Dünyadaki tüm kavgacı siyasetler:
İnsanlığa ne huzur ne de moral verebilir.
Ne birlik ve beraberlik, ne de sosyal barış verebilir..
Nerede olursa olsun, devlet yöneten siyasiler:
Bin düşünüp bir konuşmalı...
Her sözünde ayrıştıran değil, birleştirici dil kullanmalıdır.
Kısacası, devleti yönetenlerin tavrı, tam da devlet adamlığına yaraşır olmalıdır.
Tam da demokrasiye bağlı kalarak:
Kendileri gibi düşünmeyenlere de saygın duruşlar sergilemeli...
Elbette ki her gün TV kanalarından gereksiz yere bağırıp çağırmamalı….
Gazete manşetlerini, siyasal seçim afişlerine çevirmemelidir.
Ülkemizdeki gidişata gelince:
Ne yazık ki oldukça zayıftır siyasal karneler…
Ne yazık ki oldukça acımasızdır siyasal diller…
Ya bir seçim, ya da bir referandum uğruna yerle bir edilir nice ulusal değerler…
Sizden bizden ayrışmaları öyle bir tavan yapar…
Kılıf ve komplo teorileri öyle bir cirit atar ki…
Yandaş medya nice uçuşlarla acımasızlaşırken;
Çıkarcı anlayışlar öyle acayip işler yapar ki…
Ne insanlık onurundan eser kalır, ne de adaletten…
Ne demokrasiden eser kalır, ne de özgür düşünceden…
Dahası, bir kavgacı siyaset yüzünden ayrışır bu millet.
Dahası, öyle toplumsal yaralar açılır ki:
Düşmanlara kına yaktıran cinsten…
Alçaklara tepeden baktıran cinsten olur.
O halde herkes aklını başına almalı!
O halde önce vatan, önce millet denmelidir.
Ne çıkarcı siyasal hırsların peşinden gidilmeli…
Ne de milletin birlik ve berberliği tehlikeye atılmalıdır.
Ne üfürükten bir medya rüzgârına kapılmalı…
Ne de yandaş alkışlarla oturup kalkmalı…
Bakmalı, elbette ki etrafa bakmalı…
Hem de en yüksekte bir yerden bakmalı…
Bakmalı ki…
Bu milletin birlik ve beraberliği korunmalı…
Huzur ve güveniyle, moral değerleri korunmalıdır.
Bakmalı ki…
Bu aziz millet aç, yoksul ve de perişan olmamalıdır.
Siyasetçiler, bir yapıcı siyasetle uğraşmalı…
Medya ve demokratik yapılar da eğriye eğri…
Doğruya doğru tepkilerini ortaya koymalıdır.
Yoksa:
Korku ve baskı siyasetiyle bir yere varılmaz.
Korkutarak ayrıştıran siyasetler asla fayda sağlamaz.
Geçmişte sağlamadı, bugün ve yarın da sağlamayacaktır.
Çünkü Dünya:
Çağı okuyanların, çağı yakalayanların dünyasıdır.
Çağdaş eğitime kucak açıp, çağdaş üretime geçenlerle…
Tüketimden çok üretime geçenlerin dünyasıdır.
Yoksa:
Bunlar görmezlikten gelinerek, sadece içi boş gündemlerle siyaset yapılmaz.
Sadece medya gücüyle bir yere varılmaz.
Hele hele çıkarcı alkışçılarla asla…
Çünkü Dünya:
Ayrıştıran ve kavgacı siyasetle değil;
Ancak kaynaştıran ve hoş görülü siyasetle aydınlanır.
Siyasal iktidarlarla muhalefetler, tercihini buna göre yapmalıdır.
HASAN TUFAN
[email protected]
www.yasamgazetesi.com