Zamanların ötesi…
Kendi adıma söyleyeyim ki, Kızılderililerle kesinlikle bir bağlantımız var, Çünkü Bu Kadar Güzel Kalpli Olup Bu kadar Güzel Sözleri Söyleyemezlerdi…
Buzul Çağı’nın M.Ö. 34000 – M.Ö. 30000 yılları arası…
Asya ile Kuzey Amerika arasında, adına Beringia denilen, bir kara köprüsü oluşmuş olup, bu Beringia’nın en geniş döneminde bu alanın 1.500 kilometre kadar olduğu sanılıyor. Nemli ve ağaçsız bir tundra olan bölge, otlar ve diğer bitkilerle kaplıdır bu da ilk insanların yaşamak için avladıkları büyük hayvanları çekiyordu.
Bu gölgeye gelen ilk yerleşimciler Seminoller, Çerokiler ve Mişuki kabileleri ile karşılaşmışlardır. İspanyol kâşifler ise Kaliforniya’da Şoşon, Payitu, Kahula, Mevuk ve diğer bazı kabilelerle karşılaşmışlardır. 19. yüzyılda, Avrupalı kaşifler batıya doğru göç ederken Kızılderili kabileleri kendi topraklarından sürmüşlerdir. Bu dönem batıda Apaçi, Siyu, Komançi ve diğer kabilelerle yapılan savaşlarda çoğu yok edilmişlerdir.
Bugün ABD’de hükümeti tarafından resmen tanınan 554 Kızılderili kabilesi vardır.
Kızılderililer 1952 yılına kadar Rezervasyon denilen toplama kamplarında yaşamaya zorlanmışlardır. Kızılderililerin halen önemli miktardaki kısmı bu bölgelerde yaşamaktadır. 626 yılında Hollandalıların satın aldığı New York’ta günümüzde 85.000’den fazla Kızılderili yaşamaktadır.
Kristof Kolomb, Hindistan’a varmak üzere çıktığı deniz yolculuğunda Amerika’ya ayak basınca burasını Hindistan sanmış, yerli halka “Hintliler” adını vermişti. Bu yüzden, Hindistan’la ilgileri olmadığı halde, Kızılderililere bugünkü Amerikalılar da “Indian” (Hintli) derler. Kızılderililer, Asya kıtasından Bering boğazını geçerek Amerika’ya ulaşmışlardır. 10 bin ile 25 bin yıl önce farklı kültür ve fizik yapısına sahip bu insanlar zamanla Amerika’nın tek toplumunu, yani Kızılderilileri oluşturacaktır. O zamanlarda kuzeyde deniz seviyesi buzullar nedeni ile düşük olduğu biliniyor bu yüzden Bering Boğazı bir köprü vazifesi görüyordur. Avrupalılar kıtaya ayak bastığında yaklaşık 4.2 milyon, Güney Amerika’da ise 10 milyon yerli Kızılderili vardı. Bu noktadan sonra nüfus hızla azalmaya başlamıştır. Çeşitli katliamlar, bulaşıcı hastalıklar ile Kızılderililer nüfus olarak azalmış ve topraklarını kaybetmişlerdir.
Tarihe Kızılderili Soykırımları olarak geçen vaka, Amerika’nın keşfinin ardından, kıtaya ulaşan Beyaz Avrupalıların ve Amerikalıların bu kıtada yaşayan yerli halk, Kızılderililere karşı uyguladığı soykırımlardır. 1492’de başlayıp yaklaşık 500 yıl boyunca devam etmiştir.
Doğaya, insana, canlı hayata son derece saygılı bir kültürleri olan Kızılderililerin bugün hala kullanılan, önemini kaybetmeyen yaşam dair harika veciz sözleri vardır. Hatta birçok yerde karşımıza çıkan bu güzel sözlerin onlara ait olduğunu dahi bilmeyiz.
Kızılderili Kitabesinde der ki;
Yalan; tohumdur. Bire kırk verir. Verdiği kırkın her biri bir tohumdur ki o da, bire kırk verir.
Bilgi; tohumdur. Bire yüz verir. Verdiği yüzün her biri bir tohumdur ki, sana bilgelik, torunlarına da ilham verir.
Zekâ; tohumları yeşertir. Yalanı da bilgiyi de.
Yetenek; topraktır. Ne ekersen onu biçersin. Ekmezsen üzerinde ayrık otları biter.
Emek; güneştir. Tohuma da, suya da, toprağa da hayat verir.
Kader; çadırındaki kilim gibidir. İpliğini Ulu Manitu verir, sen dokursun. Deseni sendendir, renkleri Tanrı'dan.
