Sendikanın Genel Başkanı Kadem Özbay tarafından okunan açıklamada, öğrencilerin tutuklanmasının kabul edilemez olduğu vurgulandı. Eğitim-İş, gençlerin demokratik haklarını kullandıkları için cezaevinde tutulduğunu belirterek, bunun hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşmadığını ifade etti.
“Öğrencilerin yeri cezaevi değil, okul sıralarıdır” mesajının öne çıktığı açıklamada, yetkililere çağrıda bulunularak, tutuklu öğrencilerin derhal serbest bırakılması istendi.
Basın açıklaması şöyle;
"Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan öğrencilerimizin, gazetecilerin, siyasetçilerin ve hukuksuzluklara karşı ses çıkaran tüm yurttaşlarımızın sesi olmak için toplandık. Bu ülkenin gençleri, bu ülkenin geleceği olan öğrencilerimiz hiçbir suçu olmadan özgürlüklerinden koparılmış durumdalar. Onlar sadece anayasal haklarını kullandılar; konuşma haklarını, toplanma haklarını, itiraz etme haklarını kullandılar. Şimdi ise karanlık duvarların, demir kapıların ardında tutuluyorlar. Neden peki? Çünkü susturulmak, korkutulmak isteniyorlar.
Öğrencilerimiz, gençlerimiz gözaltı süreçlerinde ve cezaevinde birçok olumsuz tavra, müdahaleye maruz kaldılar. Çıplak aramadan fiziksel şiddete kadar birçok söylem maalesef ki kamuoyuna yansımış durumda. Yıl 2025, cumhuriyet 100 yıldan fazla bir zamandır bu ülkede… Cumhuriyet bayrağı dalgalanırken, bir hukuk devletinde maalesef bunları konuşuyoruz. Ama ne yazık ki bunlar iktidar eliyle yaşatılıyor. Bu ülkede bu utanç hepimizin hanesine yazılıyor. Karanlığa geçit vermeyeceğiz, karanlığa geçit vermeyeceğiz, karanlığa geçit vermeyeceğiz.
Gençlerimiz, öğrencilerimiz, geleceğimiz bugün eğitim hakkından da mahrum bırakılıyor. Sınavları başladı; çocukların, öğrencilerin bugün sınavları var ve üniversite sıralarında öğrencilik sürecini yaşamaları gerekirken onlar derslerini çalışamıyor, sınavlarına hazırlanamıyor, kitaplarına erişemiyor. Ayrıca öğrencilerimiz sadece özgürlüklerinden değil, aynı zamanda geleceklerinden de mahrum bırakılıyor. Üniversitede bulunamadıkları için sınıf tekrarı riskiyle karşı karşıya kalıyorlar. Sınav haklarını kullanamadıkları için akademik ilerlemeleri durduruluyor. KYK yurtlarından çıkarılarak barınma hakları fiilen ellerinden alınıyor. Devlet destekleri ve bursların kesilmesiyle ekonomik olarak çaresiz bırakılıyorlar. Eğitim hayatları sekteye uğratılarak gelecekleri bilinçli biçimde karartılıyor. Bu durum sadece bireysel bir adaletsizlik değil, aynı zamanda ülkenin geleceğine vurulmuş büyük bir darbedir. Eğitim hakkı engellenemez, eğitim hakkı engellenemez, eğitim hakkı engellenemez. Neredeyse aynı kıyafetlerle yaşamaya mecbur bırakılıyorlar. Ne sağlık, ne hijyen, ne de insanlık… Hiçbiri yok! Peki biz sessiz mi kalacağız? Buradan açıkça soruyoruz: Bu çocukların suçu nedir? Demokratik bir ülkede, demokratik bir şekilde düşünce beyan etmek suç mu? Ailesine, okuluna, arkadaşlarına kavuşmak isteyen bu gençlere uygulanan “düşman hukuku” kabul edilemez! Onlar bizim çocuklarımız, onlar bizim öğrencilerimiz, bu ülkenin evlatları! Bu ülkenin çocuklarını düşman gibi görmek, onları düşman gibi yargılamak, halkı bölmek, toplumsal ayrışmaları derinleştirmektir. Adaletin terazisi şaşmamalı! Bu ülkenin gençlerine yapılan bu zulmün hesabı bir gün mutlaka sorulacak! Biz buradan bir kez daha haykırıyoruz: Bu adaletsizlik bir an önce son bulmalı. Gençler derhal serbest bırakılmalı, eğitimlerine kaldıkları yerden devam etmeliler! Gençlerimiz, geleceğimiz! Sizlere teslim etmeyeceğiz! Gençlerimiz, geleceğimiz! Sizlere teslim etmeyeceğiz! Gençlerimiz, geleceğimiz! Sizlere teslim etmeyeceğiz! Gözaltına alınmaları, tutuklanmaları ve içerideki muamelelerdeki olumsuz söylemler, iddialar derhal bağımsız bir şekilde soruşturulmalı ve sorumlular yargı önüne çıkarılmalıdır. Bu ülke adaletsizlik üzerine kurulamaz! Gençliğini cezaevlerinde çürütmeye çalışan hiçbir iktidar tarihin vicdanında aklanamaz! Unutmayın, bugün susturulan her ses yarın hepimizin boğazında bir düğüm olur. Bugün çalınan her gelecek, yarın ülkemizin karanlığa mahkum edilmesidir. Onların özgürlüğü, bizim özgürlüğümüzdür! Bu mücadele hepimizin mücadelesidir. Bugün burada sadece öğrencilerimiz için değil, aynı zamanda özgür basının sesi olan gazeteciler için, halkın iradesini temsil eden siyasetçiler için, hukuksuzluğa boyun eğmeyen her bir yurttaşımız için adalet talep ediyoruz! Adalet istiyoruz! Hemen şimdi, derhal diyoruz! Özgürlük istiyoruz! Gençlerimize, gazetecilere, siyasetçilere, yurttaşlarımıza, geleceğimize, bu ülkenin vicdanına sahip çıkıyoruz! Susma, sustukça sıra sana gelecek! Susma, sustukça sıra sana gelecek! Susma, sustukça sıra sana gelecek! Şimdi, bugün, bu ülkenin cumhuriyetin öğretmenleri, cumhuriyetin eğitimcileri olarak bu ülkenin geleceği olan gençlerimizle, çocuklarımızla görüşmek için buraya geldik. Genel Merkez avukatımız ve iki tane bölge avukatımızla birlikte..."
Eğitim-İş Sendikası