Kazanılmış nice değerlerimiz elden çıkıyor.
Yavaş yavaş... Teker teker...
Hem sosyal barıştan, hem de sosyal adaletten uzaklaşıyor ülkemiz.
Hem yoksullaşıyor hem de ayrışıyor ülkemizde yaşayanlar.
Çünkü demokrasi ve siyasetimize dair adalet, artık güven vermiyor.
Çünkü ülkemize dair övünüp güvenilecek tüm değerler acımasızca tartışılıyor.
Bir kısır siyaset yüzünden, plan ve projeli bir idari sisteme bile veda edildi.
Yetmedi; İşleyen kurum be kuruluşlarımız, ya satıldı ya da kurutuldu.
Üretimde yetersiz, pazarlamada yetersizdir ülkemiz.
İş ve aş bekleyenlerimizin umutları eriyip gitmekte.
Yavaş yavaş... Teker teker...
Bir yanda çalışma hayatının emek dünyası karartılırken;
Öte yanda bu dünyanın tüm kazanımları törpülendi elbette.
Ne özgür sendikacılık kaldı. Ne de özgür toplu pazarlık ve grev hakkı...
Yavaş yavaş... Teker teker... Tamamen geriye...
Şimdi sırada, emekçinin can simidi olan kıdem tazminatıyla...
Bazı güvenceli statüler var;
Memurların da sözleşmeli yapılacağı gibi...
Geriye gidiyor ülkemiz geriye...
Hem de her bir tarafından...
Demokrasiden ekonomiye... Adaletten sosyal barışa kadar ne varsa geriye doğru...
Huzur ve güven adına ne varsa...
İnsaf, erdem ve ahlak adına ne varsa tamamı birden geriye doğru gidiyor.
Eylem ve söylemler ortada...
Ağızdan çıkanlarla sayfalara dökülenler ortada...
Siyasal söylemlerden, devlet adamlığı kavramına kadar hep öyle...
Yavaş yavaş... Teker teker geriye gidiyoruz geriye...
Çünkü bize aydınlığı çok gördüler çok.
Çünkü bize çağın eğitimiyle çağın üretimini çok gördüler çok.
Bir özgür yaşamla bir bağımsız geleceği de çok gördüler.
Kimileri, Çanakkale ile Kurtuluş Savaşı’mızı...
Kimileri de Cumhuriyet ile gelen, Laik Demokratik ve Sosyal Hukuk Devleti oluşumuzu içine sindiremedi.
Bir taraf, tarihi emperyalizm oyunları peşindeyken;
Diğer taraf, kendi saltanatlarını korumanın peşindeydi elbette.
İki taraf da Türk düşmanıdır.
İki taraf da yüz yıldan beri Türkiye’yi bölüp parçalamak işiyle meşguldür.
Tüm emelleri Türkiye’yi, Ortadoğu’ya benzetmek...
Bir suskun ve bastırılmış millet yaratmaktır.
Son referandumla geriye giden demokrasimiz için çok sevindiler elbette.
Tek beklentileri, Türkiye’nin de Suudi kralının ülkesine benzemesidir.
Kral saltanat peşinde, emperyalistler de Müslüman coğrafyayı sömürme işinde...
Bugüne kadar sömürdükleri gibi...
Gerçek şu ki, Müslümanların Demokratik Parlamenter Sistem’e tam anlamıyla geçişi;
Ne körfezdeki faşist kan emicilerin...
Ne de sömüren dünyanın işine gelir.
Al birini vur birine...
İşin gerçeği:
Çağı yakalayan ileri ülkelerde her şey, insanların huzur ve güven içinde, insanca yaşaması adınadır.
Oysa çağ dışı kalan kral, emir, sultan, şeyh ve daha nice dinden beslenenlerin ülkelerinde, her şey, tepedeki uzun entarili despotların adınadır.
Sahi, geriye mi, ileriye mi?..
Karar herkesin: Elbette ki demokrasi ve hukuk içinde...