Gazeteciliği alanda yaptığım yıllarda, Küçükçekmece'yi 'cadı kazanı' olarak nitelerdik. Ancak, adayların belirlenmesi için geri sayıma geçildiği şu günlerde Avcılar, bu nitelemenin yeni sahibi oldu. Hem CHP, hem de AKP'de yaşananlar, siyasi yozlaşmanın tavana vurduğunu gösteriyor.
CHP'den başlayalım:
Malum, aday adayı sayısı 10'u aştı. Ama konuşulan tek isim, halen belediye başkanı olan Mustafa Değirmenci.
Avcılar örgütüyle bir türlü arası düzelmeyen Değirmenci, başvuru formunu oğluyla göndererek ilk hamlesini yaptı. Düzenlenen aday adayı toplantılarına katılmayan, aylar öncesinde katıldığı televizyon programında, 'Aday adayı değilim' açıklamasıyla, CHP'den Avcılar için aday adayı olmayı düşünenlere; 'boşuna yorulmayın, benim adaylığım garanti' imasında bulunan Değirmenci, karşılaştığı rakip parti aday adaylarına da, 'yine 50 bin fark atacağım' demekten çekinmedi.
Hal böyle olunca, insan ister istemez soruyor kendi kendisine, acaba bu özgüven nereden geliyor diye. Çünkü Değirmenci, - ki kendisini DSP Küçükçekmece İlçe Başkanlığı döneminden tanırım- belediye başkanı olduğu günden bu yana tanınmayacak kadar değişti. Giderek, halktan, yerel basından kopan Değirmenci, tam bir ikitidar zehirlenmesi yaşıyor. Diğer aday adayları yerel gazeteler aracılığıyla seslerini duyumaya çalışırken, Değirmenci'nin Milliyet'e iki sayfa haber yaptırıp, kimilerine göre 40, kimilerine göre 100 bin gazeteyi bedava dağıttırması, bir meydan okuma, bir güç gösterisiydi. Ama bu gösteri, kendisine tepki duyan kesimleri kamçılamaktan öteye gidemedi.
İstanbul Büyükşehir'e aday gösterilmesi neredeyse kesinleşen Mustafa Sarıgül'ün, Bakırköy Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen'le bile çalışmayı kabul ederken, Değirmenci'ye kesin tavırlı olduğu uzun zamadır konuşuluyor. Genel Merkez'in Pütürge Belediye Başkanı Necdet Ayaydın'ı görevinden istifa ettirip Avcılar'a yönledirmesi de bir soru işareti olarak kenarda duruyor.
Ama tüm bunlara rağmen bazı çevreler, Değirmenci'nin aday gösterilmesi olasılığını yüzde 99 olarak gösteriyor. Aynı çevreler Değirmenci'nin, 'Beni aday göstermezseniz istifa eder seçime bağımsız girerim, göçmen oylarını bölerim' restini çektiğini ve hatırı sayılır bir meblağ bağış yaptığını iddia ediyor.
Bu iddialar hiç şüphesiz siyasi etiğe aykırı. Doğru olmadıklarını ummaktan başka yapacak bir şey yok.
AKP paramparça
AKP'de durum daha da karışık. Üyelere SMS'le aday adaylığını ilan eden Bayram Şenocak ilginç bir vaka.
AKP Avcılar İlçe Başkanı olduğu günden beri Şenocak'ın gönlünde bu ilçeye belediye başkanı olma arzusunun yattığını bilmeyen yoktu. Hatta bu konuda zaman zaman yerelde haberler de çıktı, ama hep yalanlandı. Ancak, Şenocak'ın aday adaylarına karşı sergilediği tutum, yalanlamayı yalanlar nitelikteydi. Müracaatlarda basının görüntü almasına konan yasak, aday adaylarının reklam ve ropörtaj vermesinin engellenmesi, Şenocak'ın niyetini ortaya koyuyordu, Bunun tek istinası, ilçe yönetimine muhalif AKP'lilerin oluşturduğu platformun adayı olan Muhammed Karabağ oldu. Ardından, Büyükşehir yatırımlarıyla ilgili basın toplantıları, ilçenin her yanını hatta kaymakamlık binasının duvarlarını süsleyen boy boy afişler çıktı ortaya. Nereye baksanız Bayram Şenocak, Kadir Topbaş'la birlikte boy gösteriyordu.
Sonunda beklenen oldu. Şenocak, ilçenin sağladığı imkanları kullanarak, ilçe hesabından üyelere attığı SMS'le aday adayı olduğunu açıkladı. Ardından ilçe yönetiminden 21 kişi meclis üyeliği için istifa etti. Yani yönetim düştü. Bu satırları yazarken yeni atama yapılmadıysa AKP'nin Avcılar'da teşkilatı kalmadı.
