‘Halkın belediyesi, halkın hizmetinde’ düsturuyla yola çıkan ve mazbatanın alındığı günden itibaren bu yönde çalışan, dayanışmayı, tasarrufu ve güler yüzü öncelik yapan Çekmeköy Belediyesi, Orhan Çerkez’in başkanlığında, herkesin kendini iyi hissettiği bir Çekmeköy için çalışıyor.

Çerkez hedefin; huzurlu, yeşiliyle nefes alan, gençleriyle güçlü ve yüzü gülen bir Çekmeköy olduğunun altını çiziyor.

Çekmeköy’ün geçmişten bugüne yaşadığı dönüşüm, İstanbul’un kentleşme serüveninin önemli bir parçası. Bir zamanlar köy dokusuna sahip olan, şehirleşmenin hız kazanmasıyla birlikte nüfusu hızla artan Çekmeköy, bugün sağlam zemini, doğal dokusu ve Anadolu kültürünü yaşatan insan yapısıyla öne çıkan bir ilçe.

Çekmeköy Belediye Başkanı Orhan Çerkez ile gerçekleştirdiğimiz özel röportajda, ilçenin temel sorunlarını, son dönemde yaşanan ekonomik daralmaların belediye hizmetlerine etkisini, eğitimden sosyal yardımlara kadar yürütülen projeleri ve geleceğe yönelik hedefleri konuştuk. Göreve gelir gelmez 700 milyon TL’yi bulan borç yükü ve ekonomik krize rağmen hizmetlerde aksamaya izin vermediklerini belirten Başkan Çerkez, tasarruf ve üretime dayalı yeni bir belediyecilik anlayışıyla ilçeyi dönüştürdüklerini vurguladı. Kadın, gençlik ve eğitim projelerine özel önem verdiklerini belirten Çerkez, Çekmeköy’ün ormanları, temiz havası ve samimi insanlarıyla İstanbul’un yaşaması en keyifli ilçelerinden biri haline geleceğini söylüyor.

İşte, Orhan Çerkez’in kendi ağzından Çekmeköy’ün dününü, bugününü ve yarınını anlatan o özel röportaj…

GEÇMİŞTEN BUGÜNE ÇEKMEKÖY…

1980 yılına geldiğimizde burası köydü zaten. Çekmeköy, köyden öte bir şehir falan değildi. Daha sonra şehrin gelişmesiyle, büyümesiyle, depremin olmasıyla ve zeminin sağlam olmasıyla birlikte insanlar buraya akın etti. Çekmeköy'ün zemini sağlam. Ben genel bir analiz yaptırdım, yer zeminlerini yoklattım. Çekmeköy, İstanbul'un birinci ve ikinci sırasında zemini sağlam olan bir yer. Tabii bu yüzden, deprem olduktan sonra insanlar can güvenliği için Çekmeköy’e göç etmeye başladı. Şehir ilerlemeye başladı. Burası önce belde oldu, daha sonra ilçe oldu. Bir şehri şehir yapan en önemli konulardan biri plandır. Eğer bir şehrin planını doğru yaparsanız, asırlar geçse bile o şehir, şehir olarak kalır. Ama bu şehirde dört ayrı plan vardı. Meydanı bile yoktu. Plan notları, planlar birbirine uyum sağlamıyordu. Birleştiğinde de vatandaş mağdur oluyordu. Zaten burasının %67’si ormanlarla kaplı. %23-25 yerleşim alanı vardı. Arsa stoku var, onun da %85’i dolmuş. Yani yeni plan yapmamız mümkün değil. Ancak var olanı iyileştirme şansımız var. Onunla mücadele ediyoruz.

“EN BÜYÜK SORUNLARDAN BİRİ OTOPARK”

En büyük sorunlarımızdan biri otopark sorunu. Bu başlı başına imar durumları… Daha sonra da bir sürü göç alması, binaların çoğalması, yurttaşlarımızın buraya gelmesiyle araç sayısı fazlalaşınca burada otopark sorunu ortaya çıkmış. Bölge otoparkı da yok, ayrıca vale otoparkı da yok. Böyle bir sıkıntımız var. Bunu aşmaya çalışıyoruz.
Çekmeköy güzel bir ilçe. Ormanı bol, havası temiz. Herhangi bir fabrikası yok, kirli hava yok. Tertemiz bir doğası var. Her tarafı ağaçlarla kaplı. İnsanları güler yüzlü, tam Anadolu kültürü var. Çekmeköy’de olmaktan mutluyum. Kazanımlarımızdan daha çok mutlu oldum.

