76 kere kavrulduk. Bolu Kartalkaya'da. Dile kolay 76 kere boğulduk bizi yakan ateşin dumanında.
Kimse kimseye kızmasın, bağırıp suçlamasın.
Tek suçlu Ahlak...
Toplum olarak yıllar önce kaybettiğimiz, çok kişinin de ne olduğunu, neye yaradığını, nerede kullanması gerektiğini bile bilmediği Ahlak aldı canlarımızı...
Yapanın yaptıkları yanına kar kaldığı, hırsızın, arsızın, yalancının itibar gördüğü bir toplumda zaten arasanız da bulamaz bilmeyene de anlatamazsınız Ahlakı.
Aramızdan gitmesine izin vermeseydik ve kaybetmeseydik iyi olurdu ahlakı.
Ölmezdik en azından değerlerimize sahip çıksaydık yana yana, kavrularak.
Yazık oluyor bize. Bazen yanarak, yakılarak, bazen enkazların altında, bazen iş kazalarında, bazen yokluktan ölüp duruyoruz işte birileri kazansın diye.
Ama gitti bizi kendinden mahrum ve korumasız bırakarak.
Döner mi bir daha? Hiç sanmıyorum...
En acısı da Ahlakını yitirmiş büyük zatlar, ağalar beyler, başkanlar, zenginler, itibarını koltuklarından veya banka hesaplarından alan, Arla, Edeple, Şerefle, Namusla hiç tanışmamış bu insan kılığına girmiş yaratıklar tarafından öldürülürken uyanmıyoruz bir türlü.
Adalete sığınmaya kalkıp delirtmeyin sakın beni. Bilmiyor musunuz Ahlakın giderken onu da yanında götürdüğünü?
Yazık oluyor bize. Ama hak ettik her ne yaşıyorsak...
Üç kuruşluk çıkarları için insanlığını unutanları adam yerine koyup canımızı, malımızı emanet edersek ölümden ve zulümden başka ne bekleyebilirdik ki...
Her şey bir yana uyanmadan, sessiz sessiz, birer birer, onar onar, yüzer yüzer binlerce kere uyandırılmadan, masallarla uyutularak ahlaksızlar öldürüyor bizi..
Bize ne mi düşüyor?
Özür dilemek, sadece özür dilemek sessiz sessiz kimseyi rahatsız etmeden, zora sokmadan ölmeyi beceremediğimiz için Ahlaksızlardan, Allahsızlardan dürüstlük, insanlık ve Adalet beklediğimiz için özür dilemek.
Başka söze ne hacet…
VESSELAM