14 Mayıs Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili genel seçimlerine 1 aydan kısa bir süre kaldı. Seçime günler kala siyasi partiler ve adaylar da vaatlerini kamuoyuyla paylaşmaya devam ediyor.
İstanbul 3. Bölgeden Bağımsız Milletvekili Adayı olan Fehmi Öztürk ise sıra dışı bir politik yaklaşımla İstanbullunun oyuna talip olarak Kent Yaşam Gazetesi İmtiyaz Sahibi Celal Karaali’ye konuştu. Öztürk, seçimin en büyük iki bloğu Cumhur ve Millet İttifakı’na yönelik eleştirilerini dile getirerek, özellikle İstanbul’da söz konusu ittifaklar içindeki partilerin milletvekili aday listelerinin de tabanı, yani millet iradesini yansıtmadığını ifade etti.
“MAHALLESİNİ YÖNETEN ÜLKESİNİ DE YÖNETİR DEDİK”
C.K: Siyasi kariyerinizden bahseder misiniz?
F.Ö: Türkiye cumhuriyetinin kuruluş amacı da halkın yönetimde olmasıdır. Biz de bu anlayışla kurucu önder ulu Atatürk’ün başlattığı halk iradesinin ülke yönetimine katılma felsefesinden hareketle biz de bu nedenle faaliyetlere başladık. Küçükçekmece’de Mehmet Akif Mahallesi muhtarıydım. 99 yılında seçilmiştim. Biz muhtarlara da tabandan baskılar geliyordu. Ekonomi çok kötüydü. Bankalar hortumlanıyordu. Küçükçekmece muhtarlar dernek başkanıydım ve tüm Türkiye muhtarlarının teşkilat başkanıydım. Sonra sesimizi duyurmak için Ankara’da protesto gösterisi düzenledik. O dönemde Adapazarı’ndan bir muhtar vardı ve başkanımızdı. Arkadaşlar polis, asker bile yürüyebilir ama muhtarların yürümesi Türkiye’de milli güvenlik sorunu doğurur. Birisi bir muhtara müdahalede bulunsa bulunduğu bölgede infial yaratabilir. Sonra dernek olarak parti kurmaya karar verdik. Mahallesini yöneten ülkesini de yönetir dedik. 13 ağustos 2001 yılında Ulusal Muhtariyet Partisi’ni kurduk. Hatta 14 Ağustos’ta AK Parti kuruldu bizden bir gün sonra. Türkiye iyi gidiyordu ama sonra gücün tek elde toplandığı durumda Türkiye nasıl bir felakete sürüklendi herkes gördü. Tapuda randevu almak için bile külliyeden torpil peşine düştü insanlar bu da ülkeyi yönetilemez, yaşanılamaz, birbirini anlayamaz hale getirdi. Eskiden mecliste koalisyonlar kuruluyordu ama şimdi seçim olmadan dışarıdan koalisyonlar kuruluyor. Bir taraf yolsuz, üç kağıtçı diyor diğerlerine, bir taraf da bölücü diyor. Halkın iradesi ipotek altına alınmış, vatandaş siyasetçilerden tiksinir hale gelmiştir.
“BUNLAR ÜLKEYİ FELAKETE GÖTÜRÜYORLAR”
C.K: Bağımsız vekil olmaya nasıl karar verdiniz?
F.Ö: Devletin kamu görevlileri çağrılan yere gelmemek için telefonlara çıkmıyorlardı ama bizi, 80 bin nüfuslu mahalle bilir, bize ne teklifler yaptılar ama tüm muhtarlar gelip bana destek verdiler. Bizim için değil, mahalle içindi. 80 bin kişi yaşıyor mahallede itfaiye aracının gireceği yer yoktu. Yol yok, araba girmeyen mahallelerdi. O tekliflerin hepsi parti kurduğumuz zaman yapıldı şu partiye gel, bu partiye gel diye. Biz inanmadığımız bir yerde olmayız. Her zaman inandığım yerde oldum. Oyumu da inandığım kişilere, hizmet edenlere verdim ama bu dönem bağımsız aday olma ihtiyacı hissediyorum ben böyle bir şey görmedim. Adalet sisteminin çöküşüne seyirci kalamadım. 6 Şubat depreminden önce Hatay için depremle ilgili birçok uyarı kamuoyuna yapıldı. Ama deprem olana kadar kimse bunları dinlemedi. Bizim ülkemizden kaçacak başka yerimiz yok. Ölürüz memleketi kimseyi vermeyiz ama Türkiye’de öyle bir deprem var ki şu anda doğal afetten daha kötü. Adalet depremi var ülkede. Sosyal medyaya bakın, kimseye inanmayın, ülke yönetimine demokratik bir şekilde sahip çıkın. Bunlar ülkeyi felakete götürüyorlar. Ülkenin adalet bakanına, savcısına ağıza alınmayacak sözler söyleniyorsa bize yazıklar olsun. Kamu çökmüş durumda.