“EKONOMİK KRİZ HİZMETİ DE ETKİLİYOR”

Göreve geldikten sonra çok şeyle karşılaştınız. Bir ekonomik kriz patladı, sonra tasarruf genelgeleri geldi. Bunlar da belediye olarak en çok sizi etkiliyor. Böyle bir durumda nasıl bir yol izliyorsunuz? Hizmetler aksıyor mu?

Aksamaz olur mu? Her şey ekonomiye bağlı. 4 Nisan’da mazbatayı aldığımızda bizim bir sloganımız vardı: “Halkın hizmetinde…” Tabii elimizde SSK’ya verilen borçlar vardı. Onun haricinde müteahhit firmalara birikmiş borçlar vardı. 700 milyon liralık bir borç… Başlar başlamaz tasarruf genelgesi… Yeni inşaat yapamıyorsunuz, yatırım yapamıyorsunuz. Onun haricinde de geçmişe dönük vergi ve SSK borcunu, İller Bankası’ndan gelen yardım payımızdan kesmeye başladılar. Bu, bütçede bir daralma yarattı. Çalışanların sayısı aynı, hizmet devam ediyor. Bir taraftan da ekonomik kriz var ülkede, biliyorsunuz. Müteahhit firmalarda da, dünyada olduğu gibi Türkiye’de de büyük bir kriz var. İnsanlar güven olmayınca para harcamıyor. Büyük firmalar vardı, bunlar yaptığı inşaatları devam ettiriyor. Bir kısmı bitti ama yeni firmalar yatırım yapamıyor.
Burada en fazla gelirimiz inşaattandı. İnşaat yapıldığında iskan harcı alıyoruz. Diğer taraftan da iş yeri açma harcı ve iş yeri ruhsatı için bir harç alıyoruz. Gelirlerimizin %80’i buna bağlı. Şimdi bu tarafta insanlarda para olmayınca, ekonomik sıkıntı olunca esnaf iş yerini kapatıyor. Rakam toplayamıyorsunuz, para toplayamıyorsunuz. Yani ekonomi daraldıkça bizim elimizi daraltıyor, işimizi zorlaştırıyor. Ama geldiğimiz günden bugüne kadar hiçbir hizmetimizi aksatmadık. Sosyal yardımı her zamankinden daha çok yaptık. Kültür etkinlikleri deseniz, daha çok hizmet ettik. Yani bu daralmalar bizi daha da kamçılıyor. Daha çok hırslanıyoruz. Yoktan var etmeye çalışıyoruz.

“BİZ PARA İSTEMİYORUZ, YETER Kİ GELİRİMİZDEN KESMESİNLER”

Benim yaptığım hizmet kime? Halka yönelik. Eğer ekonomik durum iyi olsa, hükümet adaletli davransa, önceki belediye başkanına nasıl davrandıysa bize de öyle davransa… Mesela biz geldiğimizde buraya birçok bakanlıktan hibe gelmişti, karşılıksız ya da şartlı hibeler… Bize de onun %50’sini verseler… Hiç vermeseler bile, gelen gelirimizi kesmeseler. Tamam, hibe gelmiyor ama mevcut gelirimizden SSK borcu, şu borç bu borç diyerek kesiyorlar. Kısıtlanıyor. Bir yandan borç birikiyor, müteahhit iş yapamıyor, gelir elde edemiyor. Yani her taraftan bir sıkışıklık var. Ama olsun, biz kendi kaynağımıza dönüyoruz. Mesela kendi atölyemizi kurduk. Araç bakım atölyesi… Fen İşleri Müdürlüğümüzün yaptığı demir ve ahşap aksamları kendi atölyemizde üretiyoruz. Bazı kaldırımları, bazı işleri ihaleye vermek yerine kendimiz yapıyoruz. Camilerin temizlikleri önceden ihaleydi, 15 günlük ihaleler yapılıyordu. Artık kendi personelimizle yapıyoruz.

