artık çok ciddi bir sorun hâline geldi. Bu sorun; gün geliyor, masum çocuklarımızı tehlikeye atıp, canlarına mal oluyor, gün geliyor, sessiz canlarımızın, canice katledilmesine sebep oluyor. Buradan açıkça ilan etmek istiyorum: bizim; 11 yaşındaki Mustafa’mızının, hayatını kaybetmesine de; geçtiğimiz hafta, Konya’daki barınakta yaşanan vahşete de; zerre tahammülümüz yoktur. Bizim için, buradaki esas mesele; ‘yaşam hakkının’ ihlalidir. Nasıl ki tüm insanların, onurlu bir yaşam hakkı varsa; O insanlarla aynı dünyayı, aynı toprağı, aynı havayı paylaşan tüm canlıların da, onurlu bir yaşam hakkı vardır. Dolayısıyla bizim anlayışımıza göre; mesele, ‘yaşam hakkı’ olunca, devlet de, bu konuya duyarsız kalamaz. Sokaklarımızın, milletimiz için, güvensiz hâle gelmesine de, barınaklarımızın, işkence merkezlerine dönüşmesine de razı olamaz. Ancak; devlet yönetmekten, bihaber olan bu iktidar, bu konuda da, tüm beceriksizliğini gözler önüne seriyor." dedi.

"KONYA'YI ÖRNEK GÖSTERMİŞTİ"

Akşener, "Hatırlayın; 18 Kasım’da, Sayın Erdoğan, bir açıklama yapmıştı. Demişti ki; ‘Sahipsiz sokak hayvanlarının yeri, sokaklar değil, barınaklardır. Belediyeler, barınaklar inşa ederek, başıboş sokak hayvanlarını toplamalı. Konya Büyükşehir Belediyemizin, çok örnek bir çalışması var.’ Bu açıklamadan, tam 1 hafta sonra, Sayın Erdoğan‘ın, örnek gösterdiği, Konya Sahipsiz Hayvan Bakımevi ve Rehabilitasyon Merkez’inde, korkunç bir vahşetin, görüntülerine şahit olduk. Eminim ki, birçoğunuz, benim gibi, o işkence görüntülerini, izlemekte bile zorlandı. İnsanlıktan nasibini almamış, vicdansız bir caninin, yaptıkları karşısında, hepimizin yüreği sızladı. O sessiz hayvanlara, işkence eden vicdansızları, kendilerine emanet canlıları, açlıkla sınayan kalpsizleri, buradan, bir kez daha lanetliyorum." ifadelerini kullandı.

"ÇÖZÜM BULMAK ZORUNDAYIZ"

Bir yanda; sahipsiz sokak hayvanlarının, saldırısına uğrayan, sevdikleri zarar gören ve haklı olarak tepki gösteren vatandaşlarımız, hayvan düşmanı ilan edilirken; diğer yanda ise; hayvanları koruyan, ve onların güvensiz barınaklarda yaşamasına, tepki gösteren, hayvanseverlerimiz de, ‘hayvanperest’ ilan edilerek, hedef gösteriliyor. Böyle vicdansızlık olmaz! Böyle ciddiyetsizlik olmaz! Böyle devlet yönetilmez! Ülkemizde yaşanan, tüm sorunlara olduğu gibi, bu soruna da, aklın, bilimin, hukukun, ve vicdanın çerçevesinde, çözüm bulmak zorundayız."

