BELEDİYE

Başakşehir Sular Vadisi artık İstanbulluların

İBB iştiraki KİPTAŞ, geçmiş yönetim tarafından, Başakşehir’de sosyal donatı alanı olarak kullandırılması gerekirken, bir vakfa tahsis edilerek, kullanım amacı ve iznine aykırı olarak özel eğitim kurumu şeklinde hizmet veren alanın hukuk mücadelesini kazandı

Abone Ol

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) iştiraki KİPTAŞ, geçmiş yönetim tarafından, Başakşehir’de sosyal donatı alanı olarak kullandırılması gerekirken, bir vakfa tahsis edilerek, kullanım amacı ve iznine aykırı olarak özel eğitim kurumu şeklinde hizmet veren alanın hukuk mücadelesini kazandı. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, yaklaşık 4 yıl süren hukuk mücadelesinin ardından yeniden kamusal kullanıma kazandırılması planlanan alanda, kurmaylarıyla birlikte incelemelerde bulundu.

MÜCADELEMİZ 4 YIL SÜRDÜ

İmamoğlu, KİPTAŞ Genel Müdürü Ali Kurt tarafından şu sözlerle bilgilendirildi: “İktidarın sorunları olduğu için, başka bir gruba devrettiriyorlar. Biz de bu göreve gelince, buranın amacı dışında kullanıldığını gördük. Kullanıldığı fonksiyonda bile, almamız gereken kiranın çok altında bir kira aldığımızı tespit ettik. Önce sulhen çıkartmak istedik. Burada yatırım maliyeti, vesaire vardı. Bizi pek ciddiye almadılar. O zaman çok uzlaşmadılar da açıkçası. Sonra mahkeme yoluna başvurduk. Yaklaşık 4 yıl sürdü bu mücadelemiz. 1 ay önce de tahliye süreçlerine başladık. Ama tahliye sürecinde de biraz kriz yaşadık. Bizim burayı, sorunsuz bir şekilde, böyle yıpratılmadan almamız gerekiyordu. Çünkü hem zaman kaybedeceğiz tamir ederken hem de bir yatırım maliyeti var. Ama onun da hukuki mücadelesini devam ettiriyoruz. Onları da kazanacağız. Gelir olarak zaten İBB'ye kaynak olacak. Biz burayı, hızlıca kamuya açık bir sosyal tesisler haline getireceğiz. Genel Sekreterimizin koordinasyonunda 7-8 tane birimi geldi, fonksiyonlandırma çalışmalarına başladılar.”

"NE İSTEDİNİZ DE VERMEDİK DİYENLER"

Bilgilendirme ve alan incelemesinden sonra kameraların karşısına geçen İmamoğlu da kamuoyuna şu açıklamayı yaptı: 1“Bugün; bir iki haftadır, bugün-yarın hukuki süreçlerini takip ettiğimiz bir yere geldik. Başakşehir'deyiz. Uzun yıllardır, geçmişte, hani ‘ne istediniz de vermedik’ diye tarifledikleri anlayışlara ya da kurumlardan birine verilen bu alan, daha sonra bir şekilde, bizim aklımızın mantığımızın almayacağı ya da ‘böyle bir şey de yapılır mı’ diye düşünemeyeceğimiz bir biçimde, hülle gibi, muhtelif yerlerde de harekete geçirdikleri, ‘bu kurum lekeli, başka bir kuruma aktaralım ve orada işlerimizi yürütelim’ anlayışıyla süreçler yapılmış. 20 bin metrekare arsa büyüklüğü olan, 10 bin metrekarenin üzerinde yaklaşık eğitim alanlarının bulunduğu, bugün 1 metrekaresi artık 30-40 bin liraları bulduğunu düşündüğümüzde, yani bunun neredeyse 300 yüz, 400 yüz milyon sadece yapım imalatı ya da maliyeti olduğu, altında arsasını kattığınızda, çünkü peşkeş çekiliyor. Doğru dürüst bir kirası yok. Hatta neredeyse kirasız veriliyor ve bunlar, iştiraklerin üzerinden yapılıyor bütün bu iş.”

