Fransa'nın Lyon kentinde yapılan ekoseksüel gösteri, sosyal medyaya bomba gibi düştü.
Ekoseksüellik nedir, ne zaman ve nasıl ortaya çıktığı gibi sorular, internetteki arama motorlarında aratılmaya başlandı.
Ekoseksüellik, doğaya olan sevgi, saygı ve bağlılık hissiyle karakterize edilen bir cinsel yönelim veya kimlik olarak tanımlanabilir. Bu terim, "eko" (ekoloji) ve "seksüel" kelimelerinin birleşiminden oluşur. Ekoseksüel bireyler, doğal çevreye derin bir bağ hissederler ve bu bağın bir parçası olarak çevresel sürdürülebilirliği teşvik ederler.
Ekoseksüeller, doğayla olan ilişkilerini cinsel yönelimleri ve kimlikleriyle birleştirirler. Onlar için doğa, cinsel çekim ve romantik ilişkilerin merkezi bir unsuru olabilir. Ekoseksüeller, çevresel konulara duyarlılık gösterir, doğal kaynakların sürdürülebilir bir şekilde kullanılmasını destekler ve doğayı korumak için aktif adımlar atarlar.
Ancak ekoseksüellik bir cinsel yönelim olarak henüz tıbbi veya bilimsel bir tanımlamaya sahip değildir ve bu konuda sınırlı araştırma bulunmaktadır. Terim, çevresel aktivizm ve sürdürülebilirlikle ilgili konulara odaklanan bir sosyal hareketin bir parçası olarak ortaya çıkmıştır. Ekoseksüellik, bireylerin doğayla olan ilişkilerini daha derinden anlamalarına ve çevresel sorunlara duyarlılıklarını ifade etmelerine yardımcı olabilir.
NE ZAMAN ORTAYA ÇIKTI?
"Ekoseksüellik" terimi, 1992 yılında Avustralyalı aktivist ve yazar Marti Kheel tarafından kullanılmıştır. Kheel, çevresel sorunlarla ilgilenen bireylerin cinsel yönelimlerini ve doğaya olan ilişkilerini tanımlamak için bu terimi ortaya atmıştır.
Ancak, ekoseksüellik kavramı daha geniş kitleler tarafından 2000'li yılların başında yayılmaya başlamıştır. İnternetin gelişimiyle birlikte, çevresel aktivizm ve sürdürülebilirlikle ilgili konulara odaklanan hareketler, ekoseksüellik terimini daha da popüler hale getirmiştir.
Bugün, ekoseksüellik birçok insanın doğaya olan sevgi ve çevresel duyarlılığı ifade etmek için kullandığı bir terimdir. Ancak, ekoseksüellik hala tartışmalı bir kavramdır ve akademik veya tıbbi alanda resmi bir tanımlama veya sınıflandırma yoktur.