Türkiye İşçi Partisi Şişli İlçe Başkanlığı, ‘Kent Yaşamını Birlikte Kuruyoruz’ sloganıyla Şişli Belediyesi Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde Yerel Yönetim Çalıştayı düzenledi. Kamucu Yerel Yönetim ve Toplumsal Dayanışma, Kent ve İmar, Çevre ve Ekoloji, Kültür, Sanat ve Spor, Kadın ve LGBTİ, Gençlik başlıkları altında düzenlenen çalıştayın açılış konuşmasını yapan TİP Şişli İlçe Başkanı Hasan Yüksel, ‘Şişli’de kendi adayımızla yerel seçimlere girerek tüm rantçı, emek, halk, doğa düşmanı yerel yönetim anlayışını ifşa ederek düzen siyasetini zayıflatmayı hedefliyoruz’ dedi.
“AMACIMIZ YEREL BİR GÜÇ OLUŞTURMAKTIR”
Yüksel daha sonra konuşmasını şöyle sürdürdü; Bu buluşma, temelde, yaklaşan yerel seçimler için kamucu, halkçı, toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı bir belediyecilik perspektifi ortaya koymak olsa da asli amacımız Şişli’de bundan sonra ayrılmaz bir bütünün parçalarını bir araya getirerek, yerel bir güç oluşturmaktır. Misafirlerimize katılımları için teşekkür ederiz ancak şunu da bilmenizi isteriz ki çeşitli programları nedeniyle bugün aramızda olamayan başkaca saygıdeğer isimlerin de yüreği, aklı buradadır ve ilçemizin sorunlarını konuşmak için daha kalabalık olarak çokça bir araya geleceğiz. Partimizin çizdiği çerçevede, 2024 yerel seçimlerine iddialı olarak giriyoruz. Başta AKP olmak üzere ancak onunla sınırla olmayan rantçı, emek, halk, doğa düşmanı, kayyumcu yerel yönetim anlayışını ifşa etmeyi ve düzen siyasetini zayıflatmayı hedefliyoruz. Bu hedefe ulaşmak için kamucu yerel yönetim ve siyaset anlayışını yaygın şekilde propaganda ederek yurttaşa ciddi bir alternatif sunacak, ilçemizdeki oy oranımızı ve kitle desteğimizi belirgin şekilde artıracak ve hem belediye başkanlığını hem de azami sayıda belediye meclis üyeliğini kazanacak iradeyi ortaya koyarak çok çalışacağız.
“YEREL YÖNETİMLERDE TOPLUMCU BİR SEÇENEK SUNMAK İSTİYORUZ”
Günümüz yerel yönetimleri, genelde; finans, inşaat ve konut sektörlerinden sermayedarların ve rant odaklarının çıkarları doğrultusunda hareket etmektedir. Öyle ki belediyeler; derin sınıfsal eşitsizliklerin, yoksulluk, sömürü ve şiddetin her geçen gün arttığı, kentlerin ise birer beton ormanına dönüştürüldüğü bir sürecin kolaylaştırıcısı haline gelmiştir. Oysa yakın tarih bize yerel yönetimlerin her zaman bugünkü neoliberal mantıkla, sermayenin genişletilmiş yeniden üretimine göre işlemediğini göstermiştir. Yerel yönetimlerin neoliberal dönüşümü yaşanmadan önce barınma, ulaşım, içme suyu, ısınma, elektrik gibi pek çok hizmet belediye hizmeti olarak kabul edilip maliyetine veya düşük ücretlerle kamusal biçimde sunulmaktaydı. Bugün, kamusal belediye hizmetleri özelleştirme politikalarının hızla uygulanmasıyla tasfiye edilip özel şirketlere devredilse de kapitalizm koşullarında bile emekçi sınıfların yaşam koşullarını iyileştirecek, onların toplumsal yaşam maliyetlerini ucuzlatacak, böylece onlara dolaylı gelir aktarımı sağlayacak politikaları uygulamak, mevcut yasa ve yönetmeliklerle zor olmakla birlikte mümkündür. Eşit ve özgür toplum mücadelemiz aynı zamanda, bugünün mevcut yerel yönetim anlayışından kurtulmayı da içermektedir. Halkımıza kamucu bir seçenek sunmak isteyen bizlerin temel hedefi, emekçiler için başka türlü yaşam/yerleşim alanları inşa etmek, günümüzün olanaklarını kullanarak geçmişte örneklerini gördüğümüz uygulamaları daha da ileriye taşımaktır.