‘İSTANBUL MUHAFIZLIĞI’ DERKEN,

“Bu, şu anda hukuki mücadelesini KİPTAŞ üzerinden sürdürdüğümüz 7 alandan bir tanesi. Hemen arkada da 140 öğrencilik bir yurt binası var. Bir tanesi o. Buyurun. Baktığınızda, insanın kafası karışıyor. Ben, ‘İstanbul muhafızlığı’ derken, aslında o kadar kutsal bir şey tarifliyorum ki. Bakınız; şurada 10 bin metrekarelik kapalı alandan bahsediyorum. Allah yukarıda şahittir ki, şurada bir kulübe göstersinler, kulübe… Yani bir ‘mobo’ deriz; güvenlik kulübesini Ekrem İmamoğlu, 5,5 senede birine vermiş mi? Kulübe! Büfe! Onun için muhafızlığın ne olduğunu, biz bunlara göstereceğiz. Yani İstanbul muhafızlığının ne olduğunu, neyi, neden koruduğumuzu, kolladığımızı, bunun altlığında asla siyasetin olmadığını, siyasi kurumların olmadığını, bu işin halkın, milletin onurunu, namusunu, hakkını, hukukunu, malını, mülkünü korumak olduğunu, bu millete adım adım yaşatacağız ve bu kötü niyetli insanlara da bunu göstereceğiz. Ve bu konuda tavizimiz yok.”

MİLLETİN MALINI KORUDUK

“Bakınız; bu mülkiyetin geçişi, hukuki olarak 4 seneyi aşkın sürede sonuçlanabilmiş. ‘Ahmakça bir davada’ da arkadaşlar, alelacele, ‘nasıl ceza veririz’in çabası içerisindeler. Hukukun, kamu malının, mülkünün korunmasının, bir düzenin dönüştürme hikayesinin ve mücadelesinin aslında çok net özetidir burada yapılan iş ve işlem. Biz, bunun gibi birçok alanda mücadelemizi verdik, vermeye devam ediyoruz. Bu memleketin ve bu milletin malını koruduk, korumaya devam ediyoruz. Onun için diyorum; bugün İstanbul muhafızlığı, yarın Türkiye muhafızlığı. Tabii ki İstanbul'un muhafızı olmak demek, Türkiye'nin muhafızı olmak demektir. Bu kavramla hareket edeceğiz ve etmeye devam edeceğiz. Çok kararlıyız. Burada emeği geçen arkadaşlarıma, elbette teşekkür ediyorum. Ama esas emek, bundan sonra, bugün buraya bütün kurum yöneticilerimizle özellikle geldim ve arkadaşlarımın bu alandaki düşüncelerini bir miktar sizden sonra dinleyeceğim. Ve hızlıca burada Başakşehir'in çocuklarına, gençlerine, amasız, fakatsız, birinin tezgahından geçerek değil, bu milletin tedrisatından, bu memleketin, bu devletin tedrisatından geçen eğitimler alsınlar diye, doğayla buluşsunlar diye, insanlar bir araya gelsinler diye, hizmetlerimizi başlatacağız.”

 KENDİ MALIYMIŞ GİBİ KULLANDILAR

“Başakşehir ve Sular Vadisi denen hat üzerinde dava açtığımız 6-7 mekandan bir tanesi burası. Çünkü bu alan, gerçekten yine bu İstanbul muhafızlığı kavramı noktasında en geçmişe dönük, en acı, en böyle yağmacı, en böyle ne diyelim, üstüne çöken bir anlayışla nasıl bir süreç yönettiklerini, nasıl milletin malını kendi malı imiş gibi kullandıklarının çok somut özetlerinden bir tanesidir. Yani Vaniköy'de, Boğaza bakan bir villa üzerinden kopardıkları kıyametleri, dün, Boğaziçi İmar’ın başında olan arkadaşım çok net tarifledi: Çok acı. Yaklaşık 45-50 gün... Geçen televizyon programında söyledim, ‘takip ediyorum’ diye. 50 gün önce, Cumhurbaşkanlığı’na şikayet edilen ve 50 gün önce Şehircilik Bakanlığı’na şikayetin ulaştığı günden itibaren ellerinde olan bu bilgiyi, bu ihbarı değerlendirmeyen akıl,-biz ki tutanak tutmuşuz, gene şov yapmamışız- ama ne zaman ki bir sosyal medyada bir fotoğraf görüyorlar, ‘vay buradan Ekrem'in üstüne çullanabilir miyiz’ diye ortaya dökülenler, dün, yıkım yapmaya gittiğimiz yerde, yıkımla ilgili ellerinde hiçbir mekanik hazırlık, herhangi bir makine, herhangi bir şey olmamasına rağmen, bizim yıkımımızı saatlerce Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü arabalarıyla engellediler.”