EKONOMİYE ÇOK SERT ELEŞTİRİLER

Bay Kriz ve ekonomi yönetiminin, akıl ve bilime düşman davranışları, artık tüm dünyada, devlet yönetiminde, liyakatsizlik ve beceriksizlik dendiğinde, neredeyse literatüre girecek, bir vaka haline geldi. Bu durumun, son örneği olarak, geçtiğimiz hafta, Merkez Bankası, politika faizini, yüzde 9’a indirdi. Böylece faiz, tek haneli rakama indi. Sayın Erdoğan da, nihayet muradına erdi. Peki ülkemizde ne değişti? Hiçbir şey… Ne kur oynadı, ne de faizlerde, bir değişiklik oldu. Yani bu vesileyle, bir kez daha görmüş olduk ki, Merkez Bankası’nın politika faizinin, düşük olması, bir tek, Sayın Erdoğan’ı mutlu etmeye yarıyor. Çünkü ekonomide, herhangi bir sinyal etkisi yok. Dolayısıyla artık, politika faizine de, ‘Erdoğan faizi’ diyebiliriz.

‘3 VAKTE KADAR’ EDEBİYATIYLA, KONUYU GEÇİŞTİRMEYE ÇALIŞIYOR

Nitekim; Sayın Erdoğan, her ne kadar, faize karşı zafer kazanmış gibi, nutuklar atsa da; milletimizin yaşadığı gerçekler, maalesef değişmiyor. ‘Faiz sebep, enflasyon sonuç’ yalanına, artık kimse inanmıyor. Çünkü, çarşıdaki, pazardaki pahalılık, vatandaşlarımızın, canını yakmaya, aynen devam ediyor. Mutfaklardaki yangın, büyüyerek devam ediyor. Memur, esnaf, emekli, asgari ücretli, enflasyon canavarının altında, ezilmeye devam ediyor. Ama Bay Kriz’e göre, artık sıra enflasyondaymış. Aklınca faizi halletti ya, şimdi sıra enflasyona gelmiş. Biliyorsunuz, en son, ‘Merak etmeyin, o da inecek’ dedi. Tabi, bu aslında, olumlu bir gelişme. Çünkü, hatırlasınız kendisi, uzun bir süre, enflasyonun varlığını bile kabullenememişti. Sonrasında; ‘enflasyon demesek, hayat pahalığı desek…’ diyerek, işi iyice lakaytlığa vurmuştu. Ve bu yılın başından beri de enflasyon için, düşüş tarihi vermeye çalışıyor. Mart‘ta düşecek dedi, olmadı. Nisan’da düşecek dedi, olmadı. Mayıs’ta düşecek dedi, yine olmadı. Şimdi artık, tarih de veremiyor. ‘3 vakte kadar’ edebiyatıyla, konuyu geçiştirmeye çalışıyor.

Yalnız, Sayın Erdoğan’ın, kahve fallarına endekslediği, enflasyonu düşürme masalında, Tayyip Bey’i Üzmeyen İstatistik Kurumu, TÜİK’in katkılarını da saymazsak olmaz. Bu süreçte, onlar da, çok çektiler. Tayyip Bey’i mutlu etme yolunda, çok başkan eskittiler. Sayın Erdoğan’ın istediği rakamı, söylemeyen başkanlar, sonbaharda düşen yapraklar gibi, birer birer döküldüler. Adaya, teker teker veda ettiler… Ve en sonunda, TÜİK de çareyi, her şeyi gizlemekte buldu. Mayıs 2022’den beri, ayrıntılı veri açıklamayı durdurdu. Şimdi de, hummalı bir biçimde, baz etkisiyle, hesap oyunlarıyla, milletimize, enflasyon düştü masalları anlatmaya hazırlanıyorlar. Ama yemezler! Milletimiz artık, son derece açık ve net bir şekilde görüyor ki; bu iktidar artık, ülkemizi yönetemiyor.

