Türkiye’ye kaçak yollarla giren, yetkililerin göz yumması ile kaçak bir şekilde çalışan Suriyeliler bir eylem hazırlığı içerisinde olduklarını açıkladılar. Suriyeliler, 12-17 Eylül arası Türkiye'de çalıştıkları yerlerde iş bırakma eyleminden de bulunacaklarmış. Eylemin gerekçesi ise bir hayli küstahça. Zafer Partisi Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Ümit Özdağ başta olmak üzere, Suriyeliler aleyhinde açıklama yapan Türk siyasilerinin tutuklanmasını talep ediyorlar.

Türkiye’ye halkın yüzde 90’nından fazlasının ülkelerine dönmesini istediği Suriyeliler ile sanki birlikte yaşamak ve iş gücü talebimiz varmış gibi sözde tehdit ediyorlar.

Kaçakların küstahlığına ilk cevap Prof. Dr. Ümit Özdağ’dan gelmişti. Özdağ, “Canınız cehenneme. Ülkemizde bizi tehdit etmeyin” demişti. Bu küstahlığa karşı pek çok tepki geldi ama Zafer Partisi teşkilatlarından peş peşe Genel Başkanları Özdağ ve siyasilere destek açıklamaları geldi. 

KENDİSİNİ İŞE ALAN İŞVERENİ YOK ETME YOLUNA GİDİYOR”

Bu açıklamalardan birisi Zafer Partisi İstanbul İl Başkanlığı tarafından yapıldı. İl binasındaki basın toplantısında bildiriyi Tanıtım, Basın ve Medyadan Sorumlu İl Başkan Yardımcısı Çelik Çelikyaman okudu. Beraberindeki il yönetim kurulu üyeleri ile birlikte açıklamada bulunan Çelikyaman şu ifadeleri kullandı:

“ Adına küresel ölçekte prekarya denilen yeni bir işçi sınıfı oluştu. Tamamı ‘geçici’ olarak kabul edilen sığınmacılardan meydana gelen bu yeni sınıf, başlarda sigortasız ve yarım maaş karşılığı, yani neredeyse tok karna çalıştıkları için tercih edilse de barınmalarını garanti altına aldıktan sonra ‘kullanıldıkları’ ve ‘sömürüldükleri’ gerekçesiyle aşırı hırçınlaşıyor ve üretim sisteminde egemen oldukları anda da intikam almaya başlıyorlar.

Son iki yıldır ‘Suriyeli işçi veya Afgan işçi işverenini öldürdü’ haberlerinin ne kadar sıklaştığını fark ettiğinizi umuyoruz.

Biraz önce bahsettiğimiz güce ulaşan bu sınıf, sermaye biriktirerek işveren olmaya başlıyor ve ilk işi olarak da kendisini işe alan işvereni yok etme yoluna gidiyor. İkinci aşamada ise kendisinden olmayan işçileri sistem dışına atarak, akrabalarını ve tanıdıklarını yerleştirmeye başlıyorlar. Birkaç sene önce, maliyetleri aşağı çekmek için kaçak işçi çalıştıran işverenimiz ise kapısına kilit vurmak zorunda kalıyor. 

Birbirlerine sarılarak örgütleniyorlar. Bu örgütlenmenin gelmeye başladığı tehlikeli noktayı, geçtiğimiz gün sosyal medyada başlattıkları ve genel başkanımız Prof. Dr. Ümit Özdağ hapse atılmadığı taktirde 12 – 17 Eylül tarihleri arasında iş bırakacakları tehdidini savurdukları kampanya ile gördük.

Yani, ‘ensar’, ‘muhacir’, ‘yazık’, ‘zavallılar’ gibi sıfatlarla sempatik gösterilmeye çalışılan geçici sığınmacılar, yıkılmış köprüden önce son çıkış olan Zafer Partisi’nin kurucusunun hapse atılmasını isteyebilecek haddi kendilerinde görmeye başladılar.

Kökleri Türk Bağımsızlık Savaşı gazisinin dedesine dayanan ve ülkesinin yaşayacağı tehlikeleri 20 sene önce bile yazabilecek kadar vatansever bir isim olan Ümit Özdağ’ı eleştirmek, dedeleri kulağı kesiklerden olanların haddi değildir.

Onların kimlerden cesaret aldıklarını bilmekle beraber, iç cephe olarak asla durmayacağımızın altını çiziyoruz.

“VARLIĞIMIZI SONA ERDİRMEK İÇİN YÜKLENİYORLAR”

Sığınmacılara, ‘bizi istemeyeni biz hiç istemeyiz’ diyerek küsüp temelli gitmelerini öneriyoruz. Seneye zaten gidecekleri için şimdiden hızlı davranarak, ‘onlar kovmadı, ben istifa ettim’ diyerek üste çıkabilme fırsatı da tanıyoruz.

Tabanda karşılığını bulamamış ‘sığınmacı’ sorununu ısrarla dayatanlar, biz Türklerin direncini kırmak ve Anadolu’daki varlığımızı sona erdirmek için tüm güçleriyle yükleniyorlar.

Sanıyorlar ki, ‘bu iş artık düzelmez’ diyerek pes edeceğiz. Karşılarında yeni dönemin savaş ruhunu kavramış, doğru stratejiye şaşırtan taktiklerle ulaşan Türkleri gördükçe telaşlanıyorlar.

Başta Zafer Partisi İstanbul İl Başkanı Mustafa Can olmak üzere, tüm il yönetim olarak genel başkanımız Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın yanında olduğumuzu vurguluyoruz.” TAYFUN ERCAN – KENT YAŞAM