Gaziosmanpaşa Yıldıztabya Barınma Hakkı Meclisi, mahallede yaşanan barınma mağduriyetini hatırlatarak mağdurlarla birlikte bir basın açıklaması yaptı. Gaziosmanpaşa Belediyesi önünde toplanan mağdurlar adına Yıldıztabya Barınma Hakkı Meclisi Sözcüsü Zeliha Şen konuştu.

Yıldıztabya Mahallesi’nde yapımı devam eden TOKİ inşaatı nedeniyle mahallenin zemininde kayma meydana geldiğini ve olayın ardından 46 hanenin tahliye edildiğini hatırlatan ve vatandaşların fuhuş otellerine yerleştirildiğini iddia eden Zeliha Şen, “TOKİ inşaatı nedeniyle hasar alan 46 hanede tahliye gerçekleştirildi. Evlerden bir kısmının yıkımına başlanmışken, evlerinden çıkmak zorunda bırakılan vatandaşlar ise büyük mağduriyet yaşadı. İnsanlar evlerinde birkaç saat geçirdikten sonra fuhuş otellerine yerleştirildiler. Bizler bu süreçte davalar açtık. Valinin mahallemize gelmesiyle akşamdan alınan bir karar, sabahtan onaylanan bir emirle bizim mahallemizde yıkımlara davacılarımızdan Topal ailesinin evi ile başlandı. 28 Şubat’ta yaptığım basın açıklaması sonrası benim evim kundaklandı. Ben itfaiye ile orucumu açtım. Yıkamadıkları yerleri yıkıyorlar. Bizlerin oraya geri dönmesini engelliyorlar. Şahsen ben babamı kaybettim fuhuş otellerinde enfeksiyon kaptı ve biz bunu engelleyemedik. Murat ağabeyimiz kalp krizi geçirdi. Hanife Topal teyzemiz anjiyo oldu tekrar ikinciye kalbi tetikledi. Metin amcamız kendini yakmaya çalıştı. Ne tesadüftür ki kendini yakmaya çalışan adamı ifadeye götürdüler. Oğlu Sinan Topal kendini balkondan atmak istedi çıkışı yoktu. Adama ters kelepçe yaptılar” dedi.

YA TAPU YA DA BORÇSUZ EV

Yaptığı açıklamaların ardından evinin kundaklandığı iddiasında bulunan Zeliha Şen, “Bizler sesimizi çıkardık emniyet ekipleri kelepçeleri çıkardı. Bizler ranta karşıyız. Ama dik bir bayır düşünün zemini oynatır dinamit patlatırsanız orası çöker. AFAD raporu yok. İstanbul Teknik Üniversitesi Bakanlığı karşısına almamak için rapor düzenlenmedi. Bizler ranta kurban edildik. Onlar istediği kadar kundaklasın, istediği kadar yıksın asla haklı davalarımızdan vazgeçmeyeceğiz. Bizler 46 hanenin ikisi tapulu 44’ü tapu tahsislidir. 1983 ve 1986 yılları arasından Ziraat Bankası’nda 2 şer binlik makbuzlar karşılığında bizler tapu tahsis belgesine hak sahibi olduk. Kazanılmış hiçbir hak iptal edilemez, geri alınamaz. Yer sahibi olduğumuz için tapularımızı alamasak da bizler bu savaşı bırakmayacağız. 50 yıllık hayatlarımızı 1+1 evlere sığdırmaya çalışarak, bizleri borçlandırarak, müşteri sıfatına sokarak çekmeye çalışıyorlar. Ama kimse kusura bakmasın 50 yıl 45 metrekareye sığmaz. Bu hali yaratan TOKi ve Olgunlar İnşaat. Bizler onların suçları yüzünden, onların bizlere çektirdiği bu 1 yıl yüzünden onlara hiçbir şekilde ödeme yapmayacağız. Bizler yeterince bedel verdik. Canlarımızı verdik üstüne bir de paramızı istiyorlar. Biz hak sahibi iken müşteri yapıyorlar. Bizler dilenci değiliz. Bizler hak sahibiyiz. Sadece kendi hakkımızı istiyoruz. Ya tapumuzu verecekler ya da borçsuz ev verecekler” diye konuştu.  

SÖZLER VERİLDİ AMA TUTULMADI

Basın mensuplarına gönderilen açıklamada ise şu sözlere yer verildi: “Oysaki 19.04.2024 tarihlide meydana gelen toprak kayması sonrasında mahallemize gelen AFAD yetkilileri, Gaziosmanpaşa Belediyesi başkan yardımcıları, Gaziosmanpaşa Kaymakamı ve İstanbul Valisi’nin basına vermiş olduğu demeçlerde 46 hanenin yarın veya ertesi gün kalıcı konutlara yerleştirileceği ve tarafımıza 15 bin lira kira yardımı yapılacağı sözü verilmişti. Yaklaşık 1 senedir bize verilen sözlerin tutulmasını bekledik ama sözler tutulmayınca bir çoğumuz evlerimize dönmek zorunda kaldık. 5.500 belediye 5.500 kaymakamlık 5.500 TL de Çevre ve Şehircilik İklim değişikliği bakanlığı tarafından olmak üzere 16.500 TL kira ödemesi almamız gerekirken tarafımıza sadece 11.000 TL kira yardımı ödemesi yapıldı...”

Sarıyer Postası’na Kent Yaşam Gazetesi’nden ziyaret Sarıyer Postası’na Kent Yaşam Gazetesi’nden ziyaret

BİRİNİN ÖLMESİ Mİ GEREKİRDİ?

Açıklama şu sözlerle sürdü: “Buradan Sayın Valimize de seslenmek istiyoruz; evlerimizin yıkımı için Gaziosanpaşa Belediyesine göndermiş olduğunum yazılı emirde ; toprak kaymasının yağmurdan kaynaklı olduğunu belirtmişsiniz. Olay yerine geldiniz kendi gözlerinizle her şeyi gördünüz. Söz konusu inşaatın durdurulması için daha kaç evin yıkımı gerekmektedir... Hala orada oturanlar hatta bir iki sokak üstte yer alan yüzlerce komşumuzun hayatı denetlenmeyen ve devam eden TOKİ inşaatı nedeniyle risk altında.  Mahallede her an ölümle burun buruna yüzlerce insan evlerinde yaşıyor. Bir an evvel herhangi bir can kaybı yaşanmadan söz konusu inşaatın ivedi bir şekilde durdurulmasını sağlamalısınız. Hukuka aykırı devam eden inşaat çalışmalarının durdurulması için bölgede toprak kayması sonucunda illaki bizlerden birinin ölmesi mi gerekmektedir?

Buradan Bakanlık yetkililerine de sesleniyoruz; unutmayın biz halkız yani kamuyuz. Kamunun gücünü kamuya yani halka karşı kullanmaktan vazgeçin ve bizim vatandaş olduğumuzu hatırlayın.  Tapu tahsisli yerlerimizden atılmak için bu toprak kaymasının özellikle yaşatıldığını ve mahallemizden borçlandırılarak kovulmaya çalışıldığımızı düşünüyoruz artık. TOKİ'nin rant sevdasından dolayı yeterince mağdur edilmiş iken bir de borçlanmaya mı yaşayacağız. TOKİ evlerimizin altını oyacak evlerimizi kullanılamaz hale getirecek vatandaş olarak biz de milyonlarca lira borcun altına mı gireceğiz. Emeği ile geçinmek zorunda olan bizlerin ödeyebileceği borçlar ile kalıcı konutlarımızı, noter sözleşmesi sonrasında bir an evvel tarafımıza artık teslim edin ve daha fazla vebal almayın.