Oysa AKP geleneğinde, seçim üzeri il ve ilçe yönetimlerine adaylık yasağı vardır. Aday olmayı düşünen kişi, Büyükçekmece'de geçen yerel seçimlerde aday olan İlker Gürbüz örneğinde olduğu gibi çok önceden görevini bırakır. İlçe başkanının hele hele yönetimin toplu istifası, bu zamana kadar AKP'de görülmemiş bir olaydır. Ama her nedense bu seçimler, AKP'deki tabuları yıktı. Kongrelerde ikinci bir adaya dahi izin verilmeyen, katı kuralları olan AKP'de; Büyükçekmece, Beylikdüzü gibi pek çok ilçede ilçe başkanları belediye başkanlığına soyundu. Hem de İl Başkanı Aziz Babuşçu'nun tüm uyarılarına rağmen... Yani AKP tabanı, sadece Avcılar'da değil pek çok yerde kazan kaldırmış görünüyor.
Bu, ayrıca incelenmesi gereken bir konu. Avcılar'a geri dönecek olursak, Şenocak'ın aday adaylığını, 'bir bildiği vardır' diye yorumlayan diğer AKP'li aday adaylarından bazıları, 'Hepimiz Şenocak'ız' diye garip bir söylem tutturmuş. Anlayan varsa beri gelsin. Madem Şenocak'çısın git listesine gir. Hem aday adayıyım diye broşür dağıtacaksın hem 'Hepimiz Şenocak'ız' diye slogan atacaksın. Siyaset çok ucuzlamış anlaşılan.
Şenocak'ın durumu bana göre her yönden vahim. Partinin kurallarını çiğneyeceksin, İl Başkanı'nı dinlemeyeceksin, yönetimin düşmesine neden olacaksın ve Avcılar gibi dışardan gelenin rağbet görmediği bir yerde 'hizmete talibim' deyip adaylık bekleyeceksin!... Şenocak'ın Avcılar'ı hiç tanımadığı, siyasi dengeleri değerlendiremediği ortada.
Şahsen Avcılar'ı bu kadar isteyen Başbakan'ın, aday konusunda daha farklı bir profil tercih edeceğini düşünüyorum. Gerçi kendisi, ilçeleri düşünemeyecek kadar başka konuların içinde boğulmuş durumda. Meydan boş kalmış gibi...
VEEEE ARNAVUTKÖY
Avcılar özelinde yazılan bir köşede 'Arnavutköy'ün ne işi var?' diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Ancak, İstanbul'un bu rant ilçesinde son dakikaya kadar aday adayı bulamayan, meydanı AKP'ye bırakan CHP Arnavutköy İlçe Başkanı Nazım Asan ve yönetim kurulunun, bu kurtlar sofrasına büyük bir cesaretle dalan ilk, tek, biricik kadın aday adayı Avukat Dilek Aras'a karşı tutumunu es geçemedim.
Dilek Aras, Bakırköy'den kalkıp Arnavutköy'e talip oldu. İlçe Başkanı Asan, sanki ortalık aday adayı kaynıyormuş gibi önce bu duruma karşı çıktı. Ancak Aras'ı yıldıramadı. Üstelik Aras, bazı aday adayları gibi, adını duyurmak, piyasa yapmak adına ortaya çıkmadığını söylemleriyle net bir şekilde ortaya koydu. Arnavutköy'de yaşamasa da ilçenin gerçek sorunlarını, özellikle arazi yağmasını verdiği demeçlerde vurgulayan ve hesap sorulması noktasında bir avukat olarak ta bölge halkının yanında olacağını beyan eden Aras, yine Asan tarafından engellenmeye çalışıldı.
Bir CHP'li, bir avukat ve hepsinden önemlisi çağdaş bir kadın olarak, üstelik radikal söylemlerle elini taşın altına koyan Aras'ı öncelikle kutluyor ve Asan'a şu soruları sormadan edemiyorum:
Derdiniz ne Sayın Asan?
a) Arnavutköy'den aday adayı çıkaramadığınız için kendinizi başarısız mı hissettiniz?
b) Aday adayının kadın olması erkeklik gururunuza mı dokundu?
c) 'Hesap sorulması' noktasında sizi rahatsız eden özel bir neden mi var?
d) Hepsi
Asan'ın açıklama yapması halinde gazetemizin sayfaları kendisine açıktır.