TÜRKİYE İŞÇİ PARTİSİ’NİN YEREL YÖNETİMLERDE HEDEFLERİ
Son yıllarda hızlı bir yoksullaşma şoku yaşayan, barınma ve beslenme krizi içinde ayakta kalmaya çalışan emekçi sınıflara daha iyi yaşam koşullarını ancak sosyalistlerin sağlayabileceğini gösterebilmek, sosyal ve mekânsal adalet gözeterek mahalleler arası eşitsizliklerin belediye yetki ve olanakları ölçüsünde azaltılmasını sağlamak, yoksul/emekçi sınıfların kentsel yaşam maliyetlerini düşürüp, mahallelerini iyileştirecek kamusal hizmet üretimine ağırlık vermek, belediyelerin mal-hizmet üretim süreçlerinin planlanması ve karar süreçlerinde, egemen burjuva iktidar ilişkilerinin yerine, halkın sözü ve iradesini ortaya koymasını sağlayacak katılımcı bir anlayışı hâkim kılan, doğrudan demokrasi ve mahalle meclisleriyle bu yönetme iradesini hayata geçirip belediyeyi halkla birlikte yönetmek, kadınların her alandaki ekonomik, sosyal, kültürel üretim ve aktivitelere eşit ve özgürce katılmasını sağlamak ve bunun en önemli adımı olarak da kadınların sırtına yüklenen ev içi yeniden üretim ve bakım emeğini toplumsallaştırmak, bu çerçevede her mahallede ortak yaşam-üretim-tüketim merkezleri açmak,konut fiyatları ve kira artışlarında Türkiye’yi 5 yıldır üst üste dünya birincisi yapan Saray Rejimi’nin rantçı, gaspçı ekonomi modeline, sosyalist belediyecilik anlayışıyla geliştireceğimiz sosyal konut uygulamalarıyla dur deyip, halktan göz göre göre, zorla çalınan kentleri halka geri vermek, her yaştan yurttaşın bütününü siyasi, sosyal, sanatsal, kültürel ve sportif faaliyetlerle her semtte kurulacak bir dizi yeni dernek, kulüp, inisiyatif, halk okulu vb. kolektiflerin aktif üyeleri haline getirerek toplumu sosyalizm mücadelesinde örgütlü ve bilinçli bir güce dönüştürmek, ülkedeki ve dünyadaki toplumsal mücadelelere duyarlı bir siyasal ve kültürel atmosfer yaratılarak mülksüz/yoksul emekçi sınıflar, kadınlar ve diğer ilerici toplum kesimlerini yerellikte güçlendirerek özneleştirmek, kapitalist düzen güçlerinin geçmişte kalmış başarısız bir ütopya diye damgaladığı eşit-özgür toplum özlemimiz, buna dönük amaç, ilke, tahayyül ve değerlerimizi toplumun en geniş kesimlerine benimsetmek ve sosyalist kuşaklar yetiştirmek; yerel yönetim hedeflerimizin gövdesini oluşturmaktadır.
“DAHA GÜZEL YARINLAR İÇİN BİRLİKTE HAREKET ETMELİYİZ”
Emekçilerin kamucu/yerel belediyecilik perspektifini, sınıf mücadelesinde yeni mevziler kazanmak bağlamında düşünmek gerekmektedir. Bu yaklaşım sosyalizme ülkemizde bir eşik daha atlatacak ve siyasal iktidar mücadelesinde Türkiye İşçi Partisi’ni ileri taşıyacaktır. 2023 yılı geniş halk kesimleri ve toplumsal muhalefet için kötü bir yıldı. Özellikle 20 gün sonra senesi dolacak olan deprem ve geçen bir yılda yıkıma uğrayan illerimizde hiçbir şeyin değişmediği gerçeği, ekonomik kriz, hayat pahalılığı, açlık, barınma ve beslenme krizi, artan faşizm dalgası, işçi cinayetleri, kadın ve lgbti’lere yönelik işlenen nefret suçları ve belki unuttuğum daha nicesi. Tüm bu olgular, mayıs ayında yaşanan seçim yenilgisi ile toplumsal muhalefet cephesinde muazzam bir hayal kırıklığı ve umutsuzluk oluşturmuştur. Ve yurttaşın siyasetten, ülke meselelerinden uzaklaşmasına neden olmuştur. Ancak şu akıldan çıkarılmamalıdır; omuz omuza durmazsak, her şeye rağmen birlik olmazsak, mücadeleyi/kavgayı büyütmezsek, daha kötü günlerin geleceğinden kimsenin şüphesi olmasın. Son olarak başta vekilimiz Can Atalay olmak üzere, tüm siyasi rehinelere buradan en devrimci selamlarımızı iletiyoruz. Mücadelemiz onlara güç versin. Yaşasın Devrim ve Sosyalizm. Yaşasın Türkiye İşçi Partisi. Yüksel’in konuşmasının ardından çalıştay başlıklarının değerlendirildiği konuşmalar yapılarak, çalıştay sonuçlarının daha sonra kamuoyu ile paylaşılacağı belirtildi. FİDAN UĞUR-KENT YAŞAM