Bir yanlışa ortak olmak, yanlışın kusurunu çoğaltır.
Ve bir yanlış, binlerce insanın hayatına neden olabilir.
*
Demek ki neymiş: parası olan müteahhit olamıyormuş.
*
Anladık mı; ev yapmak için bilimsel bilgi gerekiyormuş.
*
Bilimden uzak hayata geçirilen her ne varsa, er ya da geç insanın zararına dokunan bir tarafı kesin oluyor. Depreme dayanıklı diye pazarlanan ama dayanıksız olan evler gibi…
*
Gündüz kuşağı programların genel konusu olan, bireysel aşk kavgaların ve yasak ilişkilerin topluma kültürel olarak hiçbir faydası olmadığı, bundan sonra tüm programlarda doğa, inşaat, eğitim, matematik ve ATATÜRK işlenmesi daha çok farkındalık yaratacağı kesindir.
*
Yapılması gereken bazı şeylere siyaset değil, konunun uzmanlarının karar vermesi doğru bir yöntem olacaktır. Meclislere çevresi olan, adamı olan, parası olan değil, konusunda yüksek eğitimini tamamlamış uzman kişilerin girmesi gerekir. Bir konuda bir oylama gerekiyorsa sadece işin uzmanları oy verebilmeli. Olması gereken budur. Siyasi görüş işin içine girince doğruyu yakalamanın mümkün olmadığı gün gibi ortada.
*
Uzmanlar her gün bazı gerçekleri söylese ne olur ki, her şeyin kararını işin uzmanı değil siyaset verirse elden ne gelir…
*
Söylenenlerin tam tersi çıktı. Depreme dayanıklı diye pazarlanan o katların aslında malzemeden çalınan evler olduğunu kimse anlamadı. Bir işin olması gereken şeklinde yapmayanların, denetim görevini yapamayanların, yalan sözlerle pazarlayanların ruhunda hırsızlık vardır! Herkes içinde olanı yansıtır dedikleri gibi, kendilerinde olan bencil ve yalancı yüzlerini pazarlamışlardır.
*
Deprem değil, insanı insan öldürür!
*
En pahalı evler; en lüks, en gösterişli, asansörlü, ebeveyn banyolu daireler oldu.
Oysa en güvenli evler gecekondu evlermiş.
*
Yaşam için en önemlisi tarım, su, ateş ve odun olduğu gerçeğini gördük işte…
*
İnsan kimi zaman ev değil, mezarını satın alır!
*
Deprem için, mühendisliğin, malzemenin kontrol imtihanı desek..