Başta yerel medya olmak üzere İstanbul'da faaliyet gösteren basın kuruluşları, yüksek enflasyon nedeniyle yok olmanın eşiğine geldi. İstanbul Gazeteciler Derneği (İGD), konuyla ilgilenen en önemli basın örgütü olarak hükümetin uyguladığı tasarruf politikasıyla ilgili tepkileri dile getirmek içinBasın İlan Kurumu önünde bir basın açıklaması yaptı.
Basın açıklamasını okuyan İGD Başkanı Hasan Hınıslı, hükümete tasarruf tedbirlerinin medya ve özellikle de yerel medyaya uygulanmaması yönünde çağrı yaptı. Açıklamada, zaten yüksek enflasyonist ortamda tarihinin en zor sürecinden geçen medyanın, tasarruf tedbirleriyle birlikte kamudan tamamen izole edilmesine tepki gösterildi.
Açıklamada, yerel medyanın, toplumsal bilinç ve kamuoyu oluşturma noktasında önemli bir rol oynadığı vurgulandı. Medyanın tasarruf tedbirleri kapsamında daha da zorlu bir sürece itilmesinin, halkın doğru ve güvenilir bilgiye ulaşmasını engelleyebileceği ifade edildi.
İGD, hükümetin medya üzerindeki tasarruf tedbirlerini gözden geçirerek, özellikle yerel medyaya destek olunması gerektiğini belirtti. Hınıslı, basın özgürlüğünün ve medya sektörünün sürdürülebilirliği için gerekli adımların atılması gerektiğini vurguladı.
Loading...
Basın açıklaması şöyle;
Değerli meslektaşlarım,
Yağmurda çamurda, savaşta çatışmada, depremde yangında, her türlü olayda mesleğini hiç çekinmeden, tereddüt etmeden en iyi şekilde icra eden değerli gazeteci dostlarım...
Bugün, İstanbul Gazeteciler Derneği olarak, bizim, "gazetecileri aç bırakma genelgesi olarak tanımladığımız "kamuda tasarruf ve verimlilik genelgesini" protesto etmek için buradayız.
Bugün yalnızca İstanbullu Gazetecilerin değil, Türkiye'nin dört bir yanından kamu yararına çalışan, mesleği için her türlü fedakarlığı yapan ancak ay sonunu zor getiren dostlarımız için buradayız.
Ne acıdır ki, yurttaşın sesini duyuran basın emekçileri, bugün kendi sesi duyulsun diye haykırıyor.
Değerli dostlarım bir kez daha haykırıyoruz: Basının yaşatılması, tasarruftan daha önemlidir!
Ekonomik zorluklarla mücadele eden yaygın ve yerel basınımız, Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından açıklanan ve geçtiğimiz günlerde meclis genel kurulunda kabul edilen "Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi” ile daha da büyük
bir tehdit altına sokulmuştur.
Paket kapsamındaki kısıtlamalar özellikle yerel basının hayatta kalma mücadelesini daha da zorlaştırmıştır. Daha da vahimi bir çok yerel gazete kapısına bir bir kilit vurmaya başlamıştır.
Şu bilinmeli ki; kamuda tasarrufun faturasını basına ödetmek, yurttaşın sesini kısmaktan öteye geçmeyecektir.
Basının gelir kaynakları, "bayi satışları, abone satışları, reklamlar ve resmi ilanlar" üzerine kuruludur. Ancak Kamuda Tasarruf Paketi, bu gelirleri önemli ölçüde tirpanlayacak düzenlemeler içermektedir. Örneğin; "basın ve yayın organlarına reklam ve ilan verilmeyecek, kamu kurumları günlük gazete alımı yapmayacak ve görev alanı dışındaki yayınlara abonelik yapılmayacak."
Yerel basının yaşatılması en az tasarruf kadar, hatta özgürlükler ve demokrasi adına daha da önemlidir.
Zaten yüksek enflasyon sonrası ekonomik sorunlarla boğuşan yerel medya kuruluşları, artan kurlar karşısında kâğıt, kalıp ve mürekkep gibi girdi maliyetlerinin artmasıyla karşı karşıya kalmıştır. Döviz Kurlarındaki yükseliş dijital mecrada çalışan arkadaşlarımızın sunucu barındırma maliyetleri ve sigorta prim artışları bu sorunları daha da aşılması güç hale getirmiştir.
Yüzlerce yerel medya kuruluşu kepenk indirme noktasını geçmiştir ve artık tek tek kepenklerini indirmeye başlamıştır. Kamuda Tasarruf ve Verimlilik paketi sanki idam fermanı gibi yerel basının boynuna takılmıştır.
Sizlere soruyum; daha kaç meslektaşımız kepenk indirecek? Daha kaç meslektaşımız çalıştığı kurum kepenk indirdi diye işsiz kalacak? 20 yıldır, 30 yıldır, 40 yıldır mesleğini onurla icra eden daha kaç gazeteci çok sevdiği mesleğini bırakmak zorunda kalacak?
Bizler, demokrasinin temel taşlarından biri olan basının yaşatılması için bu olumsuz uygulamaların acilen iptal edilmesini talep ediyoruz. Kamuda tasarruf evine ekmek götüren gazetecilerin ekmeğini elinden alarak değil, aynı anda 3-5 kamu kurumundan maaş almayarak, lüks araçlara binmeyerek, pahalı etkinlik ve programlar yapmayarak olur.
Bizler mesleğimizi çok seviyoruz, bizler şartlar ne olursa olsun mesleğimizi yapmaktan vazgeçmeyeceğiz ancak karşılaştığımız engelleri haykırmaktan da vazgeçmeyeceğiz. Yurttaşın sesi olan gazeteciler, kendi seslerini de duyuracak. Çünkü biliyoruz ki basın susarsa, yurttaş susar, yurttaş susarsa Türkiye susar. Biz buradayız; susmayacağız, konuşacağız, haykıracağız.
Hepinize buraya geldiğiniz ve bizlere güç verdiğiniz için teşekkür ediyorum, sağolsun varolun.