Memleketimizi içine sürükledikleri yangın, artık kürsü nutuklarıyla gizlenemiyor. Makyajlı rakamlarla kapanamıyor. Süslü yalanlarla örtülemeyecek kadar, açık bir şekilde, sokaklarda, marketlerde, pazarlarda görülüyor. Milletimiz artık, markete gitmek bile istemiyor. Neden biliyor musunuz? Çünkü, parasının yetip yetmeyeceğini bilemiyor. Çünkü, kasada mahcup olmaktan çekiniyor. Çünkü, aldığı ürünleri, iade etmek zorunda kalmaktan korkuyor. Ama biz bu gerçekleri dile getirdikçe, iktidar bize; ‘Abartıyorsunuz’ diyor. ‘Yaygaracılık yapıyorsunuz’ diyor. ‘Yalan söylüyorsunuz’ diyor. O yüzden gelin, şimdi hep beraber, enflasyon sepetindeki gıda ürünlerinin, son 1 yıldaki, fiyat artışlarını inceleyelim. Üstelik öyle, her marketin değil, süper indirimli, üç harfli marketlerin fiyatları üzerinden gidelim.

Mesela; her evin vazgeçilmezi sütün, 1 litresinin fiyatı; 2021 yılının, Kasım ayında, 7,13 lirayken, 2022 yılının, Kasım ayında, 15 buçuk liraya çıkmış. Yani, 1 yıllık artış oranı, yüzde 117,4. Mesela; 1 kiloluk beyaz peynirin fiyatı; 2021 yılının, Kasım ayında, 32,89 lirayken, 2022 yılının, Kasım ayında, 85,80 liraya çıkmış. Yani, 1 yıllık artış oranı, yüzde 160,9. Mesela; 1 kilo yoğurdun fiyatı; 8,74 lirayken, 17,98 liraya çıkmış. Yani, 1 yıllık artış, yüzde 105,6. Mesela; 1 kilo patlıcan; 7,12 lirayken, 18,90 liraya çıkmış. Yani, 1 yıllık artış, yüzde 165,6. Mesela; 1 kilo domates; 7,36 lirayken, 19,90 liraya çıkmış. Yani, 1 yılda, yüzde 170,3 artmış. Mesela; 1 kilo salatalık; 5,46 lirayken, 11,90 liraya çıkmış. Yani 1 yılda, yüzde 118,1 artmış Mesela; 1 kilo limon; 4,39 lirayken, 13,90 liraya çıkmış. Yani 1 yılda, yüzde 216,8 artmış. Mesela; 1 kilo elma; Geçen sene 5,38 lirayken, bu sene, 14,90 lira olmuş. Yani 1 yılda, yüzde 177 zamlanmış. Mesela; 1 kilo pirincin fiyatı; 13,04 lirayken, bir senede, 27,50 liraya çıkmış. Yani, yüzde 110,9 artmış. Mesela; 1 kiloluk toz şekerin, fiyatı; 2021 yılının, Kasım ayında, 6,91 lirayken, 2022 yılının, Kasım ayında, 24 liraya çıkmış. Yani, 1 yıllık artış oranı, yüzde 247,4. Evet, yanlış duymadınız, yüzde 247,4. Ancak, tüm bu rakamların karşısında, TÜİK’e göre şeker, yalnızca, yüzde 153 artmış.

ARTIK YOLUN SONU YAKIN, SAYIN ERDOĞAN

Yaa bakar mısınız şu işe?... Ne demişler? Yalancının mumu, yatsıya kadar… Hal böyleyken iktidarın mumu da, artık seçime kadar! Giderayak sönmekte olan, iktidar mumunun, cılız ışığında;  Durmak yok, yalana devam Sayın Erdoğan. Durmak yok masala devam Sayın Erdoğan. Durmak yok, artık yolun sonu yakın, Sayın Erdoğan.