“KADINLAR VE GENÇLER ODAK NOKTAMIZ”

Bir taraftan eğitimle ilgili büyük açılımlar yaptık. LGS ve üniversite hazırlık kursları açtık. Kadınlara özel eğitim merkezleri, meslek edindirme kursları açtık. Onların hayata bağlanması için el emeği, göz nuru dediğimiz meslek edindirme kurslarına ağırlık verdik. Çok çeşitli dallarda… Üstelik bu kurslar, güncel ve mesleki kurslar. Yani bugün iş yapabileceği, para kazanabileceği, ailesine ve ülke ekonomisine katkı sunabileceği meslekler. Gençlik merkezlerimizi de canlandırdık.

Bilim merkezlerimiz… Bunlar yoktu. Bunların çoğunu ben sıfırdan yaptım. Bir kısmı vardı, iyileştirdim. Yani pek azdı. Şu gençlik merkezlerinde kütüphanelerimiz vardı. Atıl şekilde, hibe karşılığı yapılmış çok kütüphane vardı. Onları mesela gelen giden pek az öğrenci kullanıyor. Mesela günde 3 öğrenci, 4 öğrenci, 7 öğrenci kullanan kütüphaneler var. Zaten 3 kişi çalışıyor orada. Bu da bir kambur olduğu için bazılarını tasarrufa gittik, bunları merkez alanından aldık. Diğer kültür kütüphanelerimizi güncelledik. 16 saat, 18 saat çalışan kütüphanelerimiz var. AR-GE merkezimiz var. Uzay ve Teknoloji Merkezimiz 24 saat açık. Gençleri önceleyen spor okullarımız var. Mesela biz geldiğimizde komple spor kompleksleri e-spor kulüplerine verilmişti. Biz onları aldık, kendimiz öğrencilerimize, çocuklarımıza eğitim veriyoruz. Sporun 12 dalında eğitim veriyoruz. Burada antrenörlerimiz var, çok başarılı, uluslararası madalyası olan, başarı kazanan antrenörler, hocalar var. Çocuklarımız çok iyi bir spor aktivitesi ve spor etkinlikleriyle bizimle oluyorlar.

“EKREM BAŞKANIMIZ BİZE REHBERLİK ETTİ”

Bu aktiviteler yaz tatillerine mi yoksa normal döneme mi?

Yaz var, kış okullarımız var. Kış okuluna 2500 öğrencimiz katılmıştı. Yazımız devam ediyor. Tabii geldiğimizde kreş de yoktu. Yarım kreşimiz vardı, onu tamamladık. Ayrıca Alemdağ’da bir binamız vardı, kullanılmıyordu, atıl durumdaydı. Orayı kreş haline getirdim, tadilat yaparak. İki tane kreşimizi hazır ettik. Burada 160 tane öğrencimiz kreşe başladı, 5-6 ay oldu. Onun haricinde 4 tane kreşimizin kaba inşaatı devam ediyor. 3 tane de binadan kreşe dönüştüreceğimiz projelere başlıyoruz. Yani 9 tane kreşimiz olacak. Çekmeköy Beyazana Kreşimiz 2026 yılında hizmete girecek.
Ayrıca Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Ekrem İmamoğlu’nun projeleri dahilinde, biliyorsunuz, bize rehberlik etti. Kreş projeleri onun düşünceleri… İki tane kreş Büyükşehir Belediye Başkanımıza ait. Yani toplamda 11-12 tane kreşimiz olacak bu sene.

“YENİ MEYDAN PROJESİ”

2024’ün faaliyetleri Çekmeköy Meclisi’nde onaylandı 2024’ün faaliyetleri Çekmeköy Meclisi’nde onaylandı

İlçe dört beldeden oluştuğu için bir plan sıkıntısı, bütünlüğü yok dediniz. Bir de meydanlar yok dediniz. Ben de az önce sizi belediyenin önünde şu meydanda gördüm. Orada bir inceleme yapıyordunuz, çok da güzel bir meydan olmuş. Kısaca burayı da bir anlatır mısınız?

