İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin haftalık grup toplantısında önemli açıklamalar yaptı. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ile ilgili davaya ilişkin konuşan Akşener, geçmişten örnekler vererek bugünkü hukuksuzluk olarak gördüklerini eleştirdi.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener "Ey Yeni Şafak'ın sahipleri, eviniz basıldığında avukatınız kimseyi bulamamıştı. Bula bula beni bulmuştu ve ben de oradaydım." ifadelerini kullandı. Akşener, geçmişte de Refah Partisi'nin kapatılması karşısında nasıl durduğunu söyleyerek bugün de politikasında bir değişiklik olmadığını ifade etti.

AKŞENER: BUGÜN DİLEK KIZIMIN YANINA KOŞTUM

İYİ Parti Genel Başkanı Akşener, "Bundan yirmi sene önce, yaşadığı haksızlık karşısında, nasıl Sayın Erdoğan’ın yanına koştuysam, bu sefer de Ekrem kardeşimin yanına koştum. Nasıl Emine Hanım’ın yanına koştuysam, Dilek kızımın yanına koştum" dedi.

İMAMOĞLU MESAJLARI

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu aleyhinde verilen mahkeme kararına ilişkin konuşan Akşener şöyle konuştu;

"Hâlâ daha, demokrasiyi içselleştirememişler. Ve bu sefer de, Türkiye’yi kaybedecekler. Nitekim, geçtiğimiz Çarşamba günü, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız, Ekrem İmamoğlu hakkında verilen, hapis ve siyasi yasak kararıyla; AK Parti iktidarının; millet iradesini bastırmaya çalışan, bir vesayet rejimi olduğu, bir kez daha, gözler önüne serildi. Yargıyı, demokrasiye karşı, bir sopa olarak kullanan, 28 Şubat zihniyetinin, günümüzdeki temsilcisi olduğu, bir kez daha açığa çıktı. Seçimle alamadıkları İstanbul’u, hatta düzelteyim, seçimle alamayacakları İstanbul’u, yargı yoluyla almak için, yine bir rezilliğin, peşine düştüler.

Kadınlara “sürtük” demenin, suç sayılmadığı bu ülkede, İçişleri Bakanı’nın “ahmak” sözünü iade etmek, suç sayıldı. Belediye Başkanı’na “ahmak” demek meşru; ama ahmak sözünü iade etmek, suç sayıldı. Aslında, Haziran ayında görülen davada, yargı kararını vermişti. Kararın açıklanmasına, iki gün kala, davanın hakimi değişti. Yani, seçimleri iptal ettikleri gibi, hakimi de iptal ettiler. Sonra da, bu saçmalığa ceza verecek bir hakim bulmak için, tüm Türkiye’yi taradılar. Ve sonunda, Ak Parti teşkilatıyla, boy boy fotoğrafları olan bir hakimi, davanın başına atadılar. Sonuç? Sonuç ortada. Planlı ve programlı bir şekilde, siparişle çıkartılan, absürt bir ceza kararı. Bakın, altını çizerek söylüyorum: Bu karar, Recep Tayyip Erdoğan’ın seçim gündemidir. Bu karar, millet iradesine yapılmış, vesayetçi bir müdahaledir. Bu karar, Türk demokrasisine vurulmuş bir darbedir!

İktidar mensupları, sandıkla kaybettikleri İstanbul’u, yargı gücünü, kötüye kullanarak geri alma peşindeler. Yıllarca, bedavadan seçim kazanmanın, şımarıklığını yaşadılar. Yıllarca, milletimize, maraba muamelesi yaptılar. Ama, 2023 seçimleri yaklaştıkça; kaybedeceklerini, artık anlamaya başladılar. Milletin gözünden düştüklerini, fark etmeye, milletin vereceği hükümden, korkmaya başladılar. Milletin gözünden, neden düştüler biliyor musunuz? Çünkü milletimiz, Ak Parti’ye mecbur olmadığını gördü. İstanbul’da gördü, Ankara’da gördü. Adana’da, Antalya’da, Hatay’da gördü. Millet İttifakı’nın kazandığı, birçok şehirde, bu gerçeği, tüm çıplaklığıyla gördü. Kendisine, hak ettiği gibi hizmet eden, belediye başkanlarımızı gördükçe; İktidarın tek derdinin, kendi sefası olduğunu anladı. Mesela, pandemi döneminde; iktidarın yapamadığı sosyal yardımı, İstanbul’da, Ankara’da ve daha birçok büyükşehrimizde, ortaya koyan, Millet İttifakı belediyelerini gördükçe, AK Parti’nin vasatlığını gördü."