Cimriliğiyle meşhur rahmetli bir yazarımızla yıllar once yapılmış röportajı okuduğumda çok etkilenmiştim. Müsvedde kağıtları kullanırken, kağıt dolduysa satır aralarında kalan boşlukları, başka renk kalemle kullandığını anlatıyordu. Bırakınız satır arasını, bazı bürolarda bomboş dosya kağıtlarını yırtıp yırtıp atan o kadar çok elemanla karşılaştım ki.
Gelelim su tüketimine; kadınlar mutfakta çok zaman geçirir. Her ne kadar mutfakla aram iyi olmasa da bazı ev oturmalarında evin hanımıyla mutfakta zaman geçiririz. Genellikle yapılanları gözlemlerim. Suyla çalışan kadınlar musluğu neden sonuna kadar açar? İnanın abartmıyorum, çoğu kadının kirli yemek tabaklarını akıtıp makinaya koymak için harcadığı suyla bir ordunun bulaşığı yıkanır.
Sürekli açık bırakılıp hiç izlenmeyen televizyonlar mı, ameliyathane gibi aydınlatılmış ama kullanılmayan odalar mı dersiniz… Tıklım tıklım dolu ayakkabılıklar, gardıroplar. Tolstoy’un “İnsan Ne İle Yaşar” romanındaki tek paltoyu unutamam. Kadın evden çıkarsa erkek, erkek evden çıkarsa kadın, diğerini beklemek zorunda. Rusya’nın korkunç soğuğunda ikisinin aynı anda evden çıkma şansı yok tek paltoyla.
Tüm işimizi görebilecekken köşeye fırlatılmış bilgisayarlar, telefonlar, tabletler ve tek suçu biraz daha kalın olan plazma televizyonlar. Bilmem kaç milyon tane renk var mı? Vardır da bakalım bizde o kartal göz var mı satıcının anlattığı mini mini ayrıntıları seçebilecek.
Nereye kadar peki? Sonu var mı bu tüketim çılgınlığının? Paranız vardır alırsınız bir şey diyemem ama doğal kaynakları lüzumsuz tüketenlere çok kızarım. Çünkü onlar sadece bizim değil, doğanın ve gelecek nesillerin. Kağıt deyip geçmeyin. Kağıt ağaç demek.
Ağaç yağmur demek.
Kağıt israfı, daha çok ağacın kesilmesine
Ağaçların azalması yağmurun azalmasına yol açar.
Hem ağaç hem yağmur azalırsa mazallah ortalık kurak çöle döner. Felakete sürükleriz dünyayı.
İhtiyaçları karşılanmış insan tatminli, tatminli insan verimli olur. İtirazımız yok ama “Karınca kararınca”. Ne güzel laftır. Herşeyi anlatır.