Milletvekili listelerinde de taban kendi iradesini bulamadı. Kimin listeye girdiği belli değil. Adalet yok denecek seviyede. Ben 3. Bölgede yaşayan vatandaşlarımıza sesleniyorum; ben bu ülkede 35 yıldır yaşayıp ticaret yapıyorum. Ben buradaki her sıkıntıyı biliyorum. İş insanlarını da tanıyorum, listelere baktığım zaman nereden geldi bu adamlar diyorum, ben bunları çözemiyorum.
“3. BÖLGE İNSANININ HAMALI OLMAYA GELDİM”
C.K: Neden 3. Bölge?
F.Ö: Burada yerleştik. Buranın insanıyız. Aile gibiyiz. Burada oturuyoruz. Sinopluyum hemşerilerim de beni bilirler. Onlar için her şeyi yaparım ama bu bölgede herkesle hemşeriyim. Babam öldüğünde cenazede 30 Sinoplu varsa 300 tane de başka şehirden hemşerim vardı. 3. Bölge insanının hamalı olmaya geldim. 3. Bölgeyi Meclis’te temsil etmeye geldim.
“1 OYLA VEKİL OLACAĞIM”
C.K: Kaç oy almanız gerekiyor?
F.Ö: 1 oy istiyorum. Ben 1 oyla vekil olacağım. 1 oyu almayan 1 milyon oyu alamaz. 14 Mayıs’a kadar zaten ben milletvekiliyim. Oyu sayı olarak görmüyorum ben irade olarak görüyorum. Benim hiçbir hesabım yok, ben kendim için değil halkım için siyaset yapmak istiyorum.
“LİSTELER TABANIN İRADESİNİ YANSITMIYOR”
C.K: Listelerin bu kadar tartışılması sizin seçilme şansınızı artırıyor mu?
F.Ö: Ben seçileceğim. Ben buna inanıyorum. 15 Mayıs’ta ben Meclis’teyim. Ben milletin iradesinin liste krizinden insanların partilere mesafe koyduğuna inanıyorum. Bağımsız adaylara görev verecek halk. Tepki ve ceza olarak bağımsız adaylara yöneleceklerini düşünüyorum. Diyecekler ki siz bizi saymadınız. Adam yıllarını vermiş partiye örneğin il başkanlığı yapmış vs. Sen listeye sokmuyorsun adamı. Biriniz yolsuzluk var diyorsunuz biriniz bölücülük var diyorsunuz sonra beraber gidip bölgenin insanı olmayan kişileri listelere koyuyorsunuz. Ben soğan patates bölücülük propagandasıyla vekil olmak da istemiyorum. Depremde gördük herkes bir paket pirinçle deprem bölgesine koştu. Bu ülkenin insanında hiçbir şey yok kötü niyet yöneticilerde. Bu ellerin kesilmesi lazım bu milletten. 8500 lira maaşla bu millet nasıl geçinecek?
“SEÇİM ÖNCESİNDEN PAZARLIKLAR YAPILDI”
F.Ö: Cumhur ittifakına da millet ittifakına da sesleniyorum. Meclise girmeden pazarlık yaptınız. Cumhurbaşkanı yardımcılığı görevini bile sattınız. İBB başkanı olarak seçilen adamı bırakın da hizmet etsin. Ankara büyükşehir belediye başkanı yine aynı şekilde. Önceki başkanların suçu neydi görevden aldınız onları da bilmiyoruz.
“HAKKIMI HELAL ETMİYORUM”
C.K: Bağımsız vekil olursanız ne yapacaksınız? Başka bir partiye geçecek misiniz?
F.Ö: Hayır ben bağımsızım. Belediye başkanlığı için de aday belirliyorlar ya bunun önüne geçmek için bir hareket başlatacağım. Bağımsız aday nerede olursa olsun gidip destek vereceğim onlara. Kendi bölgelerinde kendi iradelerini sandığa yansıtmaları için çaba sarf edeceğim. Ben cezaevine de razıyım, kim ne yapmışsa çıkıp konuşacağım. Siyasette istikbal de beklemiyorum. Benim derdim Ayşe Teyze. Devletin dini adalet. Adamlar bakan koltuğunda oturuyorlar sonra gelip benimle aynı bölgeden vekil adayı. Nasıl olacak bu iş? Devletin arabasıyla geziyorlar ben buraya kiralık arabayla geliyorum İSPARK’a park ücreti bile veriyorum. Çoluk çocuğun rızkı bu. Ben 1 lira bile almadım kimseden. Yazık yani ben helal etmiyorum. Kim olursa olsun bu seçim Sathı mailinde helal etmiyorum. Devlet görevlileri, belediye başkanları hepsine diyorum ki bizim malımızı bırakın. 8500 lira çorba parasıyla kandırmayın bu halkı ya. Bu halk namuslu şerefli bir halk, sahip çıkın bu halka lütfen. Yerel medya işte bu yüzden çok önemli bunları ulusal medyada kimse söylemez. KENT YAŞAM HABER MERKEZİ