Güney Afrika’da bir üniversitenin girişinde bir yazı olduğunu yıllardır bir yerlerde okuruz, görürüz;
Yazı şöyle der;
“Herhangi bir milletin yok edilmesi için atom bombası veya uzun menzilli füzelerin kullanılmasını gerektirmez.
Bir ülkeyi yok etmek için eğitim seviyesini düşürmek ve kopya çekilmesine müsaade etmek yeterlidir.
Bunun sonucunda:
Hastalar doktorların elinde ölür,
Binalar mühendislerin elinde çöker,
Para ekonomistlerin elinde kaybolur,
İnsanlık din adamlarının elinde ölür,
Adalet hâkimlerin elinde kaybolur.
Eğitimin çöküşü bir ulusun çöküşüdür.”
Eğitim, her şeyin başı ve olmazsa olmazı...
Demek ki neymiş: parası olan müteahhit olamıyormuş.
Ev yapmak için bilimsel bilgi gerekiyormuş.
Parası olan sözüm ona müteahhit!
Müteahhit olmuş!
İlkokul mezunu, parası var, inşaat yapıyor diye çevresi öyle görüyor.
Bizim müteahhit…
Oysa inşaat bilgi gerektirir. Bilgi olmayınca bırakın müteahhit olmayı usta bile olunmaz.
Usta dediğin de nedir?
Bir yapı yapılırken imar planı nedir bilmeyen, matematiksel oranları, sanatsal ve sağlık kurallarına, genel standartlara uygun kalitede neyin olması gerektiğini bilmeyen, bunun eğitimini almamış kişi demekte yanlış olmaz.
Birilerinden görüp öğrendiği, yanlışı doğruyu ayırt edecek bilgisi olmayan kişi.
Bir inşaatta çalışarak öğrendiği bilgisiyle iş yapan kişi demekte yanlış olmaz.
Öğrendiği iş ise onun kesin doğrusu olacaktır.
Yanlış öğrendiyse yanlışını kabul etmesi, değiştirmesi çok zor değil hatta imkânsızdır.
Elbette ustasız kalfasız olmaz bu işler ama burada bilimsel bilginin ve eğitimini almış kişilerin önüne geçilmemesi kural olmalı.
Mimarlık eğitimi yok.
Müteahhit eğitimi yok.
Mühendislik bilgisi yok.
Nasıl olacak eğitim olmayınca!
Bilim insanlarının ürettiği, olması gereken şartları, teorik bilgileri ve tekniker anlamda uygulayabilecek eğitimi varsa usta olunur.
Ustasından gördüğü, “yok bu işler böyle masa başında öğrenilmez” diye kendi cahil aklıyla gevezelik eden kişilerin yapacağı iş değildir bir binayı dikmek.
Müteahhittin öngördüğü, zemin etütlerine göre kullanılması gereken demiri ve çimentoyu kullanmayıp kendi kafasına göre malzeme kullanılan kişiler tespit edildiğinde kesinlikle cezasız kalmamalı ve işten uzaklaştırılmadır.
Yapılarını yaptıranlar sonuçta ekonomik olanı tercih etmeleri son derece normaldir sonuçta toplum olarak ekonomik olanaklarımız sınırlı.
Afette yıkılan evlerin elbette başta müteahhit sorumlu ve hepsi cezalarını çekmeleri gerekir. Bunun yanında olması gereken kadar kontrol etmeden onay verenlere gelsin bu sözümde:
Siz ne şefsiniz,
Ne yapı denetimcisi,
Ne de müdürsünüz,
Siz o masalara o iş için uygun olduğunuz için getirildiniz, gerektiği gibi bir eylem veremedikten sonra, ne şefi, ne yapı denetçisi, ne müdürü…
Sıradan, konuyla ilgili eğitimi olmayan boş bir insansınız demektir.
Erdemli insan olabilmek gerçekten çok farklı bir durum.
Yanlışa ortak olmak, yanlışın kusurunu çoğaltır.
Ve bir yanlış, binlerce insanın hayatına neden olabilir.