Tabii… Biz geldiğimizde burasının tamamı bitmemişti. Altta dükkanlar var, otoparkı bitmişti, diğer %70’i bitmişti, %30’unu biz tamamladık. Tasarımını biz yapıyoruz. Meydan olacak burası. Yani artık etkinliklerin yapılacağı, 23 Nisan, 29 Ekim milli bayramlarda bu etkinlikleri burada yapacağız. Çocuklarımız burada olacak. Burası bir şehir meydanı görevi görecek. En büyük meydan burası, başka meydanımız yok. Taşdelen’de bir meydanımız var, tüm törenler orada yapılıyor ama çok küçük. En fazla 100 metrekare bir yerde sıkışıyoruz. Eskiden beri yapılmış. 30 yıldır buraya hizmet edenler bir tören alanı yapamamış, yapılmamış. Biz onu yapıyoruz.

Bu sizin bir imza projeniz olmuş oluyor, doğru mu?

Doğru. Önceden vardı, biz onu alan olarak dizayn ettik. Burası tamamıyla yeşil olacak. İnşaat halindeydi. Bayağı bir keşif bedeli vardı. Onu da iptal ederek kendi imkânlarımızla yaptık. Daha ucuz fiyata ihaleye çıkardık, çok da büyük tasarruf ettik burada. Amacımız tasarruf, kendi gücümüze dönmek. Yani bir taraftan kaynaklarımız kısıldıkça biz de kendi gücümüzle, kendi beynimizle, kendi elemanlarımızla bu işleri yapmaya çalışıyoruz.

BUNDAN SONRA ÇEKMEKÖY’Ü NE BEKLİYOR?
 

Önümüzdeki dönemde Çekmeköy halkını bekleyen projeler nelerdir?

Öncelikle ben geldiğimde de söylemiştim; eğitim, kadın, gençlik… Bunlara ağırlık veriyorum. Bilim merkezlerimiz var, eğitim merkezlerimiz… Şimdi bunlarla toplumun geleceğini garanti altına alabiliyorsunuz. Yani ekonomik olsun, eğitim olsun, çocukların eğitim eşitsizliğini gidermesi olsun, bilim ve teknolojiyle buluşması olsun, sporla buluşması olsun… Bunlar bir toplumun var olmasını, gelişmesini gösteren dallar. Ağırlığı onlara verdim.

Bir taraftan da sosyal yardımlar var. Sosyal hizmetler açısından insanlar zor durumda. Evinde yemek yapamayan yurttaşlarımız var, yaşlı insanlar… Biz bunlara sıcak yemek gönderiyoruz. Aşevi’ni faaliyete geçirdim. Aşevi’ne hibe bulunan çok değerli yurttaşlarımız var. Onların sayesinde, bizim belediyemizin katkısıyla birlikte sıcak yemek veriyoruz yaşlılarımıza. Evde yemek yapamayanlara yapıyoruz. Yapabilenlere de kuru gıda yardımında bulunuyoruz. Yaşlılarımızın evlerini temizletiyoruz. ‘Emekli Kültür Evi’ni başlattım, orada insanlarımız bedava tıraş oluyor. Ayrıca çay kahve ucuz; sadece 5 lira. Onun haricinde dama, tavla, bağlama dersleri, etkinlikler, müzik, koro çalışmaları… Bir taraftan da teknolojik hizmetler, akıllı telefon eğitimi, sağlık taramaları, yönlendirmeler var.

Bu, ‘Emekli Kültür Evi’ olarak mı geçiyor?

Aynısını Ataşehir’de yapmıştım. Oradan örnek aldım. Orada bir özel işletme vardı, yaşlı insanlarımız oturduğu parkın içindeydi. Orayı tahliye ettim, orayı halka verdik ve ‘Emekli Kültür Evi’ni yaptım. Çok da güzel, işlevine uygun kullanıyoruz. Çok da mutlu insanlar.

Son olarak Çekmeköy halkına burada ne söylemek istersiniz?

Çekmeköy halkına saygı ve sevgilerimi sunuyorum. Çekmeköy güzel bir yer. Bizi takip etsinler. Bizimle iletişime geçsinler. Güzel olan her şeyde yanımızda olsunlar. Bizim görmediğimizi, bilmediğimizi bizlere öğretsinler, göstersinler. Yönetime katkı sunsunlar. Birlikte yapalım. Bizim yapacağımız hizmeti onaylasınlar. Yönetime, idareye katkıda bulunsunlar. Birlikte yapalım. Birlikte mutlu olalım. Birlikte yüzümüz gülsün diyoruz.