Şans; doğal gübredir.
* Arkamda yürüme, ben öncün olmayabilirim. Önümde yürüme, takipçin olmayabilirim. Sana uymayabilirim. Yanımda yürü ki böylece seni görebileyim, böylece ikimiz eşit oluruz.
*Avlayacaksan en zayıf geyiği avla, çünkü sağlam olanlar yeni neslin devamını sağlayacaktır.
*Bir başkasının kabahati hakkında konuşmadan önce daima kendi çarığının içine bak.
*Kartalı vuran kendi tüyünden yapılmış oktur.
*Doğum yapan her şey dişidir. Kadınların ezelden beri bildiği kâinatın dengelerini erkekler de anlamaya başladıkları zaman, dünya daha iyi bir dünya olmak üzere değişmeye başlamış olacaktır.
*Dur, dinle. Hep konuşursan hiç bir şey duyamazsın.
*Her birimizin farklı bir rüya gördüğünü hatırlatmakta fayda var.
*İlkbaharda usul usul yürü; Toprak Ana hamiledir.
*İnsan iki ruhludur içinde bir iyi köpek birde kötü köpek kavga eder. Hangisini daha çok beslersen o kazanır.
*Kaybetmeyi ahlaksız bir teklife tercih et. İlkinin acısı bir an, diğerinin vicdan azabı bir ömür boyu sürer.
*Su gibi olmalıyız. Her şeyden aşağıda, ama kayadan bile kuvvetli.
*Yapmamız gereken: Her şeyi eski sadeliğine döndürmektir, böylece bozulan düzenimiz yeniden kurulacaktır
*Ağlamaktan korkma! Zihindeki ıstırap veren düşünceler gözyaşı ile temizlenir.
*Bir düşman çok, yüz dost azdır.
*Bir kere "Al şunu" demek, iki kere "Ben vereceğim" demekten iyidir.
*Cevap vermemek aslında bir cevaptır.
*Dünyadaki her şeyin bir sebebi vardır. Her bitki bir hastalığı tedavi etmek için büyür. Ve her insan bir görevle yaratılmıştır.
*Düşmanımı cesur ve kuvvetli yap! Eğer onu yenersem utanç duymayayım.
*Eğer herkes bir başkası için bir şey yaparsa dünyada ihtiyaç içinde kimse kalmaz. Sadece bir kişiye yardım et! Şimdiki usul bu değil ama inanıyorum, insanlar bu yolu öğrenecekler.
*Gözlerde yaş yoksa ruh gökkuşağına sahip olamaz.
*Gözün ile değil, yüreğin ile hüküm ver.
*Her şey aynı nefesten alır: Hayvanlar, insanlar, ağaçlar... Hayvanlar olmazsa insanlar ne yapar? Tüm hayvanlar gitse insanların ruhu büyük bir yalnızlığa boğulur; insanlar yalnızlıktan ölür.
*Komşun hakkında hüküm vermeden önce, iki ay onun mokasenleriyle yürü!
*Ölüler güç ve bilgilerini beraberinde götürmez, yaşayanlara ilave eder.
*Senin vicdanın senden başkasını temsil edemez.
*Unutmayın çocuklarınız sizin değildir. Onu Yaratıcıdan ödünç aldınız.
*Yanlışı gören ve önlemek için eli uzatmayan yanlışı yapan kadar suçludur.
*Yeryüzü, bize atalarımızdan miras kalmadı, çocuklarımızdan ödünç aldık.
*Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde; beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak.
* Yağmur iyilerin üzerine de yağar, kötülerin de..
*Yanlışı gören ve önlemek için eli uzatmayan yanlışı yapan kadar suçludur.
*Bir insanı küçümsemek akılsızlık, çok büyük görmek de korkaklıktır.
*Yeryüzü üzerindeki her şeye saygılı ol. İster insan ister bitki olsun.
*Doğa bizim için değildir, o bizim parçamızdır. Onlar senin dünyasal ailenin parçalarıdır.
*İnsanlar tabiattan uzaklaştıkça kalbi katılaşır. İnsanın gözleri öyle kelimelerle konuşur ki, dil onları telaffuz edemez.
* Aşkı tanıdığında, Yaratıcıyı da tanırsın...
*Düşünceler oklar gibidir. Bir kere salıverildiler mi, gider hedefi vururlar. Onlara iyi sahip ol, bir gün hedef kendin olabilirsin.
*Günümüzde insanlar bilgiyi arar oldu, hikmeti değil. Hâlbuki ki bilgi mazidir, hikmet ise istikbal.