Türkiye, Osmanlı dönemi dahil en yıkıcı depremlerden birini yaşadı. Depremin insanlar üzerinde psikolojik etkileri ise deprem sonrası ortaya çıkıyor ve uzun bir süre devam edebiliyor. Bu psikolojik sorundan çıkmak için psikologlar çeşitli tavsiyelerde bulunuyor.

Uzman Psikiyatrist Serdar Güner,  1999 yılında büyük Gölcük depremini yaşamış biri olarak o dönemde not aldığı yazıyı Kent Yaşam Gazetesi Muhabiri Süleyman Çay’la paylaştı. Yazıda insan vücudunun deprem karşısında gösterdiği korku mekanizması, deprem sonrası oluşan korkunun nasıl tedavi edileceği ve depremden etkilenen çocuklar için neler yapılması gerektiği hakkındaki temel sorulara yanıt veriyor.

GÜNER: DEPREM ANINDA KORKU SİSTEMLERİMİZ FELÇ OLUYOR

Uzman Psikiyatrist Serdar Güner, vucudun tehlike veya saldırıya maruz kaldığında savunma sisteminin devreye girdiğini dile getiriyor. Güner, “Bu savunma sistemi vücudu tehlikelerden ve yaralanmalardan koruyor. Deprem anında, o kadar korkunç olmasına rağmen hiçbir korku hissetmediniz. Çünkü korku sistemleriniz felç oluyor, canınızın derdine düşüyorsunuz. Eğer bu böyle olmasaydı, canınızı kurtarmak için gerekli hareketleri yapmayıp belki de şu anda ölmüş olacaktınız. Deprem anında çok kısa sürede çok fazla şeyler düşünüp, çok sayıda şeyi çok kısa bir sürede yapabilirsiniz” dedi.

Depremden sonra insanlarda aşırı bir uyanıklık ve tetiklik halinin olduğunu söyleyen Güner, tehlike geçene kadar dikkatli olunmasının altını çizdi. Güner, “Mesela ufak bir ses duysak veya birisi bize dokunsa paniğe kapılırız, geceleri belli bir saatte uyanma ve kaçma eğilimine gireriz. Bu tetiktelik hali 1. depremden 3 veya 4 ay sonra kendiliğinden kaybolur.” ifadelerini kullandı.

“ARTÇI DEPREMLER KORKUYU YENMEK İÇİN ÖNEMLİ”

Artçı depremlerin korkuyu yenmek için önemli olduğunu vurgulayan Güner, şunları söyledi:

Birinci Depremde korkunuz o kadar büyüktür ki, canınızın derdine düştüğünüz için hissedemediniz. İkinci Depremde çok korktunuz. Korkuyu olabildiğince hissettiniz. Hatta birçoklarınızdan duyduğumuza göre ikinci depremde korkuyu daha çok yaşadınız. Üçüncü depremdeki korkunuz ikinci depremden azdı. Yani artçı depremlerden dolayı sizin deprem korkunuza karşı bir bağışıklık ortaya çıktı. Zaten şu anki deprem korkunuzu depremden hemen sonraki korkunuzla karşılaştırırsanız arada büyük bir fark olduğunu kendiniz de görürsünüz. Bu anlatılan, psikolojik tedavide zaten kullanılan bir yöntemdir. Kişinin çeşitli korkuları bu şekilde, gittikçe azalan oranlarda korkuya maruz bırakılarak giderilebilir.

DEPREMİN ÇOCUKLAR ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ VE TEDAVİLERİ

Yetişkinler kadar çocuklarında daha çok etkilendiğinin altını çizen Güner, çocukların yetişkinler gibi duygularını anlatamadıklarını söyledi. Çocukların davranışlarıyla ne derece etkilendiklerini anladıklarını belirten Güner, “Mesela tırnak yemek, altını ıslatmak, anne veya baba yanında yoksa uyuyamamak gibi. Çocuklardaki bu aşırı ilgi gereksinimi ani temel güven kaybından dolayıdır. Dünya yıkılsa eğer çocuk annesinin veya babasının yanındaysa ve onlar ‘’Yavrum ben seni korurum’’ diyorsa korkuları geçer. Hatta bilirsiniz, biz büyükler bile böyle bir anda kendi kendimize ‘’Keşke annem veya babam yanımda olsaydı’’ deriz. Her ne kadar biz büyükler ilgi ve alakaya ihtiyaç duysak da çocuklarımızın buna ihtiyacı çok daha fazladır. Onların deprem korkusunu yenebilmeleri için anne ve babasının (eğer ölmüşlerse yakınlarının) sevgi ve şefkat göstermesi şarttır. Onun için çocuklarımızı sürekli okşayıp seveceğiz, kucağımıza alacağız, sarılacağız ve onlara sürekli her zaman yanlarında olduğumuzu, onları sevdiğimizi ve her zaman koruyacağımızı söyleyeceğiz. Onları şımartmaktan geçici olarak korkmayacağız. Eğer böyle yaparsak, çocuğumuzda deprem sonrasında ortaya çıkan bütün davranış bozuklukları süratle düzelecektir. Çocuklarımıza özellikle ilgi göstereceğimiz bu dönem 3-4 aydır. Daha sonra onlar da bizler gibi dengeye girecek ve eski düzenine yeniden kavuşacaktır.”dedi. SÜLEYMAN ÇAY-KENT YAŞAM

Editör: Haber Merkezi