Takıntıyı “insanların aklını sürekli meşgul eden, acaba bunu yaptım mı, yapmadım mı diye beynimizi kurcalayan düşüncelerdir” şeklinde açıklayan Psikolog Sinem Taşyaran, “Bu olay psikolojide Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB), diğer adıyla Takıntı - Zorlantı Bozukluğu’dur. Takıntılı olan kişiler ütünün fişini çektim mi çekmedim mi, suyu kapattım mı kapatmadım mı, kapıyı kilitledim mi kilitlemedim mi gibi düşüncelerle günlük yaşamda sorun yaşarlar. Bunun yanında her şeyi biriktirme, sayı sayma, duaları belli sayılarda okuma gibi davranışlar da birer takıntıdır. Bu sorun birçok kişide var olan ve tedavi edilebilir psikolojik bir bozukluktur” dedi.
KADINLARDA DAHA FAZLA, ERKEKLERDE ERKEN YAŞTA ORTAYA ÇIKIYOR
Herkesin hayatında mutlaka kafasına takılan şeyler olduğunu ancak buna psikolojik bozukluk demek için kişinin günlük işlerini yapmasına engel hale gelmesi gerektiğini söyleyen Sinem Taşyaran şöyle devam etti:
“Takıntıların kimi genetik, kimi ise beyindeki bazı hormonların iletimindeki bozukluktan kaynaklanır. Bazen de çocuklukta mükemmelci bir insan olarak yetiştirilen ya da, cinsel tacize uğrayıp sürekli bedenini yıkamak isteyen kişilerde görülebilir. Takıntı daha çok kadınlarda karşımıza çıkabiliyor. Yaş grubuna baktığımızda ise eskiden yirmili, otuzlu yaşlarda daha çok görülüyordu ama son zamanlarda çok daha erken yaşlarda, hatta okul öncesi yaşlarda bile ortaya çıkmaya başladı. Genelde kadınlarda daha sık görülse de, erkeklerde çok daha erken yaşlarda kendini gösteriyor.”
Takıntılı kişinin kendindeki bu davranış sorununu hissettiğini de ifade eden Taşyaran, “Yaptığının mantıksız olduğunu biliyor ama bunu yapmaktan kendini alıkoyamıyor. Zaten insanlar bunun sıkılganlığı ve çaresizliği ile psikoloğa başvuruyor.Yolun yarısından dönüp kapıyı tekrar kilitleyen kişi kendinde böyle bir takıntı olduğunu fark etmiş demektir.
Tedavi olarak bilişsel davranışlı tedavi şu anda etkinliği geçerli olan bir terapi çeşididir. Öncelikle düşüncelerle, yani kafayı ne bu kadar zorluyor, ne bu kadar meşgul ediyor ona bakıyoruz. Daha sonra yavaş yavaş davranışçılığa geçiyoruz. Neyi yapmakta zorlanıyorsanız, birden bire ateşe atmak gibi değil ama bir sıraya sokup yavaş yavaş terapistle danışan işbirliği içinde deneyleyerek tedavi uyguluyoruz. İlaç tedavisi de var. Hem ilaç hem de psikolojik terapi ikisi birarada yürütüldüğünde daha başarılı oluyor” dedi.
HER 10 KİŞİDEN BEŞİNDE DEĞİŞİK TAKINTILAR VAR
Ülkemizde her 10 kişiden en az yarısında değişik takıntılar olduğunu da vurgulayan Psikolog Sinem Taşyaran, özellikle dini takıntıların çok fazla olduğunu ve birçok insanın bunu paylaşamadığını söyledi. En çok görülen takıntı şeklinin ise kadınlardaki temizlik ve titizlik takıntısı olduğunu ifade eden Taşyaran, bunun da “kadın zaten temiz, titiz olur” denilerek normale indirgendiğini belirtti. Temizlik, dini ve cinsel takıntıların ülkemiz insanlarında çok fazla görüldüğünü, birçok kişinin ise ayıp olur, günah olur diye bunu açığa vurmadığını anlatan Taşyaran, şöyle devam etti:
“Ama hepsi var olan, özellikle Türk insanının yaşayış tarzından dolayı varlığını sürdüren bir sorundur. Dünya genelinde de insanlar gittikçe daha takıntılı bir hale geliyor. Daha doğrusunu, daha iyisini yapalım, her şey daha mükemmel olsun diyerek takıntılara kapılıyorlar. Ama insanlar bu durumu fark etmeye başladığı için tedavi yoluna da gidiyorlar. Takıntının kendiliğinden düzelme durumu ise çok zor. Aynı şekilde kalabilir belki ama yine de devam eder. Çünkü insanlar giderek bir kısır döngü içine giriyor. Böyle düşünüyorum şunu yapayım rahatlayayım diyor ama sonra aynı düşünce yine aklına geliyor ve takıntı davranışı devam ediyor. Bu nedenle daha kötüye gitmemesi için mutlaka bir uzmandan yardım almak gerekiyor.”
Not: Takıntı tedavisi konusunda Psikolog Sinem Taşyaran’la iletişim kurmak isteyenler için Tlf no: 0 212 218 60 20- 0 546 965 55 15 / www.sinemtasyaran.net
(Tuncay DAĞLI-Kent Yaşam)
Editör: Haber Merkezi