GÜNCEL

Durmuş Aslan: “1982’den Beri En Düşük Satışları Yapıyoruz, Et Fiyatları Ulaşılmaz Hale Geldi”

Küçükçekmece Sefaköy'de 43 yıldır esnaflık yapan kasap Durmuş Aslan, et fiyatlarındaki korkunç artışa dikkat çekerek, satışlarının %70 oranında düştüğünü belirtti. Aslan, özellikle emeklilerin et almasının neredeyse imkansız hale geldiğini ve çocukların yeterli protein alamadığını ifade etti. "Bir emekli, maaşıyla sadece 2-3 kilo et alabiliyor. Etin ulaşılabilirliği azaldıkça, sağlık sorunları da artacak," dedi.

Abone Ol

İslam’ın en kutsal aylarından biri olan Ramazan, bedenin ve ruhun arınmasının yanı sıra sağlıklı beslenmenin de önemli olduğu bir dönemdir. Et, bu dönemde protein ihtiyacını karşılamanın en temel yollarından biri olsa da, Türkiye’nin zorlu ekonomik koşulları, İstanbul gibi bir metropolde, toplumun ortalama yaşam standartlarını en iyi şekilde yansıtan Küçükçekmece’de et tüketimini nasıl etkiliyor? Ramazan’da et almak, halk için gerçekten mümkün mü? Bu soruları, 43 yıldır aynı sokakta ( Gençtürk Sokak)  esnaflık yapan Kardeşler Et Şarküteri’nin işletmecisi Durmuş Aslan’a sorduk.

 “ET SATIŞLARIMIZ YAKLAŞIK %70 AZALDI”

Küçükçekmece Sefaköy'de 1982 yılından beri Kardeşler Et Şarküteri’yi işleten Durmuş Aslan, çarpıcı bir iddiada bulundu. Aslan, 1982’den beri sektördeki en düşük satışları gerçekleştirdiklerini ve et fiyatlarının halkın alım gücünü aşan seviyelere ulaştığını belirtti. Et fiyatlarının sürekli yükseldiğini ve bu durumun insanların et alabilmesini imkansız hale getirdiğini söyledi. 43 yıllık esnaflık deneyimiyle kasaplık mesleğinde zor bir dönemden geçtiklerini ifade eden Aslan, “Günümüzde kasaplık çok zor bir meslek haline geldi. 1982'den bu yana işlerimizdeki düşüşün bu kadar yüksek olduğu bir dönem yaşamadık. Et satışlarımız yaklaşık %70 azaldı. Şu anda kıyma 670 TL, kuşbaşı 700 TL, bonfile 1500 TL, kuzu pirzola ise 690-700 TL’ye satılıyor. Etlerimiz Balıkesir’den geliyor ve kaliteye özen gösteriyoruz, ancak gerçekten zor bir dönemden geçiyoruz, satamıyoruz. 43 yıldır bu sokakta kasaplık yapıyorum, ancak bugüne kadar hiç böyle bir şeyle karşılaşmadım,” dedi.

Aslan, kasaplık mesleğiyle ilgili yaşadığı zorlukları şu şekilde aktardı: “Eskiden 3-5 kilo et alan müşterilerimiz şimdi 250 gram ya da yarım kilo alabiliyor. Artık 200-300 TL’lik et alarak geçimlerini sağlamaya çalışan insanlar var. Bu da kasapların işlerini oldukça zorlaştırıyor.” Ayrıca, Aslan, bu dönemde kasapların satışlarının ciddi şekilde düştüğünü ve insanların et alamaz hale geldiğini ifade etti.

EMEKLİNİN ET ALMASI NEREDEYSE İMKANSIZ

Aslan, alım gücünün düştüğüne ve özellikle emeklilerin sağlıklı et tüketmesinin artık neredeyse imkansız hale geldiğine dikkat çekti. “Bir emeklinin maaşı 14.000 TL. Ama 14.000 TL ile kaç kilo et alabilir? Bir emekli bu maaşla sadece 2-3 kilo et alabilir, ki bu da çok zor,” diyerek, et fiyatlarının halkın çoğunluğu için ulaşılmaz bir seviyeye geldiğini vurguladı.

BABALAR ET, ÇOCUKLAR PROTEİN ALAMIYOR

Son yıllarda çocukların yeterli protein alamadığını belirten Aslan, etin önemli bir besin kaynağı olduğunu söyledi. “Eskiden müşterilerimiz derdi ki, 'Et giren eve dert girmez, et olan yerde sağlık olur, beyin iyi çalışır.' Ama şu anda hangi baba kasaptan et alıp çocuğuna götürebiliyor? Götüremiyor,” dedi. Aslan, bu sorunun uzun vadede ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceğini söyledi. Çünkü, protein eksikliği yaşayan çocuklarda, büyüme geriliği, zayıf kas gelişimi, bağışıklık sisteminin zayıflaması ve genel enerji düşüklüğü gibi sorunlar yaşanabilir.

