Günümüzde dozu en en çok kaçmış eylem. Hediye için kredi çeken mi dersiniz, borç alıp ödeme sıkıntısı çeken mi... Sevgili olmak, arkadaş olmak, aile olmak karşı tarafa hissettirebildiğimiz gerçek duygularımızla anlam kazanır. O bilir ki seviliyor ve bilir ki önemseniyor. Yalnız hissetmeyip, senin varlığının sıcaklığı içini dolduruyorsa o insanın, neylesin hediyeyi...
Kimi dostlarım için özel günlerin önemi yoktur. Ben öyleyim diyemem. Özel günümde anılmak, aranmak, güzel sözler duymak isterim. Hayatımda özelleştirdiğim kişilerden de özel ama ufak tefek sürprizler almak hoşuma gider. Örneğin bir doğum günümde kocaman kapkara bir kupa hediye almıştım. Ne yalan söyleyeyim çok sevdim diyemem. Karşı taraf kırılmasın diye de;
-Aaaaa ne hoş falan dedim ve o an içeceğim çayı jest olsun diye bu fincana doldurdum. Kaynar çayı koyunca birde ne göreyim sosyal medyamdan hoşuma gidebilecek fotoğraflar birer birer kupanın etrafında beliriyor. Bayıldım. Sürpriz işte bu. Kırarım korkusuyla hala gündeliğe kullanmaya kıyamadığım eşyalarımdan biridir. Lavanta kolonyası, güzel kokan duş jeli veya deodorant vs. beni yeterince mutlu eder. Hatta doğal değişik bir diş macunu bile.
Klasik gül buketi, pırlanta yüzük, pahalı bir lokanta da yemek değil Sevgililer Günü’nün tek kuralı. Küçük bir menekşe, kendi üretiminiz olan bir takı ve evde yaptığınız sebzeli makarna, iki mum, hafif bir müzikte romantik. SENİN İÇİN i hissettir yeter.
Hediyeyi alan da veren de mutlu olabilmeli. Alan havalara uçuyor;veren nasıl ödeyeceğini düşünüyorsa o iş yanlış. Ayrıca o hediyeyi bekleyen kişinin doğru kişi olduğu da gözden geçirilmeli bence.
Hayat bize verilen en güzel hediye. Hakkını verdiğimiz sürece kolay, güzel ve anlamlı. Unutmayalım olur mu?