BÖYLESİNE BECERİKSİZ İKTİDAR GÖRÜLMEDİ

Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarihinde bu kadar beceriksiz, böylesine ciddiyetsiz bir iktidar daha, görülmemiştir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarihinde, milletimizin taleplerine, böylesine kulak tıkayan yaşadığı acılara, bu denli göz yuman bir iktidar daha, görülmemiştir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarihinde, vatandaşın cebine, böylesine göz diken bir iktidar daha, görülmemiştir. Ülkemiz bugün, tarihinde görülmemiş bir bunalımın içindedir. Ve bu bunalımın sebebi de, iktidarın ta kendisidir. Nitekim; 2023 yılı bütçesi de, bu gerçeği yansıtıyor. Biliyorsunuz bütçe, geçtiğimiz 17 Ekim’de, Meclis'e sunulmuştu. Ben de, 19 Ekim’deki grup konuşmamda kapsamlı bir bütçe değerlendirmesi yapmıştım.  Konuşmamda, Bay Kriz ve arkadaşlarının ne kadar öngörüsüz olduğunu tahminlerinde, tarihi sapmalar yaşandığını rakamlarla ifade etmiştim.

BAY KRİZ ÜLKEMİZE, 2’İNCİ DÜNYA SAVAŞI ŞARTLARINI YAŞATMAYI BAŞARDI

Biliyorsunuz; 2022 bütçe harcama büyüklüğünün, 1 trilyon 751 milyar lira olması planlanmıştı. Şimdi ise, iktidar, bunun, 3 trilyon 134 milyar lira olacağını söylüyor. Yani, yıl sonu itibariyle, bütçe başlangıç miktarının, neredeyse iki katına çıkıyor. İkinci Dünya Savaşı koşulları altındaki, 1943 yılından beri böyle bir şey, hiç yaşanmamış. Evet yanlış duymadınız. 79 yıl aradan sonra, Bay Kriz ülkemize, 2’inci Dünya Savaşı şartlarını yaşatmayı, başarmış bulunuyor. Bu olağanüstü başarısızlıktan ötürü, başta Sayın Erdoğan olmak üzere, liyakat abidesi, Ak Parti ekonomi kadrosunu kutluyorum. 2023 yılı bütçesinin, Plan ve Bütçe Komisyonundaki görüşmeleri,  25 Kasım itibariyle, sona erdi. İYİ Parti grubu olarak, milletimizin farklı ihtiyaçlarının, karşılanması amacıyla,  tam 26 önerge verdik.

ZEHİR ZIKKIM OLSUN

Kimsesizlerin kimiydiniz öyle mi, hadi be. Yoksullukla mücadele için gelmiştiniz değil mi. Ayrımcılık yapmayacaktınız, yasaklarla mücadele edecektiniz. Siz bugün ayrıcalıklı bir sınıf yarattınız! Enesler, Furkanlar, Haticeler ağlarken, siz 'pudra şekerleri' çeken, acayip arabalara binen, tuhaf pantolonlar giyen, tuhaf ceketler giyen, kocaman zevksiz kolyeler takan, tuhaf tıraşlı gençler yarattınız. Yazıklar olsun size, haram olsun, zıkkım olsun, zehir olsun. 

Adı Enes, Furkan, Ecrin... Bu dönemde doğmuş ama kemikleri sayılan çocuklar... Beslenme çantası olmayan ama iyi kötü bir şey çıkaran diğer arkadaşlarına imrenerek bakan, çeşmeden su içip açlığını gideren çocuklar! Sayın Erdoğan ne yapıyorsun! Sen aç yatmanın ne olduğunu bilirdin, unuttun! Sen gece sofraya tek çeşit yemek koyup kendi çatal-kaşık uzatamamış bir annenin hassasiyetini bilirdin Sayın Erdoğan! Sana ne oldu, sen ne oldun! Saray seni ne hale getirdi! Çocukların yemeğini nasıl iptal ettirirsin! Biz kaç tane ilde söyledik bunu! Oyları sen al, artısını sen al, o çocuklar açlıktan kurtulsun. Bodurluk başladı çocuklarda. Boyları uzamıyor. Anlatamam o girdiğim o evlerdeki durumları. Günahtır ya. Bir tarafta zenginlikten, şımarıklıktan gözümüzün içine sokar gibi davrananlar, diğer tarafta açlık çeken çocuklar. Yuh olsun, zehir olsun, zıkkım olsun.