 “DEVLET HAYVANCILIKLA İLGİLİ KREDİ DESTEĞİ SAĞLAMALI”
Aslan, sektördeki sorunların çözülmesi için devletin hayvancılığı desteklemesi gerektiğini belirtti. “Hayvancılığı geliştirebilirsek, et fiyatları 400-500 TL seviyelerine düşer. Bu durumda hem üretici kazanır hem de halk daha iyi beslenir,” diyerek, devletin özellikle hayvancılıkla ilgili kredi destekleri sağlaması gerektiğini ifade etti. Aslan, yerli üretimin artması için köylülerin desteklenmesi gerektiğini belirtti. "Eskiden bizim bile 30-40 büyükbaş hayvanımız, 100 koyunumuz vardı. Şimdi köylerde hayvancılık yapan kimse kalmadı. Anadolu’da hayvancılık yapan çok az kişi kaldı. Yem, enerji ve diğer girdiler çok pahalı. Durum gerçekten çok kötü. Eğer devlet hayvancılıkla ilgili somut adımlar atmazsa, çok daha zor günler bizi bekliyor. Sadece büyük besiciler var ve onlar da tekelin eline düşmüş durumda,” diyerek, hayvancılığın günden güne yok olduğunu söyledi. Ayrıca, Tarım Bakanlığı'nın hayvancılık yapan köylüye kredi desteği vererek, bu sektöre özendirmesi ve bu işin takibini yapması gerektiğini vurguladı. Bu sayede köylülerin ve küçük üreticilerin teşvik edilerek, yerli üretimin artırılmasının sağlanabileceğini ifade etti. Bakanlık teşvik ederse, kaliteli eti ucuza yiyebileceğimizi belirten Aslan, "İthal et olmadan kendi kendimize yeteriz. İthal eden değil, ihraç eden bir ülke oluruz; köylüsünün emeğini ihraç eden bir ülke oluruz" dedi.

 İTHAL ET TÜKETİMİ: FİYAT AVANTAJI MI, KALİTE SORUNU MU?

Son yıllarda, et piyasasında tüketicilerin karşısına çıkan ucuz etlerin büyük çoğunluğunun ithal olduğu biliniyor. Özellikle zincir marketler ile Et ve Süt Kurumu’nun reyonlarında gördüğümüz ithal etler, genellikle daha düşük maliyetle üretildikleri için cazip bir fiyat avantajı sunuyor. Ancak semt kasapları, bu etlerin kalitesi, yerli etin sağladığı besin değerleri ve güvenilirlik açısından oldukça geride olduğunu iddia ediyorlar. İthal etlerin kalitesini sorgulamak, giderek daha önemli hale geliyor. Bu etlerin kaynağını, hayvanların nerede ve nasıl beslendiğini çoğu zaman bilmemiz mümkün değil. İthal hayvanlar, farklı ülkelerde, farklı iklim koşullarında, bazen de güvendiğimiz standartlardan uzak ortamlarda yetiştirilebiliyor. İthalatçı firmalar, bu hayvanların hangi yemlerle beslendiği konusunda da sınırlı bilgi sunuyor.

“MEZBAHADA DAHİ ET DAHA PAHALI, UCUZ ETLERİN KALİTESİNE DİKKAT EDİLMELİ”

Peki, neden yerli et tercih edilmelidir? diye 43 yıllık esnaf Durmuş Aslan’a sorduk: “Mezbahada kemikli etin kilosu 440 TL, ancak kıyma bazı yerlerde 400-420 TL’ye satılabiliyor. Bu mümkün değil. Bu et ya ithal et, ya da sağlıksız etlerin karıştırılmasıyla satılıyor olabilir. Mezbahadan aldığımız kemikli et fiyatından dahi ucuza satıldığını görüyoruz. Bunun işletme giderlerini de hesaba katarsanız akıl işi değil. Böyle bir durumda halk sağlığı riske giriyor,” diyerek, milletin alım gücündeki zorluklardan faydalanarak sağlıksız ve kalitesiz et piyasaya sürülüyor” dedi. Aslan, bu tür durumların halkın sağlığını tehdit ettiğini ve Tarım Bakanlığı’nın bu konuya müdahale etmesi gerektiğini ifade etti.

“TANIDIĞINIZ KASAP SİZE ETİN KALİTESİ HAKKINDA NET BİLGİ VERİR”

Aslan, “Yerli üretim, genellikle daha sıkı denetimlere tabidir ve etin kaynağı konusunda tüketicilere daha fazla bilgi sunar. Tanıdığınız ve güvendiğiniz kasaptan alışveriş yaparak, yerli etin hangi bölgeden geldiğini, hayvanın nasıl beslendiğini öğrenebilirsiniz. Tanıdığınız kasap size etin kalitesi hakkında net bilgi verir. Çünkü yerli üreticiler, daha doğal yemlerle besledikleri hayvanları yetiştirmekte ve bu hayvanların sağlıklı büyümeleri için daha doğal koşullar sağlamaktadırlar. Yerli et, genellikle daha doğal koşullarda, katkı maddesi içermeyen yemlerle beslenen hayvanlardan elde edilir. Yerli etin fiyatı, ithal etlere göre biraz daha yüksek olabilir; ancak bu fark, daha kaliteli ve sağlıklı bir et almak için ödenen ekstra bir bedel olarak görülmelidir. İthal etin düşük maliyetleri, uzun vadede sağlığımıza olumsuz yansıyabilecek riskler taşırken, yerli etin sağladığı güven ve kalite, sağlıklı bir yaşam için önemlidir.” dedi.

“ETİNİZİ MARKETTEN DEĞİL SEMT KASABINDAN ALIN”

Semt kasapları olarak bizler, mahallemizdeki halkın sağlığını ve güvenliğini her şeyin önünde tutarız. Marketlerde satılan ithal etlerin kalitesini sorgulamak yerine, taze ve yerli etin peşindeyiz. Çünkü etinizi semt kasabınızdan aldığınızda, hem kalitesine hem de üretim sürecine güvendiğiniz bir ürünü tüketmiş olursunuz. Sağlıklı ve kaliteli etin adresi, marketler değil, semtinizdeki kasap esnafıdır. Bizler, mahallenin içinde büyüyen, semtin ritmini bilen esnaflar olarak, en iyi hizmeti sunmak için varız."  TAYFUN ERCAN - KENT YAŞAM