17 Ağustos 1999'da Gölcük'te meydana gelen depremde Marmara Bölgesi'ndeki tüm iller büyük ölçüde etkilenmiş yaklaşık 50 bin kişi doğrudan etkilenmişti. 17 bin 480 resmi ölü sayısının meydana geldiği depremin yarın yıl dönümü.
Kahramanmaraş depremini öncesinde gündeme getiren Deprem Uzmanı Prof. Dr. Naci Görür, Gölcük depreminin yıl dönümüne ilişkin bir mesaj paylaşarak isyan etti ve yapılması gerekenleri sıraladı.
Görür'ün paylaşımı şöyle;
17 Ağustos 1999 Depreminin 25. Yılı
Artık "Biz Haklı Çıktık" Demek İstemiyoruz!
Söz Bitti!!!
Sıra Eylemde
- Ülkemiz, 21. yüzyıla 17 Ağustos ve 12 Kasım 1999 tarihlerinde gerçekleşen ve kamuoyunda Kocaeli ve Düzce depremleri olarak adlandırılan depremlerin açtığı yaraları sararak girdi. Aradan geçen 25 yılda, Bingöl, Elazığ, Van, İzmir, Kahramanmaraş gibi Türkiye’nin dört bir yanında gerçekleşen depremlerle sınıfta kalmaya devam ediyoruz.
- TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası, jeoloji mühendisliği meslek duayenleri ve hocalarımız, sayılan tüm bu depremlerden önce defalarca uyarılarda bulundu, raporlar hazırladı. Ancak bu uyarılar dikkate alınmadı. Ne yazık ki ortaya çıkan bu durum, sadece ülke coğrafyasında jeolojik bir fayın varlığını değil, aynı zamanda ekonomik, sosyal ve siyasal hayatımızı parçalayan fayları da bize göstermiştir.
- Jeoloji mühendisleri olarak, yıkıcı afet zararlarına yol açan nedenlerin ülkedeki sosyoekonomik koşullardan ve siyasal tercihlerden bağımsız olmadığını, afet güvenliğinin sağlanmasının da diğer tüm toplumsal olgularda olduğu gibi siyasal bir kararlılık alanı olduğunu bir kez daha ifade ediyoruz. Yukarıda özetle verdiğimiz tespitlerde somutlaşan ulusal afet politikasızlığımızı gidermek için; toplumsal ve yönetsel düzeyde tüm kaynakları risk azaltma hedefine yönlendirecek, kişi ve kurumlar arasında eşgüdümü sağlayacak, mevzuat, kurumsal yapılanma, eğitim, sağlık vb. alanlarda kısa, orta ve uzun vadeli hedef ve ilkeleri ortaya koyacak, her aşamada denetim süreçlerini de tanımlayacak stratejik bir deprem planının ivedilikle hazırlanmasını öneriyoruz.
Eylem Planı:
1. Depreme Dirençli Yerleşim Alanları Oluşturma:
- Ülkemizdeki bütün yerleşim alanlarının, Kaliforniya, Japonya, Meksika, Brezilya, Arjantin, İtalya, Çin ve Endonezya örneklerinde olduğu gibi depreme dirençli hale getirilmesi sağlanmalıdır.
- Kentlerin mikro-bölgeleme çalışmaları yapılmalı ve bu çalışmalar tamamlanmalıdır. Mekan kullanımı, imar, iskan ve tüm fiziksel gelişim, bu çalışmaların verilerine göre planlanmalıdır.
2. Deprem Tehlike Haritaları ve Tahmini Hasar Analizleri:
- Kentlerimizi tehdit eden depremi üretecek fay sistemi, mikro-bölgeleme çalışmalarına göre analiz edilerek Deprem Tehlike Haritaları güncellenmeli ve tahmini hasar analizleri yapılmalıdır.
3. Risk Haritaları ve Zarar Azaltıcı Mühendislik Çalışmaları:
- Deprem Tehlike Haritalarının yanı sıra, Heyelan Duyarlılık ve Risk Haritaları, Çığ Düşme Risk Haritaları, Su Baskını Haritaları üretilmeli ve planlama süreçlerinde girdi olarak kullanılmalıdır.
- Bu analizler deprem gelmeden önce yapılmalı ve ortaya konan tehlikelere yönelik zarar azaltıcı mühendislik çalışmaları ivedilikle gerçekleştirilmelidir.
- Deprem sırasındaki olası hasar ve can kayıplarının en aza indirgenmesi için; halk, altyapı, yapı stoku, ekosistem/çevre ve ekonomi başlıkları ile bilimsel ve detaylı analizler gerçekleştirilmelidir.
4. Jeolojik-Jeoteknik Etütlerin ve İdari Yapılanmanın Önemi:
- Başta sınırları fay hattı güzergahında yer alan 24 şehrimiz ile ülke nüfusunun yaklaşık %75’ini oluşturan 30 büyükşehir belediyesi olmak üzere, ülke genelinde kentsel/kırsal alt ve üst yapı hizmetlerinin (yol, su, kanalizasyon, köprü, baraj vb.) projelendirilmesi süreçlerinde gerekli olan jeolojik-jeoteknik etütlerin yapılması, kontrol edilmesi ve denetiminin sağlanması önemlidir.
- Kentsel su temini, yeraltı suyu kaynak ve rezervlerinin araştırılarak ortaya konulması, yeraltı suyu havzalarının korunması, jeotermal kaynak ve doğal mineralli sulardan arzu edilen yararın sağlanması süreçlerinin doğru yürütülmesi ve geliştirilmesi için idari yapılanmaya önem verilmelidir.
5. Yapı Denetim Yasasının Uygulanması:
- 4708 sayılı Yapı Denetim Yasasına uygun olarak, yapı denetim kuruluşlarının denetim içindeki fonksiyonları yerinde denetim süreciyle gerçekleştirilmelidir.
6. Eğitim ve Farkındalık:
- Yaşamın ve yaşamsal faaliyetlerimizin jeolojik çevremizde sürdürüldüğü dikkate alınarak, jeolojik çevremize farkındalık yaratılmalıdır.
- Doğa olaylarının doğru algılanması için jeoloji dersi, ilköğretimden başlayarak eğitim programları kapsamına alınmalı, örgün ve yaygın eğitim sisteminin her aşamasına afet olgusu doğru bir şekilde entegre edilmelidir.